Çıkma Teklifleri

586 14 2
                                    

Dizlerim titrerken aceleyle yatağa çöktüm. Allie ve Jane bana bakıyorlardı.
"Bu da neydi?" Diye sordu Allie.

"Çaresizlik." Dedim.
Jane içini çekti. "Ne yapacağız?"
"Bilmiyorum." Dedi Allie.

"Nasıl yani?"
Dönüp bana baktılar.

"Neler oluyor?" Söylemimin kulağa yeterince ısrarcı geldiğini umuyordum.

Allie içini çekti. "Jungkook'la konuşma şeklin."
"Evet?"
"Seni fark etmesini sağladın."

Kaşlarımı çattım. "Yani?"
Jane, "Hayır. Sadece fark etmesine değil, gerçekten fark etmesine sebep oldun." diye devam etti.

Jungkook'un beni fark ettiğini mi söylüyorlardı? Yani bir kız olarak? Kız kardeşinin arkadaşı olmanın dışında biri olarak mı? Heyecanla sarsıldım ancak sonrasında kulübü nasıl batırdığını hatırladım.

"Ne yazık ki onun için artık çok geç. Artık onun nasıl bir sersem olduğunu biliyorum. Beni bir ay önce fark etmeliydi."

Allie beni uzun uzun inceledi, sonra gevşedi. "İyi o zaman. Endişelenecek bir şey yok."

Neden Allie'nin tamamen yanıldığını düşünüyordum?

                 ♤♤♤

Çarşamba akşamı, saat yediyi beş geçiyor.
Kulübümüzde ben, arkadaşlarım ve Colin dışında kimse yok.

Colin ve ben çoktan derse başlamıştık ancak ben dikkatimi bir türlü toplayamıyordum. Jungkook gelecek miydi? Gelince ne yapacaktı?

"Y/n," dedi Colin.
Ona döndüm. "Efendim?"

Koluma dokundu. "Şey ben... ben düşünüyordum da."

"Ne hakkında?"

"İster misin diye... benimle cuma akşamı sinemaya gitmeyi?"

Bir randevu mu? Yani benim ilk gerçek randevum mu? Neredeyse oturduğum sandalyeden düşüyordum. (Jiminshii dhdgjebdjd)

Colin'in yanakları kızarmıştı. Benden gerçekten hoşlanan biriydi o.
Bir an Jungkook'u düşündüm. Hiç bir şey yoktu. Özlem. Sevgi. Hepsi bitmişti. Ona karşı beslediğim saplantılı hislerimi kaybetmiştim.

Colin benim için mükemmeldi. Çalışkan, ciddi ve kendini adamış bir öğrenciydi. Her zaman nazik ve düşünceliydi. Üstelik çok yakışıklıydı da. Allie bile onu hoş bulmuştu. O tam benim tarzımdı. Bu yüzden başımı salladım.

"Elbette gelirim."

Colin gülümsedi. Ben de ona gülümsedim.
Tam o anda ön kapı çarpıp kapandı ve sonra gürültüleri işittim. Colin'in yüzü asıldı.
"Yine mi geldiler?"
"Endişelenme. Bu sefer ders çalışacaklar."

Masadan fırlayıp girişteki hole yürüdüm. Hepsi geçen sefer gelen kişilerdi, pizzalar ve içecekler taşıyorlardı. Jane merdivenin en alt basamağında otururken Allie hemen oturma odasına doğru giden birkaç basketbol takımı oyuncusuna katıldı.

Bense kollarımı göğüsümde kavuşturdum ve bekledim.
Jungkook, kapıdan en son girendi ve beni görünce durdu. 

Çenemi kaldırdım ve bakışlarına karşılık verdim. "Bütün bu yiyecekler ve müzik ne demek oluyor?"
Müzik evi yine yerinden sarsıyordu.

Gözlerini devirdi. "Beni rahat bırak. Buradayım işte, değil mi?"
"Anlaşma böyle değildi."

İçeri gidip sırt çantasını yere fırlattı, kolumu yakaladı ve beni oturma odasına sürükledi. "Bak çalışıyorlar y/n. Daha ne bekliyorsun?"

Birkaç kişi dans ediyordu, bazısı masanın üstündeki yiyeceklerden atıştırıyordu, bazısı da  sohbete dalmıştı.

"Geçen seferki gibi görünüyor."
"Daha yakından bak." Jungkook'un eli hâlâ kolumdaydı. Kendimi bunu düşünmemeye zorladım.

"Bakıyor musun?"

Herkesin önünde açık bir kitap vardı. Ancak ilgilendikleri yoktu.
Jungkook'a döndüm. "Hepsi bu mu?"
Kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun? Çalışıyorlar ya işte?"
"Sen buna çalışma mı diyorsun?"

"Evet." Bakışlarıma karşılık verdi.
"Her ders için farklı odalar tahsis ettim. Herkesi bir odada toplayamayız, çok kafa karıştırıcı olur!"
"Kimin için?"
"Herkes için!"

Jungkook gözlerini kırpıştırdı. "Dinle y/n ben burada sana yardımcı olmaya çalışıyorum ama senin de biraz gevşemeye ihtiyacın var."
Neye ihtiyacım varmış?
"Sen bu işin başarılı olmasını istiyor musun?" diye sordu.

"Elbette istiyorum. Bu yüzden sana şantaj yaptım."
"En azından şantaj yaptığını kabul ediyorsun."
"Ne?"
"Şantaj."
"Benden hoşlandığın için bana yardım ettiğini düşünecek kadar aptal değilim, eğer demek istediğin buysa." (Harbi slk bu y/n yav)(güncelleme: puhahahah y/n'e slk demişim)

Jungkook'un yüzünden bir şeyler geçti ancak açıklamama cevap vermedi. onun yerine, "Bu ev ödevi işinin başarılı olmasını istiyorsan o zaman rahatlamalısın."
"Hayır daha çok zorlamalıyım. Sizin nasıl çalışılacağı hakkında bir fikriniz yok."
"Hayır, asıl bu dünyadaki diğer insanların gerçekte ne düşündüğü hakkında en ufak bir fikri bile olmayan sensin. Senin gibi olan tek kişi sensin."
"Hangi yönden tek benmişim?"
"Ders delisi."
"Ben deli miyim?"

Sosyal ilişkilerimde harika olmadığımı ben de biliyordum, erkekler peşimde koşmuyordu. Ama delilik?
"Colin deli olduğumu düşünmüyor."
"Colin mi? O da kim?"
"Colin Moon." Çenemi kaldırdım. "Bana çıkma teklifi etti."

"Onun adına sevindim. Ama sen işlerin yolunda gitmesini istiyorsan değişmen gerekiyor." Öfkeyle bana baktı. "Organize etmek istediğin bir akşam için ben bile getirecek insan bulamadım. Rahatla biraz yoksa hiç şansın yok!"
"Benim rahatlamaya ihtiyacım yok!"
"Yok mu?" Gözleri meydan okumayla parlıyordu.

Ben tamamen rahatım."
Sırıttı. Y/n sen gördüğüm en tutucu insansın."
"Ben tutucu değilim."
"Kanıtlamamı ister misin?"
"Yapamazsın." Jungkook benim gergin olduğumu kanıtlayacak? Kulağa pek de iyi gelmiyordu.
"Cuma akşamı."
Gözlerimi kırptım. "Ne olmuş cuma akşamına?"
"Saat yedi de bizde ol."
"Niye?"
"Bu işte benim yardımımı istiyor musun?"
"Hayır istemiyorum. Ayrıca cuma akşamı saat yedi de bir randevum var."
Bu çok havalı olmuştu. Bir randevum vardı.
Gözlerini döndürdü. "Colin'le ha?"
"Evet."
"Nereye gidiyorsunuz?"
"Sinemaya."
Tek kaşını kaldırdı. "Gerçekten bir randevun var mı yani?
"Tabii ki var. Çalışkan olmak doğru tipteki bir erkek için çekici olabiliyor." Jungkook'a ters ters baktım.
Omzunu silkti. "Her neyse."
Uzaklaşmak için arkasını döndüğünde kolunu yakaladım. "Eeee, insanlara müziği kapattırıp ders çalıştırmayacak mısın?"
"Hayır."
"Hayır, ne?"
"Şansını fazla zorluyorsun. Değiş ya da kaybet. Karar verdiğinde beni ara." Kapıdan çıktı ve arkasından çarparak kapattı.

Jungkook kulübü terk ettikten sonra müzik setini kapatıp herkese aslında ne yapmaları gerektiğini anlattım.

Harika. Hiç biri bu fikirden hoşlanmayıp evi terk ettiler. Ev dakikalar içinde boşalmıştı.
"Bu etkileyiciydi." dedi Allie. Yerinden kımıldamamıştı. "Bir partiyi bu kadar hızlı sona erdiren birini daha görmemiştim."
"Allie, bu bir parti değil!"
"Biraz gevşe y/n," dedi Allie.
Ne? Allie de mi? Ben zaten gergin değildim ki.
Ciddi anlamda sinirlerim bozulmuştu. Tam ben de evi terk etmek için hareketlenmiştim ki Colin yanıma geldi.
"Cuma gecesi, tamam mı?"
"Evet." Herkes görecekti. Beni olduğum gibi seven biri vardı. Kendim olarak harika bir sosyal hayata sahip olabilirdim.
"Sana mesaj atarım."
"Tamam."
Arkadaşlarıma hafiften göz attı ve çabucak dışarı çıktı.

Allie ve Jane'e döndüm. "Gördünüz mü? Bir randevum var? Hanginizin cuma akşamı bir buluşması var acaba?"
Jane'nin Taehyung'la beraber olacağı kesindi tabii.
Cevap vermelerini beklemedim.
"Hoşça kalın. Ben gidiyorum!"
Dışarıya çıktım.
Yalnız.
Ve çok kötü hissediyordum.

~Bölüm sonu

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin