İyi İş

528 15 1
                                    

Üç hafta sonra tekrar benim evimin mutfağında oturuyorduk. Altıncı kezdir bizim evde ders çalışıyorduk ve annem bana gerçekten de inanıyordu. Jungkook çalışmak için bir şeyler getirmeye ve bu işi ciddiye almaya başlamıştı. Bu akşam cuma akşamıydı ve o burada benimleydi. Bir işaret, sizce de öyle değil mi?

Ayrıca, Ev Ödevi Kulübü gerçekten iyi gidiyordu. Öğrencilerin notları yükselmişti ve Jungkook'un işleri kontrol altında tutmak için muhafizlık yapmasına bile gerek kalmamıştı. Kulüp fikri işe yarıyordu. Her şey mükemmeldi.

Annem mutfak kapısında göründü. "Babanla alış veriş  için dışarı çıkıyoruz. Siz de gelmek ister misiniz?"

"İkisi de mi gidiyordu? Yani ev bize mi kalacaktı?
"Hayır, teşekkürler. Biz çalışmaya devam edeceğiz."

Jungkook ve ben yalnız bile kalamamıştık. Yarı cezalı olduğum ve başka yerlere gidemediğimden, birbirimizi sadece Ev Ödevi Kulübünde, Jane'lerin evinde ve bizim evde görüyorduk.

"Tamam, o halde. Bir saat içinde geri döneriz."

"Güle güle."

Jungkook bana bakıyordu. Kapı kapanana kadar ikimiz de yerimizden kımıldamadık. Arabanın çalışmasını işittik, yola çıkmasını dinledik ve sonra bir dakika daha olduğumuz yerde oturduk.

Sonra Jungkook'un yüzünde çapkın bir gülüş belirdi ve kalbim hızla çarpmaya başladı.
"Bu akşam sana ne kadar hoş göründüğünü söyledim mi?"

Ona gülümseyerek baktım. "Hayır."

"Süper hoş."
Sandalyesini masadan iterek kalktı ve bana doğru yürüdü. Elini uzattı. "Dans etmek ister misin?"

“Ama müzik?"
"Ben şarkı söylerim."

Beni ayağa kaldırmasına izin verdim ve ellerimi boynunda kaydırdım. Jungkook ellerini belime sardı ve beni kendine doğru çekti, nazikçe sallanırken kısık sesle şarkı söylemeye başladı. Kulüpte yavaş dans yaptığımız şarkıydı bu.

"Dans ettiğimiz şarkıyı hatırlıyorsun?"
"Elbette."
Mırıldanmaya devam ederek burnumdan öptü. “Nasıl unutabilirim ki?"

"Seni öpebilir miyim?"
Sırıttım. "Belki,"

"Belki demek, hımm?"

Başını eğdi ve ben onu yarı yolda karşıladım.
Öpüşmeye gittikçe bağımlı hâle geliyordum.

"Y/n!" Annemin sitem dolu bağırtısı bütün mutluluğumu parçalamıştı.
Off hayır. Sandalyeye takılıp geriye sendeledim. Neyseki Jungkook'un beni çabucak tutması yere kapaklanmadan ayakta durmamı sağladı.

Maalesef aynı zamanda onun kollarının arasına düşmüştüm.
Tam olarak dehşete düşmüş görünen annemin önünde.

Jungkook önüme geçerek "Durun, açıklayabilirim." Dedi.

Beni annemden mi koruyordu? Ne erkek ama. Ne yazık ki babam içeri girdikten 2 dakika sonra kendisini çöp tenekemizde bulacaktı.

"Sen. Evimden çık." Annem parmağını Jungkook'a doğrulttu. "Hemen."
"Bu y/n'in suçu değildi."
"Dışarı!"

Jungkook bana kısaca baktı ve başını salladı. "Önemli değil."
"Eğer istersen kalırım." Annemin bağrışlarını hiç önemsemiyordu çünkü ona ihtiyacım olduğunu düşünüyordu.

Ona aşık olabilirdim. "Ben iyi olacağım." Ya da öleceğim. Her iki durumda da Jungkook beni kurtarmaya çalışacaktı.
"Seni ararım."

"Hayır arayamazsın." Annem Jungkook'un kolunu yakalayıp onu ön kapıya doğru iteledi. Kapıyı da arkasından çarparak kapattı.
Sonra yüzünü bana döndü, "Sen. Otur. Babanı arabadan alıp geleceğim."

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin