Pencereyi kalbim deli gibi çarparak hızla kapattım. Dokuzuncu sınıftan bir çocukla dışarıya çıkmama izin verilmemişken kendi arabası olan bir üst sınıf öğrencisiyle mi gizlice dışarı çıkacaktım?
Üstelik Colin annesinin bizi bırakabileceğini söylemişti. Buna bile iznim yoktu.
Asla bana göre olmayan bir şey yapıyordum.
Bu arada spor ayakkabılarımı giyip ceketimi kaptım. Saçlarımı düzeltmiştim ancak güzel görünmek için ekstra bir çabam yoktu.
Bizimkiler fark etmeden gizlice kapıdan sıvıştım.
Jungkook, kollarını göğüsünde kavuşturmuş, ön kapıya yaslanmış duruyordu. Tamamen siyah giyinmişti. Kotu, deri ceketi, çizmesi ve eldivenleri.
Her ne kadar ondan soğumuş olsam da o Jungkook'du ve karşımda olması heyecanlanmama sebep oluyordu. Ancak bunu belli etmemekte kararlıydım.
Sırıtarak bana baktı. "Başardın."
Çenemi kaldırdım. "Şaşırmış görünüyorsun."
"Öyleyim."
Ona doğru yürürken o da yaslandığı yerden doğruldu ve benim için kapıyı açtı. "Önden buyur."
Başımı salladım ve omzumun gerisinden çabucak eve bir göz atarak kapıdan geçtim. Ohh yakalanmamayı umuyordum.
"Fikrini değiştirmek ister misin?" Jungkook durmuş bana bakıyordu.
Evet. "Hayır."
"İyi." Arabasına binip, benim için bir yolcu kapısını açtı.
"Atla."
"Nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz."
Ben ne yapıyordum? Delirmiş miydim? Jungkook'un beni kaçırıp taciz etmeyeceğini nereden biliyordum. Onun gibiler öyle yapmaz mıydı? Bir an bayılacakmış gibi hissettim. Kalbim deli gibi atmaya başladı ve elim, kapıyı açıp eve doğru koşmak için kapı koluna doğru hareket etti.
Ve o anda Jungkook emniyet kemerini taktı.
Emniyet kemerini.
Bay kötü çocuk emniyet kemeri takıyordu.
O an ona güvenebileceğimi hissettim. (Ne alâka bilmiyorum ama böyle bağlayabildim 😅 bir insan emniyet kemeri takıyorsa güvenilirdir sbhsbsjsnsj)
Sonra ben de kemerimi taktım ve ona doğru hafifçe gülümsedim.
"Nereye?"
Hiç bir şey söylemedi. Sadece kaçamak bir gülümsemeyle baktı ve arabayı sürmeye başladı.
Tam kaldırımdan uzaklaşırken, evin kapısının açıldığını ve annemin bahçeye çıktığını gördüm.
Artık geriye dönüş yoktu.
Ben kötü bir kızdım.
Ve bu hiç umrumda değildi.♤♤♤
Jungkook paralı bir otoyola girdi. Çekici bir erkekle, cuma akşamı çıkıyordum. Bu benim için ilkti. Heyecanımın yanında biraz suçlu hissediyordum.
20 dakika boyunca sessizce oturduk, gittikçe biraz daha rahatsız hissediyordum. Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Niçin? Çünkü sıkıcı, tutucu ve tamamen acemiydim.
"Belki de beni sizin eve bırakmalısın. Jane ile takılırım ben."
Anlayamadığım bir şekilde bana baktı. "Jane Taehyung ile birlikte çıktı."
"A, tabii." Bunu sindirdim. "Allie'nin evine ne dersin?"
"Benim neyim varmış?"
Yola bakıyordu, bu yüzden yüzündeki ifadeyi göremiyordum. Şakamı yapıyordu yoksa ciddi miydi?
"Sen bir serserisin."
Sırıttı ve bana göz attı. "Buna ne zaman karar verdin?"
"Kulübü mahvettiğinde ve bunu hiç umursamadığında."
"Peki ya ondan önce?"
Kaşlarımı çattım. "Ne demek istiyorsun?"
"Yani dediğin şeyi yapmadan önce. Yine benim bir serseri olduğumu düşünüyor muydun?"
Hayır senin için deli oluyordum. Sanki bunu söylerdim de. "Senin imajın ortada. Bir serseri olduğun çok iyi biliniyor."
"Ne?"
Ne sanıyordu ki? Jungkook'un ne düşündüğünü anlayamıyordum. Her zamanki gibi davranmıyordu.
"Bu akşam süslenmemişsin."
"Yani?" Oh, harika. "Çünkü benim için ne düşündüğün umrumda değil." Ki bu doğruydu. Umursamamak güçlü bir silahtı!
Bana baktı ben de ona. Sonra araba park yerine girdi ve park edip anahtarları kapana kadar hiç bir şey söylemedi. Sonra bana döndü ve sol kolunu direksiyonun üstüne dinlendirir gibi koydu. "Oyun oynamıyorsun, değil mi?"
"Oyun mu?"
"Gerçekten umurunda değil mi?"
"Ne?"
"Beni etkilemek."O kadar şaşırmış konuşuyordu ki neredeyse kahkahalarla gülecektim. "Demek senin için ilk, öyle mi?"
"Aslında bunu hiç düşünmemiştim."
Demek, Jungkook'un kalbine giden yol buydu? Ona bağırmak, kulüpten atmak, şantaj yapmak, dışarıya çıkma davetini reddetmek ve genel anlamda baş belası olmak.Şimdi bunu düşününce, oturma odasında ona patladığımdan beri kendini hayatıma sokmaya çalıştığını fark ettim.
Yani eğer onun çekiciliğine kapılırsam eski Jungkook'a dönüşecekti ve kullanıp attığı kızlardan biri olacaktım.
Bu yüzden ondan hoşlanmıyordum. Onu etkilemek istemiyordum. Ve kesinlikle egosunu da tatmin etmeyecektim. Ben tek sebeple buradaydım: Ev Ödevi Kulübüne olan doğru yaklaşımımı kanıtlamak.Jungkook kapımı açtı, arabadan inip yanıma geldiğini böylece fark ettim. Bir serseri için fazlasıyla iyi bir randevu görgüsü vardı.
Bu bir randevu değildi tabii.
Ayrıca, büyük ihtimalle bana kur yaparak egosunu tatmin etmeye çalışıyordu."Hazır mısın?" Diye sordu.
"Elbette." Elimi yakaladı ve yürüyerek araba parkını geçtik.
Elimi mi? Elimi mi tuttu? Bunun ne demek olduğunu tahmin edebiliyordum. Tabii ya Jungkook'un egosu. Onun için ağzımın suyunun akmamasına katlanamıyordu. Az biraz ilgiyle onun ayaklarına kapanacağımı sanıyordu.
Bunu unut gitsin Jungkook çünkü artık bağışklık kazandım.Kaldırımdan aşağı, önünde kuyruk oluşmuş bir yere doğru yürüdük. Bar gibi bir yere benziyordu.
Bar mı? Ben bara gidemezdim! Reşit bile değildim.
Jungkook bu yerin önünden yürüyüp geçti ve ben rahatladım.
"Oraya gitmekten korktun mu?" Diye sordu.
"Yoo hiç de korkmadım."
"Güzel. Çünkü gideceğimiz yer orası."Ne? "Ama ben 16 yaşındayım."
Durdu ve beni omuzlarımdan kavradı. "Bunu bir daha söyleme tamam mı? Eğer biri seni duyarsa oyunumuzu bozarsın."
"Ama..."
"Gelmeyi sen istedin, yani gidişata uymak zorundasın."
Ellerininin omuzlarımda olmasının hoşluğunu düşünmemeye çalışarak sesimi alçattım. "Ama 20 yaşında gibi görünmemin imkânı yok."
"Bu kulüp 18 yaş ve üzeri için. Benimle birlikte olduğun için 18 gibi görünebilirsin."Yukarı uzanıp saçlarımı öne doğru getirdi, sanki hafiften yüzüme dökülmüşlerdi. "İşte bak baştan çıkarıcı ve muhteşem görünüyorsun. Sadece züppe ve burada olmaktan sıkılmış gibi görün, kimse yaşını sormayacaktır."
Baştan çıkarıcı?
Muhteşem?
Ve de saçıma dokundu!
Tamam görünen o ki Jungkook kızları etkilemekte düşündüğümden çok daha iyiydi.
Elimi tekrar yakaladı ve beni peşinden sürükledi.
Siyah bir kapının önünde durduk. Jungkook tekrar saçlarıma dokundu, dizlerim hafiften titredi ve o an bana gülümsedi. "Sadece ne dersem onu yap."
"Tamam."
Kolunu omzuma koydu ve beni kendine doğru çekti. Kendine sıkı sıkı bastırıyordu. Ceketlerimiz üzerimizde olduğu halde, onun bana yaslanan tüm vücudunu hissedebiliyordum.
Ya karnımın içindeki kıpırtılara ne demeli.
Jungkook kapıya vurdu. Sonra tekrar saçımı düzeltti. "Saçın yüzünü gizleyecek şekilde dursun," dedi.Ya da durmasın. Saçımı arkaya itip durursam o da her seferinde tekrar düzeltmek zorunda kalacaktı.
Bu akşam gittikçe ilginçleşiyordu. Kapı açıldı ve iri yarı bir adam ortaya çıktı.
Jungkook'a başını salladı ve sonra bana bir göz attı. "Bu kim?"
"Kız arkadaşım."
Adam yılışıkça gülümsedi, yüzündeki bakış "Evet onlardan sende çok var." Diyordu.Erkekler. Hepsi tam bir kâbus.
Jungkook cebinden bir miktar kağıt para çıkarıp adama uzattı. Adam parayı alıp kenara çekildi. "İçeriye girin."
İnanılmaz. Rüşvet vererek yaşımızın tutmadığı bir kulübe gizlice giriyorduk. Benim beynim neredeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Play Boy" Jeon Jungkook
FanfictionDers çalışmayı seviyorum, biraz fazla seviyorum. Ve "Yanlış çocuğa" fena halde tutulmuş haldeyim. Bu iki şey arkadaşlarımın bana şantaj yapması için bir mazeret olabilir mi? Maalesef oldu bile. Hem şu "yanlış çocuk" bir serseri ve artık o kadar da...