30.BÖLÜM

104 43 1
                                    


“Nefes!”

    Tahir’in sesiyle yattığım yerden kalkarak yanına gittim. Bir elimle onun elini tutup bir elimle de saçlarını okşadım. Dolan gözlerime aldırmayarak yanaklarıma birer damla yaş düşmesine izin verdim.

“Burdayım!” dediğimde Tahir gözlerini biraz açarak baktı

“Nefes!” dedi bir kez daha. Elimi sıktığında diğer elimi onun elinin üstüne koydum.

“Gitmemişsin…” dediğinde kaşlarım çatıldı. O bu haldeyken nereye gidebilirdim ki?

“Sen bu haldeyken nereye gidebilirim Tahir? Benim canım can çekişirken nasıl gidebilirim?” dediğimde elini kaldırıp parmaklarını yüzümde gezdirdi Tahir.

“Ben… Ben her şey için çok özü…” dediğinde hızla elimi  dudaklarına götürdüm.

“Şimdi sırası değil. Önce iyileş.” dedim cümlemin altında tehdit barındıran bir ses tonuyla.

“Aldım mesajı.” dediğine gülümsedi. O gülümsediğinde ben de gülümsedim.

“Seni ilk defa yanımda gülerken görüyorum Nefes. Bu kazayı daha önce mi yapsaydım?” dediğinde yüzümdeki gülüş soldu.

“Ne saçmalıyorsun sen ya?” dediğimde gözlerimden bir damla yaş daha aktı.

“Ağlama güzelim, sadece şakaydı.” dediğinde yanaklarıma uzanıp dökülen yaşları sildi.

“Şakası bile kötü. Sen yokken…” Benim yaptığım gibi eliyle dudağımı kapattı.

“Varım… Seni hiç bırakmayacağım Nefes. Sen izin verdiği sürece tabiki.”

“Asla seni bırakmayacağım Tahir, asla. Benden bıkana kadar hep peşinde olacağım.”

“Senden asla bıkmam ki Nefes’im. İnsanın oksijene nasıl ihtiyacı varsa benim de sana ihtiyacım var. Ben senden nasıl vazgeçerim? Sen vazgeçersem yaşamaktan vazgeçmiş olurum ben.” Ona gülümseyerek baktığımda ne diyeceğimi bilemedim. Belki de bir şey dememeliydim.

“Bir rüya gördüm çok güzeldi.” dedi Tahir bir süreli sessizliğin ardından.

“Ne gördün?”

“Ben uyuyordum sonra yanıma sen gelip bana hamile olduğunu söylüyordun ama ben uyanmıyordum. Sonra bana ‘Fırtınayı susturdun mu? Böyle susturulmaz. O fırtınayı ancak ben susturabilirim.’ Dedin ve elimi karnına bastırdın.” dediğinde duyduklarıma inanamadım. Beni duymuştu. Her bir kelimemi duymuştu.

“Tahir…” dedim şaşkın bir ifadeyle. “O rüya değildi, gerçekti.”

“Anlamadım.”

“Benim sana onları söylemem senin uyanmaman hepsi gerçekti.”

“Peki hamile olman?”

“O da gerçek. Hamileyim Tahir.”

“S-sen ciddi misin?” dediğinde elini tuttum. Hem de hiç olmadığım kadar ciddiydim.

“Evet, hem de üç aylık. Altı ay sonra bir bebeğimiz olacak sevgilim.”

“Nefes, inan bana şuan o kadar çok mutluyum ki. Sanki dünyanın en mutlu insanıyım.” Aklıma takılan o soruyu sorup sormama konusunda kendimle cebelleşirken kaybeden taraf aklım oldu. Merakım galip geldi.

“Gerçekten mutlu musun Tahir?”

“O ne demek?”

“Yani hani ilk bebeğimizi istemedin ya belki bunu da istemezsin diye düşünmüştüm ben.” dedim başımı öne eğerek.

Fırtına Öncesi Sessizlik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin