*Çağan'ın ağzından*
Nasıl kendine bu şekilde zarar verdiğini anlayamıyordum aynı zamanda onun için neden bu kadar endişelendiğimi de.
Bu veletin üzerine çok düşmeye başlamıştım fakat bu beni rahatsız etmiyor aksine onunla ilgilenmek hoşuma gidiyordu.
Utangaç hallerini izlemek, eğlenceli konuşmalarını dinlemek hatta sapık halini görmek bile beni mutlu etmeye yetiyordu.
Ama korkuyordum. Deli gibi ona aşık olmaktan korkuyordum. Yanlıştı, onu sevmem yanlıştı ve ben bunu yapamazdım. Yıllardır bana öğretilen değerlere göre bunu yapmamalıydım ama kendimi ona kaptırmaktan da kurtaramıyordum bir türlü.
Hadi ben kabul ettim diyelim. Ailem öğrenseydi? Yıllarca sevdikleri, gurur duydukları oğullarının bir erkeğe aşık olduğunu öğrenselerdi ne yaparlardı?
Düşüncelerimin içinden geldiğimi söyleyen sesle sıyrılmıştım. Telefonumu alarak arabanın kapısını kapattım ve tek katlı evin önünde durdum.
Mahalle çok tatlı bir yere benziyordu aynı önünde durduğum ev gibi. Açıkçası içim rahatlamıştı, tekin bir yerde yaşamıyor olsaydı aklım kalacaktı onda.
Hızla kapının önüne gelip dediğim gibi zili tam dört kere çalarak bir adım geri çekildim.
Çok geçmeden kapıyı açan bedenle kalbimin atışı hız kazanmış ve ellerim terlemeye başlamıştı. Ne kadar onunla dalga geçsem de yanındayken aynı heyecanı ben de yaşıyordum.
Gördüğüm anda gülümsemek istesem de yapamamıştım çünkü gerçekten çok kötü gözüküyordu.
Gözleri kanlanmış, saçları dağılmış ve üzeri yatmaktan olsa gerek kırış kırış olmuştu. Onun bu haline içim burkulsa da hemen toparlanıp yanında giderek belinden destekledim ve içeri geçmesine yardım ettim.
Kapıyı topuğumla ittirip kapanmasını sağladıktan sonra salon olduğunu düşündüğüm yere giderek koltuğa bıraktım ve hemen yanına yerleşerek ona döndüm.
Neden bu hale gelmişti? Neydi bu neşeli çocuğu yıkan şey?
Ellerimi soğuk olan ellerine sararak bana bakmasını sağladım.
"Aytun ne oldu neden böylesin?" Diye şefkatli bir biçimde sormuştum.
O ise cevap vermek yerine beklemediğim bir şey yaparak koca bedenini bana sardı ve içli içli ağlamaya başladı. O kadar derin bir şekilde ağlıyordu ki içim acımış aynı onun gibi ağlayasım gelmişti.
Ben de kollarımı dolayarak tek elimi saçına atıp okşamaya başladım. Nazik nazik okşuyor arada da sırtını sıvazlıyordum.
Özellikle ağlamasına izin vermiştim ki rahatlasın içini döksün. En sonunda ağlamaları azalmış ve iç çekişlere dönüşmüştü. Ben de bunu fırsat bilerek hafifçe geri çekip yüzüme bakmasını sağladım.
"Hadi uyu oğlum dinlen biraz" dediğimde dudaklarını büzerek tatlı tatlı kafasını sallamış ve elimi tutarak yerimden kaldırmıştı beni.
O kadar güzeldi ki bu haline kıyamıyordum o nedenle beni sürüklemesine izin vermiştim.
Odasına geldiğimizde elimi bırakıp yatağa girdi ve battaniyeyi kaldırarak benim de gelmem için iki kere yatağa vurdu.
Onu ikiletmeden üzerimdeki ceketi çıkarıp yandaki sandalyeye astım ardından da gözlüğümü masaya koyduktan sonra yanına yerleştim. Bir müddet ne yapacağımızı bilemez şekilde tavana bakmıştık ikimiz de.
Dışardan çok şapşal gözüktüğümüze adım gibi emindim.
Sessizlik Aytun'un çatlak sesiyle bozuldu.
"Saçımla oynar mısın az önceki gibi?" Dediğinde sanki bunu bekliyormuşcasına hareketlenmiştim.
Sol kolumu boynunun altından geçirerek omzuma yatmasını sağlamış ve sağ elimle de yumuşacık saçlarını şefkatle okşamaya başlamıştım.
Belime sarılan eller içim huzurla doldurunca istemsiz bir biçimde yüzümü, okşadığım saçlara daldırıp derince bir iç çekmiştim.
Burnuma dolan kendine özgü kokusu dayanılmaz bir öpme isteği uyandırmıştı bende ve bu isteğe hayır demeyip başına minik bir öpücük kondurarak yanağımı dayamıştım.
Aytun ise öptüğümde belimdeki ellerini sıkılaştırmış ve daha da sokulmuştu bana.
Ne kadar o şekilde sarıldık bilmiyorum ama emin olduğum tek şey uzun süredir hissetmediğim huzuru bu çocuğu kollarıma aldığımda hissetmiştim.
Uyuduğunu anladığımda onu sıkıca sarıp saçına bir öpücük daha bıraktıktan sonra aynı şekilde uykuya dalmıştım.
Ne kadar inkar etsem de bu velete farkında olmadan aşık olmuştum ben.
Ben bunların kafalarını ısırmak istiyorum çok tatlılar abov.
Neyse artık kabul de etti bizimki nolcek acep sonra ahdjaj.
Hepinize iyi okumalar kuşlar hatalarım varsa affola umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM / GAY / TEXTING
Romantizm(TAMAMLANDI) Bir İlahiyat Hocası ile öğrencinin ilişkisini konu alır. *Cinsellik, argo ve küfür içerir.