22

605 36 10
                                    

İyi okumalar dilerim.💕

***

Eslem'den...

Yemek yiyip Buse ile ormana diyip alışveriş merkezine gitmiştik.
Buse barış ile buluşmuştu,ikisini yanlız bırakmak için sinemaya yollayıp kendime bir şeyler almak için mağazaları geziyordum.

Bir kaç saat sonra pestilim çıktığı için Starbucks'a girmiştim. Sıcak çikolatamı içerken, Barış ile buse sonunda gülerek yanıma geldiklerinde yanlız olduğum için bir kez daha sövmüştüm hayatıma.

Onlar kendi aralarında konuşurken kendimi üçüncü tekerlek gibi hissetmiştim ki zaten öyleydim.

Gözlerimi devirip ellerimi masaya hızlıca vurdum.

Buse yerinde sıçrarken Barış kaşlarını kaldırıp ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"Noluyor Eslem, iyi misin?" Barış sakin sesiyle konuşunca delirmiştim. İyi değildim çünküsü..

"Ay o manyak ne iyi olacak aşkım, vardır bir sıkıntısı."Buse gülerek Barışın elini okşamaya başladı.

"EVET VAR BİR SIKINTI ÜÇÜNCÜ TEKERLEK OLARAK GELDİM VE ÇOK SIKILDIM TAMAM MI?"etrafima bakınca iki tane polisin yan masamızda oturup bana baktıklarını gördüm.

Her an beni tutuklayacak gibi bakmaları biraz ürkmeme neden olsa da umursamadım ve kafamı Buseye çevirdim.

Bana garip bakıyordu galiba ilk defa ona bu kadar bağırmıştım.

"Eslem kendine gelir misin lütfen? İnsanları rahatsız ediyorsun."Buse beni sakinleştirmek içi ayağa kalkıp yanıma geldi. Beni oturtup kendi yerine geçti.

"Gerçekten bu güne kadar problem olmadı da şimdi mi sıkıntı yaratasın geldi Eslem?"Buse sorgulayıcı bir şekilde bana bakarken tek kaşımı kaldırıp kollarımı göğsümde birleştirip arkamı yaslandım.

"SIKILDIM YA SIKILDIM KIZIM NEYİ ANLAMIYORSUN? BİR YANDAN SELEN, ÖZGÜR ÖBÜR YANDAN SİZ DARALDIM." Tekrar bağırmaya başladığım da etrafımda ki insanların fısıldaşmalarını duydum.

O iki polis ise kaşlarını çatıp yanıma gelmişlerdi.

Uzun boylu mavi gözleri olan polis bir süre gözlerime anlamsızca baktıktan sonra bıyık altından gülerken yanında ki hafif kısa boylu sakallı yaşlı tontiş konuşmaya başladı.

"Küçük hanım sıkıntınız ne bilmiyorum ama çevrenizde ki insanlardan şikayet aldım karakola bizimle gelmeniz gerek. Zor kullanmak istemiyorum o yüzden kalkın." Tontiş demiştim ya vazgeçtim.

Aksine huysuz ihtiyarın tekiydi.

Yaşlı amca kalktığım zaman kelepçeyi takacak iken uzun boylu onun önüne geçip kolumdan tutup önden gitmeye başlamıştı. Şaşkın ördek gibi  mavi gözlerine bakarken o da bana bakıp yandan çapkın bir şekilde gülümsemişti.

"Ben polis değilim küçük! Hanım sadece kuzenimin giysilerini giyip kız tavlamak istemiştim ama bundan vazgeçiyorum." (Hedefim sensin bebeeek)

Kaşlarımı çatıp gıcık sahte polise baktım. Kolumu acıtmayacak şekilde tutup beni arabaya bindirmişti.
Polis arabası değildi sanırım görevden yeni çıkmıştı o ihtiyar polis.

"O ihtiyarda amma şeymiş ha iki bağırdık diye niye karakollara düşüyorum ben ya." Kendi kendime söylenirken mavi gözlü sahte polis kahkaha atıyordu.

"Yanlız küçük hanım o ihtiyar dediğin polis benim babam." Rahatça söylediği sözlerle arkasına yaslanıp babasını beklemeye başladı.

"Ay ben özür-"cümleme devam edemeden ön koltuğa babası oturdu.
Yanıma da Buse ile Barış oturduktan sonra öldürücü bakışlar altında karakola doğru gidiyorduk.

BAŞKAN | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin