6 • "Bilinmeyen Ruhlar Bahçesi"

71 12 77
                                    

Canlarım, selam!

Nihayet geldim yeni bir bölümle, şahsen ben baya mutluyum. Veee... 104 kişi olmuşuz! İnanamıyorum size, gerçekten çokça teşekkür ederim bana verebileceğiniz en güzel hediyeyi verdiniz! Seviliyorsunuz çokça, umarım daha da büyürüz. <3

Yeni bir şarkı keşfettim ama şarkı 5 sene önceye ait, ben biraz geriden geliyorum arkadaşlar... 

Adını söylemeyeceğim çünkü bölümlerinden birinde geçirmek istiyorum (aynı zaman da bölüm şarkısı olarak da koyacağım) o zaman görmüş olacaksınız.

Umarım hepiniz iyisinizdir ve tatilleriniz de eğlencelidir, yorumlarda anlatın biraz 👉🏻

Bir de fark ettim ki bölüm şarkılarımız devamlı İngilizce, bu duruma el atayım dedim. İki tane türkçe şarkıyı size emanet ediyorum :)

Vote ve yorumları unutmayalım efenim.

Vote ve yorumları unutmayalım efenim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rope, Nasılsın

Teoman- İki Yabancı 

Bilinmeyen Ruhlar Bahçesi

Ben gerçekten kaderimde yazan şeyi mi yaşıyordum, yoksa o yoldan çoktan sapmış, şimdi kendi hikayemi yazmaya mı başlıyordum?

Yıldırım hızıyla geçip giden üç buçuk hafta sanki şöminenin ateşinde saklıymış gibi pürdikkat ona bakıyordum. Saçlarımın renginden daha koyu bir kızılımsı saklıydı yanan alevin içinde. Şöminenin önünde bağdaş kurup oturmuştum. Saçlarımı kitaplığındaki raflardan bulduğum kurşun kalemle topuz yapmıştım. Enseme düşen bir kaç tutam ise bedenimi çok fazla ısıtıp terleten şömine yüzünden enseme yapışmıştı. Huylandırmaya başladığında uzun zamandır kesmediğim tırnaklarımla orayı kaşıdım.

Üç buçuk haftadır çok nadiren konuşmuştuk fakat bakışlarımız asla susmamıştı. Her daim üzerimde hissettiğim bakışları rahatsız edici türden değildi ama neden devamlı bana bakıyordu, anlamıyordum. Neredeyse bi ayı dolduruyorduk ve garip bir şekilde bana daha alışamadığını hissediyordum. Ben ise... benim duygularım karman çormandı. Onunla çok az konuştuğumdan ve varlığını hissettirememesinden dolayı ona alışıp alışamadığımı bilemiyordum.

Zaman kavramım hala sağlam ise yaklaşık bir buçuk saat önce çıkmıştı. Ona nereye gittiğini sormadım, zaten sorsam da cevap vermeyecekti, bunu anlayacak kadar tanıyordum artık onu. Bana uzu uzun baktıktan sonra soğuk havada yarım kollu t-shirtünün üstüne deri ceket alıp çıkmıştı. Kapıyı kapattıktan sonra gözlerimi devirmeden edemedim. Çok fazla bakıyor ve süzüyordu beni. Attığı kısa kısa ya da uzun bakışlarına ben de gözlerimi kaçırmasam ona baksam da bunu neden yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçinde bulunduğum gerçeklikler dışında bildiğim ya da anlam verdiğim hiçbir şey yoktu.

KIZIL VE KARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin