16) Islak Gökkuşakları

69 6 0
                                    

Selam bebeklerim... Günlerdir yeni bölüm taslakta, yayınlanmayı bekliyordu. Fakat ülkemizin dört bir yanını vuran afetler nedeniyle hiç paylaşasım gelmiyordu. Sadece bölüm paylaşmak değil, günlerdir ne bir şey yazasım ne okuyasım ne de üniversite tercihlerim için araştırma yapasım var. Çok kötü zamanlardan geçiyoruz. Bir yanımız ateşler içindeyken diğer yanımızı seller vuruyor. Umarım, bir an önce tüm afetler son bulur, her şey kontrol altına alınır, afetzedelere yardımlar yapılır ve bunun sorumlusu olan şahıslar -öyleyse eğer- yakalanır. Tek dileğim bu.

Ben, kendini kötü hissettiği zamanlarda iyi şeyler yaparak moralini yükseltmeye çalışan insanlardan olmadım hiçbir  zaman, olamadım. Eğer kötü bir şey yaşadıysam, gördüysem, şahit olduysam, o kötü psikolojiden çıkmaya çalışmıyorum. Acının geçmesi için onu en derinden yaşanması gerektiğine inanıyorum.

Fakat bazı kişiler böyle düşünmüyor tabii. Buraya bölüm atmamı, bu sayede yaşanan kötü şeylerden az da olsa uzaklaşıp kafalarını boşalttıklarını söyleyenler oldu. O yüzden bölümü paylaşıyorum. <3

Hiçbir şey yazamadığımı, okuyamadığımı söylemiştim fakat ben en başından beri kendimi tedavi etmek için yazıyordum. Bu yüzden toparlanıp, yardımlarımı yapıp yazmaya dönüyorum. Afra ile haykırmak, Barış ile umut dolmak için yeniden yazıyorum.

Sizi, güzel kalplerinizden öpüyorum.

Barış ve huzur dolu bir dünya dileğiyle,

Keyifli okumalar diliyorum. <3

16) Islak Gökkuşakları

Pelin ile dakikalar önce yaşadığım anlar beynimin duvarlarındaki pek de sağlam olmayan çivilere asılı tablolarda sallanmaya başladığında anladım. Barış yanıma gelene ve benimle konuşana kadar çöktüğüm kaldırımda uyuyakalmıştım.

Gözlerimin içine en içten gülümsemesiyle baktıktan sonra tek elini bana uzatıp ayağa kalktı. Ama ben kafamda oturtamadığım bazı şeyler ile birlikte bir ona bir de eline bakmaya devam ettiğimde defterini yeniden açıp yazdı.

''Birileri için, senin üzülmene değmeyecek birileri için kendini bu hale getirmeye değer mi? Baksana neredeyiz, Vatikan'daki hatta dünyadaki en özel yerlerden birindeyiz ama sen bir kaldırım taşına oturmuş kendini üzmekle meşgulsün. ): ''

Yazdığı şeyi okuduğumda bir silkelenme ihtiyacı hissederek kalktım oturduğum kaldırımdan. Görünenin aksine kendimi o kadar da üzmemiştim sadece sinirlerimi kontrol edememiştim. Ah bir de tabii şu narkolepsi vardı...

Narkolepsi, halk arasında uyku hastalığı olarak bilinen normal dışı zamanlarda uyku hali ve ani uyku atakları ile tanımlanan kronik bir uyku bozukluğuydu. Cümle içinde kullanıldığında bir hastalık gibi görünmese, insanların dalga geçmesine neden olsa da her hastalıkta olduğu gibi bunun nasıl hissettirdiğini sadece yaşayanlar bilirdi.

Aniden gelen bu uyku ataklarının nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, günün her saatinde bedeni vurabiliyordu. Yer ve zaman ayırt etmeksizin gelen uyku haline vücut direnemiyordu. Ve bu da toplum içinde yanlış anlaşılmamıza, uyuşuk ve tembel olarak nitelendirilmemize neden oluyordu. Ama bu, bizim bilinçli olarak yaptığımız ya da kontrol edebildiğimiz bir durum değildi. Tabii insanlar bunu da anlamayı reddederdi.

''Üzülmüyordum. Uyuyordum ben...'' diye kendimin bile duyamayacağı kadar kısık bir şekilde açıklama yaptım Barış'a. Bu hastalıktan bahsettiğim kişilerde gördüğüm o inanmama durumunun Barış'ta da olacağını düşünmüştüm. Ama o benim sessizliğimi her zamanki gibi duyarak kaşlarını hayretle yukarı kaldırdı.

''Uyuyor muydun? Kaldırımda mı?'' yazdığı şeyi bana doğrulttuğunda gülümsemesine ben de eşlik ettim.

''Saçma geliyor kulağa biliyorum ama, öyle. Narkolepsi var bende. Ve işte böyle en olmadık zamanlarda vuruyor. Hatta duyguların en yoğun olduğu zamanlar daha şiddetli vuruyor. Yani sen yanıma geldiğinde bir köşeye çöküp kendimi üzmüyordum aslında. Tabii çok sinirliydim, orası ayrı...''

Cümlelerim havayı kırbaçlayan sert darbeler şeklinde dökülmeye başlamıştı dudaklarımdan çünkü artan yağmur, çaktığı şimşeklerle benim cümlelerimi bölmeye çalışıyordu. Birden kararan havaya ve boşalan yağmura dudaklarımı büzüp adımlarımı hızlandırdım.

''Bu yağmurun altında erimek istemiyorum!''

Artan yağmur yüzünden yüksek çıkan sesime gülümseyip defterine bir şeyler yazdı.

''Aslında yazdan çok kışı, soğuğu seven biri gibi duruyorsun...''

Yazdığı şeyi okumamla onu kolundan tutup kendime çekmem bir oldu.

Vatikan'ın sinirli şoförlerinden biri az kalsın ikimizi birden eziyordu.

Bana şaşkınlık ve minnet karışımı bir surat ifadesiyle baktığında sapı kopan çantamı kucağımda sıkıp, bir an önce bazilikaya girebilmek için adımlarımı daha da hızlandırdım.

''Öyle zaten, kışı daha çok seviyorum. Ama bu yağmurun altında ıslanıp kendimi hasta etmek için bir sebep değil!'' diye bir kez daha bağırdım ona doğru. Artık ikimizin de gözleri, yüzümüze peşi sıra düşen yağmur damlalarından dolayı kısılır olmuştu.

Benim tüm bu memnuniyetsiz halime karşın son derece masum bir gülümsemeyle baktı yeniden bana. Ardından gülümsemesi yüzünde daha da büyüyerek gökyüzüne çevirdi başını. Kapalı gözleriyle, kendisini ıslatmasına izin verdi tüm yağmur damlalarının.

Yeniden gözlerini açıp bana döndüğünde artık ikimiz de, yağmurdan dolayı etrafa kaçışan insanların aksine koca meydanın orta yerinde durmuş, o yağmurda ıslanmaya başlamıştık.

''Yağmurlarda ıslanmazsan gökkuşakları senin göğüne uğramaz.''

Bir yazdığı şeye baktım, bir de onun umut dolu gözlerine.

Ardından boşalan meydana baktım.

Etrafa kaçışan insanlara.

Yağmurdan kaçanlara.

Gökkuşaklarını kaçıranlara.

Tüm o etrafa kaçışan insanların aksine meydanın orta yerinde dikildiğimiz için her tarafımız sırılsıklamdı.

Ama Barış'ın gökkuşaklarını görmesi için ıslanmasına gerek yoktu.

Onun dünyasında her mevsim yazdı ve gökyüzünde her daim gökkuşakları vardı.

Onun dünyasında her mevsim yazdı ve gökyüzünde her daim gökkuşakları vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- BÖLÜM SONU - 

Bölüm hakkındaki tüm oy, yorum ve görüşlerinizi beklerim... <3

Sevgiyle, huzurla, kitaplarla kalın...

İletişim: 

Instagram / iremsray

Twitter / iremsray

Barış Sonat Tumblr / b-sonat

Afra Kara Tumblr / beatriceinheaven

RENKLERİN SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin