Yakalanmak

512 13 3
                                    

Saat yediyi beş geçiyor. Ama hâlâ, Ev Ödevi Kulübüne hiç kimse gelmemişti.
 Oturma odasındaki koltuğa oturdum ve hiç endişelenmedim.
 Jungkook arkadaşlarıyla birlikte buraya gelecekti. Geleceğini biliyordum. Asıl beni endişelendiren geldikten sonra ne olacağıydı? Ya arkadaşlarının yanında eski Jungkook'a dönüşürse?
 O zaman işi biterdi.
 Kapı zili çaldı, ben yerimden kalkmadım. Bırak başkası açsın kapıyı. Onu bekliyormuş gibi davranmayacaktım.
 
Allie bana meraklı bir bakış attı ve sonra koltuktan kalkıp kapıyı açtı.
Gelen Colin'di.

"Colin," dedi Allie yüksek sesle. "Gelmen çok hoş."

Doğrularak oturdum. Colin'i unutmuştum. Bana gülümsedi ve sonra gelip kanepede yanıma oturdu.

Allie, "Eeee, cuma günü hangi filme gittiniz?" Diye sordu.

Ben bir daha boğulma numarası yapamadan Colin, "Biz dışarıya çıkmadık," dedi. "Y/n'nin ailesi izin vermedi."

Allie'nin gözlerini üstümde hissediyordum ama ona bakmadım. Hiç olmazsa bu akşam Jane burada değildi. Taehyung ile işleri vardı.

Colin'in omuzlarına hafifçe vurarak, "Şey, ders çalışmaya hazır mısın?" Dedim. Daha fazla yalanı açığa çıkartmasına gerek yoktu.

"Elbette." Colin bana döndü. " Sen dışarıya çıkmadığına göre ben neden sizin eve gelmiyorum? Böylece beraber vakit geçirebiliriz. Mesela yarın akşam?"

Odada birinin varlığını hissettim ve başımı kaldırdım. Jungkook kapının girişinde duruyor ve Colin'e düşmanca bakıyordu. Gerçekten düşmanca.

"Yani," Colin konuşmaya devam etti, "Yedi gibi beni bırakırlar. Uygun olur mu? Dokuza kadar beraber çalışırız, ne dersin?"

Bakışlarımı Jungkook'un yüzünden alamıyordum. Jungkook dönüp gözlerini bana dikti.

"Y/n?" Colin omzuma dokundu. "Eee? Randevulaştık mı?"

"Evet," dedi Allie. "Randevulaştınız mı?"

Jungkook sadece durmuş beni izliyordu.
Jungkook'un gözünün önünde Colin'in davetini kabul etmek ona en büyük darbe olurdu. En az bir hafta için Jungkook'un bana olan ilgisini garantilerdi. Özellikle de yarın akşam için Jungkook'la ders çalışma randevumuz olduğunu düşünürsek.

"Y/n?"

Dürüst görünüşlü Colin'e baktım ve biliyordum ki o asla benim gizlice evden kaçmamı istemezdi ya da ailemle başımı belaya sokmazdı. Popomu falan da asla avuçlamazdı.(😆😆)
O bana uygun tarzda bir çocuktu.

Eğer kafamda beyin diye bir şey olsaydı, bu daveti hemen kabul eder ve Jungkook'a nerede durduğumu gösterirdim. "Colin..."

"Evet?"

Jungkook'a tekrar göz attım ve orada durduğu yerde boynundaki kas seğirmesini gördüm. "Üzgünüm Colin. Yapamam. Yarın olmaz."

Jungkook hiçbir şey söylemedi. Sadece döndü ve odadan çıktı.

Ne? Colin'in yerine onu tercih ettiğim için bana özel bir gülümseme falan vermeyecek miydi yani? Veya baş sallama ya da göz kırpma gibi bir şey?

Tipik Jungkook.
Serseri.

İyi. Ben zaten onu istemiyordum. "Hadi ders çalışalım Colin."

Birkaç kişi daha odaya girip oturdu ve ders kitaplarını çıkarttılar. Oturma orasından hafif bir müzik sesi geliyordu. Mutfaktan gelen kahkahaları işittim. "Bana bir saniye verir misin Colin?"

Başını salladı, biraz üzgün görünüyordu. Harika y/n. Onun duyguları işte böyle incitilir.
Gülümsedim. "Belki hafta sonundan önce bir gün buluşabiliriz."

Çok daha güler yüzlü görünerek sırıttı ve başını salladı. "Tamam."

"Tamam." Onu koltukta bırakıp mutfağa doğru gittim. Masanın başında önemsiz gibi görünen büyük bir tartışma sürüyordu ama günlük olaylar hakkındaydı yani bu iyiydi.
Sonra salona doğru baktım. Birkaç çift dans ediyordu ve pek de ders çalışıyor gibi görünmüyorlardı. Tabii bu bir seks eğitimi değilse.

Jungkook köşede duvara dayanmış, kollarını göğüsüne kavuşturmuş keyfi yokmuş gibi görünüyordu. Beni gördüğünü hemen anlamıştım.

Kendini duvardan çekip bana doğru yürümeye başladı. Ve şimdi aptal kalbim hızla çarpıyordu.

Ta ki koltuktan kalkan bir kız, kollarını onun boynuna dolayıp dans etmek istediğini şakıyana kadar. Jungkook kıza gülümsedi ve ben tam oraya gidip bir tekmeyle kızı devirmeye hazırken, boynundaki kolları açtı ve onu tekrar koltuğa oturttu.

Ve sonra bana doğru yürümeye başladı.

Önümde durdu, öyle yakındı ki neredeyse vücut sıcaklığını hissedebiliyordum. "Eeee?"
Ona baktım. "İyi gidiyor gibi."
"Çok fazla eğlence yok mu?"
"Benim ihtiyacım olandan daha fazla ama işe yarıyor sanki."

Sırıttı.
Ben de ona gülümsedim.
Buraya gel." Bileğimi yakaladı ve beni tekrar mutfağa yöneltti, odalar arasındaki küçük holde durdu. Bulunduğumuz noktadayken her iki odadan da kimse bizi göremezdi. Sanki yalnız gibiydik.

Ellerini omzuma koydu ve beni sırtım köşedeki duvara yaslanana kadar geriye itti. Beni öpecek miydi? Yine? Etrafımızda bu kadar insan varken?

Hayır. Buna izin veremezdim. Ben onu öpmek istemiyordum. O bir serseriydi.
Serseri.
Serseri.
Serseri.
Ellerimi onun beline koydum,
Ve onu öptüm.
Bunu yapmak istememiştim.
Ama hali hazırda başladığıma göre...

Jungkook derhâl karşılık verdi, beni öperek, elleri sırtımın aşağısında. Orada, sahip olduğum her şeyle ona karşılık vererek onunlaydım.
Yavaş başlasak da sertçe öpüşmeye devam ettik. O kadar iyiydi ki bir an nerede olduğumu bile unutmuştum. Yalnızca jungkook'un dokunuşları ve sıcak dudakları var gibiydi...

"Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?"

Jungkook'u itip etrafımda döndüm.
Hayır...

"******?!''

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin