Kavga

593 18 1
                                    

"Hey, y/n."

Hey, y/n mi? Özür dilemek yok mu? Her şeyi nasıl mahvettiğini itiraf etmek mesela?

Ansızın onu artık umursamadığımı hissettim. Kendimi bildim bileli hoş bir erkek olarak gördüğüm Jungkook'dan soğumuştum. O tam bir aşağılıktı.

"Jungkook!"
Bakışları televizyondan tekrar bana atladı.

"Evet?"
"Derdin ne senin?"

Saldırgan ses tonumdan dolayı şaşırmışa benziyordu. Herhalde onunla konuştuğum zamanların her birinde ona tapıyor ve ağzımdan akan suları siliyordum. Şu ana kadar.

"Ne var y/n?"
"Sen!" Odada ilerleyip bir yastık aldım ve onu Jungkook'un göğüsüne attım. Hoş bir göğüs. Ne yazık ki bir serseme ait.

Jungkook yastığı yakaladı ve bana dik dik baktı. "Bu ne içindi?"
"Kulübü mahvettin!"
"Ha, şu..." Yastığı yere fırlattı ve gevşedi. "Sayemde bir şeye benzedi."

"Hayır, benzemedi!" Yerdeki yastığı kapıp başına vurdum. Sert bir şekilde.

"Hey!" Bileğimi yakaladı ve yastığı elimden hızla çekip uzaklaştırdı.
"Kes artık."
"Hayır."
Koltuğun kenarındaki başka bir yastığı yürüttüm ve tam yüzüne vuracağım sırada, ayağa kalkarak çevik bir hareketle bu darbeden kurtuldu.

Sinirden ne yaptığımın farkında değildim.

"Sadece senin yardımına ihtiyaç duydum ve beni hayal kırıklığına uğrattın!" Jungkook'a tekrar vurdum ve sonra dizimi sehpaya çarpıp yana doğru savruldum.

Acı bacağıma doğru yükseldi ve topallayarak uzaklaştım. Aptal Jungkook. Bu onun yüzündendi.
"İyi misin?"

Jungkook'a baktım. "Kapa çeneni! İyi insan numarası yapma! Her şeyi mahvettin. Sersem!" Biraz nazik ilgi gösterisine aldanacak değildim.

"Y/n, toplantıyı mahvetmeye çalışmıyordum. Sen birileri gelsin istedin ben de onları oraya getirdim. Eğer konu ödev yapmak olsaydı kimse gelmezdi."
Rahatsız olmuş hatta kafası karışmış görünüyordu.

Onun için kötü hissedecek değildim.
"Bana aptal gibi bakıp durma Jungkook. Ders çalışmak isteyen çocuklar gerçekten var ve bunu beraber yapmayı eğlenceli buluyorlar.

"Nasıl yani?"
"Unut gitsin. Sen ve senin aptalca yöntemlerinle ilgilenmiyorum. Kulübe gelmeyi unut. Korkunç arkadaşların da sana kalsın. Bunu sen olmadan başaracağım!" Yastığı tüm gücümle ona fırlattım ama Jungkook onu kolayca yakaladı.

Canavar.

"Y/n..."

Döndüm ve yürüdüm.
Kendimi kaybetmiştim. Merdivenin önüne gelir gelmez bacaklarım çözüldü ve basamağa oturdum.

Jane ve Allie birkaç dakika sonra akşam yemeği için aşağı indiler.

"Y/n! Ne yapıyorsun burada?"
Cidden ben ne yapmıştım? Jungkook'a demediğimi bırakmamıştım ve üstelik hâlâ ona ihtiyacım vardı. Arkadaşlarıma baktım ve ne söyleyeceğimi bilemedim.

"Yukarı." Jane bir kolumu, Allie de diğer kolumu yakaladı. Beni Jane'nin odasına doğru sürüklediler.
"Neler oluyor y/n?"
Onlara olanları anlattım. Bütün ayrıntılarıyla. Bitirdiğimde, ikisi de şok içinde bana bakıyorlardı. "Ne?"

"Seni daha önce hiç böyle görmedim." Dedi Allie.
"Nasıl?"
"Bağırırken."
"Ve bir şey fırlatırken," dedi Jane.
"Şimdi ne yapacaksın peki?"

Mükemmel bir soru. "Bıraksam? Jungkook'u öldürsem? Eski hayatıma geri dönsem?"
"Jungkook'u tekrar kendi tarafına çekmelisin," dedi Allie.

Gözlerimi devirdim.
"Evet, doğru. Bu kolay olacak."
"Allie ile aynı fikirdeyim," dedi Jane. "Ona ihtiyacın var."

"Evet, tabii. Arkadaşlarını kontrol altına almak Jungkook'un o kadar umrunda ki."
Allie ellerini arkasında birleştirip kendinden emin bir şekilde durdu. "Silahların var. Onları kullan."

Allie'nin silahtan kastını hemen anladım.
"Ne? Dar elbiseler giyip göğüslerimi Jungkook'un gözüne mi sokayım?"
"Kesinlikle."

"Onun etrafında kız dolu. Bu tür şeylere bağışıklığı vardır."

Allie rahatsız olmuşa benziyordu.
"Hiç bir erkeğin kadın vücuduna bağışıklığı yoktur."

Kalbim yerinden zıpladı. Jungkook'un bir kız olarak benden etkilenme ihtimali gerçekten var mıydı?

Jane, "Bence y/n haklı," diyerek araya girdi.

"Aşağı çıplak inse bile Jungkook y/n'i farkına varmaz."
Harika. Hayatımda bir kez olsun yanılmak isterdim.

"Başka silahlar kullanman gerekli," dedi Jane.
"Hangi silahları?"
"Beynini."
"Ne demek istiyorsun?"
"Bir düşün."

Düşündüm.
Ve o zaman anladım.
Ama bu harika fikrimi arkadaşlarıma söyleyemeden kapı tıkladı.

"Y/n, orada mısın?"
Ohh. Gelen Jungkook'du. Kalbim çarparak ayağa fırladım.
"Buradayım." Sesim nasıl da normal çıkmıştı.
"İçeri gelebilir miyim?" Biraz durup seslendim.
"Gel,"

Kapı açıldı ve Jungkook içeriye girdi. Siyah kot, siyah tişört, boynuna doğru kıvrılan saçlar. Çok sert ve çekici görünüyordu. Dışarıya her ne kadar kötü çocuk havası verse de içinde o Jungkook'du.

Ne istiyorsun?" Sesim düşmanca çıkmıştı.
Bana baktı. "Beni uzaklaştıramazsın."
"Neyden uzaklaştıramam?"
"Ev ödevi kulübünden. Eğer gelmek istersem gelirim."
Gözleri meydan okumayla parlıyordu ve ben heyecandan sarsıldığımı hissettim. Bana daha önce hiç böyle bakmamıştı.

"Yine parti yapacak mısın?"
"Ne istersem onu yapacağım?"
"Hayır. Ben ne istersem onu yapacaksın."

Bunu gerçekten söylemiş miydim?

Tek kaşını kaldırdı.
"Sahi mi?"
"Evet. Kulübe geleceksin. Arkadaşlarını da getireceksin ve ders çalışacaksınız."
Sırıttı. "Belki de gelmem."

Gözlerimi devirdim. Sadece benim istediğim şeylerin tersini yapmak ilgisini çekiyor gibiydi. Ancak benim bir silahım vardı. Kullanmakta kararlıydım.

"Hayır Jungkook. Geleceksin. Bana yardım edeceksin ve ne dersem onu yapacaksın."
Kaşını kaldırdı.

"Hiç sanmıyorum."
"Ben sanıyorum."

Jane ve Allie'nin bizi şaşkınlıkla izlediklerini hissedebiliyordum.
Bakışlarımı Jungkook'a kilitledim. Gözünü benden ayırmıyordu.

"Nedenmiş?"
"Çünkü takımda oynamak istiyorsun."

Kahkahalarla güldü. "Ne? Beni takımda oynamaktan men mi edeceksin?"
"Ben değil ailen edecek."
Yüzündeki gülme yok oldu. "Sen ne söylüyorsun?"
Çok şeytani hissediyordum. Tam bir güç gösterisiydi bu.
Jungkook suratını astı. Bundan zevk almıştım.
Jungkook gözlerini devirdi. "Bunu yapamazsın."
"Yapamaz mıyım?"
Bana ters ters baktı.

"Bunu gerçekten yapar mısın?"
"Evet ama sen beni mecbur ettiğin için. Kendini suçla."

Bir an için bakışlarındaki hayranlığı gördüm. Ama bundan hemen uzaklaşıp asık suratlı haline döndü.

"İyi."
"İyi ne?"
"Geleceğim."
"Ve arkadaşların da gelecek?"
Bana hiddetle baktı. "Evet."
"Ve parti yok?"
Yüzüme uzun süre baktı.
Boynundaki kas seğirmesini görebiliyordum. "Bu konuda pazarlık etmek zorundayız."
Sonra odayı terk etti.
Wow, ben ne yapmıştım?

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin