Uzun süreli bir bakışmanın ardından kocaman bir gülücükle çekti beni kollarımdan. Kalabalığın en arkasında girdiğimiz devasa Aziz Petrus Bazilikası'nın kapısı ziyaretçiler için ardına kadar açılmıştı. Bir de tabii, yağmurdan dolayı kısa süreli bir sığınma yeri haline gelmişti.
Beni elimden tutup sürüklediğinde bazilikanın ortadaki geniş bölümüne çıkmıştık. Ve bu bölümde sizi, peş peşe dizilmiş büyük kapılar karşılıyordu. Kalabalıkla birlikte kapılardan birine giriş yaptık.
Gözlerim istemsizce rehberi ararken bir yandan da ortamın ihtişamından dolayı nutkum tutulmuş gibi çevremi izlemeye başladım.
Oldukça yüksek bir tavan, barok mimarisi ile süslenmiş duvarlar, tavanı süsleyen altın yapraklı kaplamalar, etrafa düzenlice yerleştirilmiş çok değerli heykeller, resim ve tuvaller, devasa kapılar... Şu ana kadar gezdiğimiz yerlerin hiçbirinde bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyordum.
Burası, Tanrı'nın elinden çıkmış bir heykel gibiydi.
Tanrı'nın özenle yonttuğu bu heykel, dünya üzerindeki hiçbir şeyle benzeşemezdi.
''Dünyanın en büyük kilisesi olan ve Hristiyanlık inancı için de çok önemli bir yere sahip olan bu bazilika, Papa'nın yıl içinde yaptığı ayinlere de ev sahipliği yapıyor...''
Kulağıma çalınan Türkçe ses sonrası gözlerimi tavandaki altın yapraklardan ayırıp rehbere döndüm.
''Şu an içinde bulunduğumuz bazilika, aslında harap olan eski bazilikanın yerine 1506 yılında inşa edildi ancak resmi olarak 1626 yılında tamamlanabildi. Michelangelo, Bernini, Bramante, Raphael, Donato gibi sanatçıların eserlerini ön plana çıkararak dönemin ünlü mimarları tarafından tasarlanmıştır.''
Rehber sözünü bitirdiğinde hepimiz bazilikanın orta yerindeki kırmızı korumalıkların olduğu uzun koridordaydık. Fakat tam da o anda biri koluma yapışarak beni çekiştirmeye başladı.
''Hayır!'' yazıyordu defterinde.
''Ne oluyor?'' diye istemsizce mırıldandım ona doğru.
Barış kaşlarını olabiliğince çatmış ve sanırım bir şeylere sinirlenmişti. Ama onun siniri bile sanki tatlı mutluluk içindeydi. Kaşları çatılmak nedir bilmezdi.
'' 'Dönemin ünlü mimarları...' '' yazdı kağıda hırsla. Ardından devamını merak ettiğim için onunla birlikte eğildim kağıda.
''Tabii ki ünlü bir mimar ama bu yapının asıl yaratıcısı o! Tek başına yaptı tüm bu muhteşem eseri. Üstelik Papa'nın teklifi üzerine yaptı bunu. Gerçi o zamanlar yaşı epey geçtiğinden ve Papa'larla çalışmak ona zorlu, sıkıntılı geldiğinden reddetmişti. Ama daha sonra ısrarla dayanamadı ve eğer bazilikayı kendi istekleri doğrultusunda yaparsa teklifi kabul edeceğini söyledi...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENKLERİN SESSİZLİĞİ
Teen Fiction''Sen, kendini cehennemin kapısındaki Beatrice olduğuna inandırmışsın ama değilsin. Sen, Michelangelo'nun kazıdığı mermerden bir meleksin. Beyaz mermerim yoktu belki de ama ben de seni bu kilden yaratmak istedim. Kendini bir de benim gözlerimden gör...