Pieta heykelinin önünde kaldığımız dakikalarda yanımızdan onlarca turist kafilesi geçmiş, rehberler onlara yol göstermişti. Bazilikaya olan ilgi çok fazla olduğu için içerisi zaten tıklım tıklımdı. Bir yerde uzun süre durmak, beklemek, bir eseri uzun uzun incelemek pek mümkün olmazdı.Ama Barış'ın yanında imkansız kelimesinin karşılığı hiçbir sözlükte yer almıyordu.
Derin bir soluk alıp parmaklarının ucunda duran defterini kucağına kaldırdı. Gözleri hala Pieta heykelinin üzerindeyken yavaş yavaş geriye doğru adımlamaya başladı. Biliyordum, hissedebiliyordum. Buradan ayrılmak istemiyordu. Ama sonsuza kadar burada kalamayacağımızı da biliyordu.
Onun koluna hafifçe dokunduğumda irkilerek döndü bana. Gülümsemeye çalışarak kucağında tuttuğu defteri aldım.
''Rehberi kaçırdık. Burayı detaylı bir şekilde öğrenmek isterdim.'' yazıp ona doğrulttum. Dudaklarımı okuduğunu bildiğim halde neden hala daha defterine yazıyordum ben de bilmiyordum. Sadece onun sessizliğine ortak olmak, tüm dünyadan uzaklaşıyormuşum gibi hissettiriyordu.
Yazdığım şeyi okuduktan sonra dudakları muzip diyebileceğim bir havayla yukarıya kıvrıldı. Ardından tek koluna yasladığı ufak defterine bir şey yazıp bana çevirdi.
''Rehbere gerek yok. İstediğin her şeyi ben sana anlatabilirim! (: ''
En sevdiği sanatçının, en sevdiği eserinin sergilendiği bu bazilikayı çok sevdiğini tahmin etmiştim zaten ancak bu dediği üzerine şaka yaptığını düşünüp başımı yana yatırarak hafifçe güldüm.
''Hey, ben ciddiyim!'' yazıyordu bu sefer defterinde. Ve ben daha ne olduğunu anlayamadan elimden tuttuğu gibi bazilika içine sürüklemeye başladı beni. Yine.
''Barış şundan vazgeç artık, her defasında çantamı toparlamak zorunda kalıyorum!'' diye arkasından bağırsam da yüzündeki kocaman gülümsemeyle ilerliyordu geniş yer döşemelerinin olduğu koridorda.
Pieta heykelinin bulunduğu kısım özel bir bölme olduğundan çok daha sıkışıktı. Ancak o bölmeden çıkıp bazilikanın ana koridoruna geldiğimizde bir kez daha bu yerin büyüklüğünden dolayı gözlerim kamaştı.
Bu tavanlar kaç metreydi böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENKLERİN SESSİZLİĞİ
Roman pour Adolescents''Sen, kendini cehennemin kapısındaki Beatrice olduğuna inandırmışsın ama değilsin. Sen, Michelangelo'nun kazıdığı mermerden bir meleksin. Beyaz mermerim yoktu belki de ama ben de seni bu kilden yaratmak istedim. Kendini bir de benim gözlerimden gör...