Grup Toplantısı

821 24 0
                                    

Herkes bana baktı.
Hiç kimse bir şey söylemedi.
Sonra beni önemsemeyerek tekrar muhabbet etmeye başladılar.
Bu bir yönden iyiydi kimseyle konuşmak zorunda kalmayacaktım.
Bir yönden de kötüydü çünkü yaşadığımın bile farkında olmayan bir oda dolusu insanın arasında kapının önünde dikilen bir beceriksiz gibi hissediyordum.

Sınıf hocası beni gördüğünde gülümsedi.
"Çocuklar bu y/n. Yeni geldi o yüzden dostça davranın."

Harika. Bu sözler karşısında daha da küçüldüğümü hissettim. Öğretmen herkese bana karşı nazik olmalarını söylemek zorundaydı.

"Otur, Y/n."

Köşedeki duvara doğru yürüdüm ve sıraya oturdum. O anda ellerimin, sınıfın diğer ucunda oturanlar tarafından bile görülebilecek kadar çok titrediğini fark ettim. Bu yüzden ellerimi bacaklarımın altına doğru sürükledim.

Öğretmen insanların değişik konulardaki yazıları hakkında konuşmaya başladı. Sonra herkes bu konu hakkında fikir yürütmeye devam etti.

Öyle dışlanmış hissediyordum ki. Bunun gerçekten eğlenceli mi olması gerekiyordu? Şu anda evde olup, tüm ödevlerimi bitirmiş olabilirdim. Veya Jane ve ailesiyle beraber Jungkook'un basketbol maçını izliyor olurdum.
Burada tıkılı kalmıştım. Konuyla alakam yoktu. Berbat hissediyordum.

"Eeee, y/n? Sen ne düşünüyorsun?"

Gözlerimi kırptım. Öğretmenin ve odadaki diğer herkesin bana baktığını fark ettim. "Ne?"
"Bu konuyu sen yazabilir misin?"
"..."
"Bizi dinlemiyor muydun?"

Tamam, hayatımda ilk kez benden hoşlanmayan bir öğretmen olacaktı. Öğretmenler beni severdi! Bu akşam her dakika daha da kötüye gidiyordu.

"Sizi dinliyordum. Elbette yazarım."

"Harika. Gelecek hafta başı ev ödevi kulübünü organize etmelisin, böylece teslim tarihine kadar gazetemizi bitirmiş oluruz."
Ev ödevi kulübü mü?

"Hocam?"
"Evet, y/n?" Sınıftan çıkmaya hazırlanıyor gibiydi.
"Ne yapmam gerektiğinden emin değilim konuşmalarınıza tam odaklanamamıştım."

Durdu ve bana baktı. "Baştan başlamamı ister misin?"
"Evet, lütfen."

"Bu dönem için görevin, kendi okulun ile meslek okulu öğrencileri arasında okul değişikliği izni verilmesi hakkında ortak bir fikir birliği sağlamak."

"Bu asla onaylanmaz." Durdum. "Bir dakika. Okulları bunu yapmaya ikna edecek kişi ben değilim değil mi?"

Gülümsedi. "Sen bu işin ilk adımlarından sorumlusun."
"Ne gibi?" Bu ödevden hiç hoşlanmamıştım.
"Ev ödevi kulübü. Haftada birkaç kez bir araya gelecek erkek ve kızlardan oluşan bir çalışma grubunu organize edeceksin. Dönem sonunda herkesin notları yükselmişse, o zaman bu, okullar arasında öğrenci geçişlerinin işe yarayacağının kanıtı olur."
"İmkansız." Dalga mı geçiyordu? Bunu organize edecek beni mi bulmuştu yani?

"Evet. Ve bu programın başarısı hakkında yazı yazabilirsin." Omzuma hafifçe vurdu. "Herkes sana güveniyor. Projemizin başarısı önemli."
"Bunu yapamam." Yapılacak bir sürü işim vardı. Zorunluluklar. Böyle bir baskı, sorumluluk veya...
"Yapmak zorundasın." Çantasını eline aldı. "Herkes başka projelerle uğraşıyor, böyle büyük bir görevi üstlenecek zamanları yok. Hiç bir işle uğraşmayan tek kişisin."
"Ama..."
"İyi şanslar y/n, haberleşelim." Bir kartvizit uzatıp sınıftan çıktı.

Sarı saçlı yakışıklı bir çocuk yanıma geldi.
"Bunu yaptığın için teşekkürler y/n. Eğer bu işi onaylatabilirsek harika olacak."

Vay be adımı biliyordu. Ve benimle yaşayan biriymişim gibi konuşuyordu. Ben de gülümsemeye çalıştım. "Evet tabii eğlenceli olacak."
Artık kendimi pek de beceriksiz gibi hissetmiyordum. Bu çocuğun katılmasını isteyebilirdim. En azından bir kişiyi tanıyor olurdum.
                       
                         ♤♤♤♤♤♤♤

Eve geri döndüğümde saat neredeyse 10 olmuştu. Eve girer girmez babam karşımda belirdi.

"Kütüphanede miydin bu akşam?"
"Hımm, hayır kütüphanede değildim."

Kabanımı çıkarıp askıya astım.
Annem irkilmiş görünüyordu. "Ders çalışmıyor muydun?"
"Hayır." Amacım onları daha fazla tahrik edip ev ödevi kulübünü organize etmemi yasaklamalarıydı.
"Neredeydin? Jane ile mi birlikteydin?"
"Hayır." Ellerimi yıkayıp masaya oturdum.
"Y/n!" Babam gözleriyle kıvılcım saçıyordu.
Başımı kaldırdım. "Ne?"
"Saat 10'u geçiyor bütün akşam neredeydin?"
"Buranın yakınında, ofis binasındaydım."
"Ne, ne amaçla oradaydın?"
"Toplantıdaydım. Okul gazetesindeyim."
Her ikisi de bana baktı. Aynı anda patladılar. Soru üstüne soru soruyorlardı. Hepsini tek tek cevapladım.
...

"Hayır." Babam kaşığını alıp yemeğini yemeğe başladı.
"Hayır mı? Hepsi bu mu?" Diye sordum.
"Hayır." Diye tekrarladı. "Çalışman gereken dersler varken bir grup sorumsuz öğrenciyle her hafta buluşamazsın."

Annem tabağımı işaret etti. "Şimdi yemeğini ye."
Yedim.
Zafer!
  
Yarın öğretmenime projeyi yapamayacağımı ve klüpten ayrılmak istediğimi söyleyecektim. Jane ve Allie de aileme karşı gelemezdi.
Tek bir sorun vardı. Neden kendimi şu anda rahatsız hissediyordum? Tam tersine üzgündüm. Bunun sebebi neydi?

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin