"Play Boy" Jeon Jungkook

Acımasız Arkadaşlar

Jane'nin odasına girer girmez onu ve diğer arkadaşım Allie'yi birlikte koltukta otururken gördüm.

Sakince yanlarına gittim.

Allie'nin yüzündeki ifade bana buraya gelmekle hata yapmış olduğumunu düşündürüyordu.

Bu onun "erkekler hakkında konuşacağız" bakışıydı.

Allie ile bu konu hakkında konuşmak, yapmak isteyeceğim son şeydi.

Erkekler söz konusu olduğunda Allie'den iyisi yoktur, herkesi peşinden koşturabilecek popüler bir kızdır. Bense değilim, daha önce hiç sevgilim olmadı. Sevgiliyi bırakın erkek cinsinden arkadaşım bile yok.

"Y/n. Otur."

Bu neydi şimdi? Biz birbirimize emir vermezdik. Anlaşılan o ki bu akşam hiç bitmeyecekti.

"Neden?" Kollarımı göğüsümde kavuşturup endişeli değilim tavrını takınmaya çalıştım.

Jane ayağa kalktı. "Y/n, bu bir müdahele toplantısı."
Gözlerimi devirdim. "Müdahale de ne?" Bu kelimeden hiç hoşlanmamıştım.

"Müdahale, bir problemi olan ama bunu reddeden biri için aile ve dostların yaptığı şeydir."

Allie koluyla omzumu sarıp beni zorla koltuğun yanındaki sandalyeye oturttu. Kendimi cinayet gibi bir şeyden sorgulanmak üzereymişim gibi hissediyordum.

Kalp atışlarım hızlanmıştı.
İkisi de bana baktı.

"Ne oluyor neden beni buraya oturttunuz?"
Sert bir çıkış yapmıştım. Geldiğimden beri oldukça saldırgan ve huysuzdum. Sakin olmalıydım.

İlk kimin konuşmaya başlayacağına karar vermek üzere birbirlerine baktılar. Nihayet Jane başını salladı. Bana döndü.
"Y/n, konu Jungkook."

"Jungkook mu? O iyi değil mi? Lütfen başına kötü bir şey geldiğini söylemeyin! Bir şey mi oldu?"

Jungkook Jane'nin abisi. Lise son sınıf öğrencisi ve aşırı yakışıklı. Onu uzun zamandır tanıyorum ve o beni sadece Jane'nin arkadaşı olarak görüyor.
Ve şimdi ismini duyduğumdan beri kalbim öyle güçlü atıyordu ki,  her an göğüsümden dışarı fırlayabilirdi.

"Jungkook'a ne oldu?"

Jane çok bilmiş bir edayla, "Hiçbir şey. O iyi," dedi.

"Oh." Rahatlayabilirdim.
"Ama senin ona olan ilgin hakkında konuşmalıyız."
"Benim neyimi?"
"İlgini" Jane sırıttı. "Ona bir şey olduğu düşüncesinin bile seni delice korkutmasıyla kanıtlanmış olan ilgini."

Tamamen mahvolmuştum. Verecek cevabım yoktu.
Allie öne doğru eğildi. "Y/n, hepimiz Jungkook'u küçüklüğünden beri tanıyoruz onu severiz bilirsin. Ama şimdi o bir son sınıf öğrencisi ve söz konusu kızlar olduğunda tam bir serseri. Onun için fazlasıyla tatlı ve hoşsun."

"O bir serseri değil."
İkisi de bana manalı manalı baktı.

"İyi tamam belki birazcık serseri." Sadece geçen ay 8 kadar kızı terk ettiyse ne olmuş yani? Onları dışarıya çıkarıp biraz gönül eğlendirdiyse ne olmuş? Belki de o kızlar onun için doğru kızlar değildi.

Söz konusu Jungkook olduğunda kendimi kaybediyordum. Belki de takıntılı bir platoniktim.

"Her neyse," diye devam etti Jane. Jungkook'a olan bu tutkunun tek bir ilacı var.
"Ona karşı bir tutkum yok."
Tamam belki onun biraz şirin olduğunu düşünüyor olabilirdim. Ne vardı ki bunda?

"Başka erkekler," dedi Allie.
Şüpheyle Allie'yi süzdüm. "Sen neden bahsediyorsun?"
"Jungkook'u unutmanın tek yolu başka şeylerle ilgilenmeye başlaman. Erkekler eğlencelidir y/n, jungkook'a olan karşılıksız sevgin yüzünden gençliğini boş boş sap bir şekilde geçiriyorsun."

İşte karşınızda Allie. Ona göre dünya erkeklerin etrafında dönüyordu.

"Yani, sana yeni bir erkek arkadaş edinmen ya da karma bir aktiviteye dahil olman için 1 hafta veriyoruz yoksa Jungkook'a senin ondan hoşlandığını söyleyeceğiz. Seni kötü niyetli biri gibi anlatacağız ve o da senin yanında kendini rahatsız ve tuhaf hissedecek. Bu durumda seni hep dışlayacak ve sen de onu asla göremeyeceksin."

Yutkundum. "Jungkook'a söyleyecek misiniz?"
Jane başını salladı. "Eğer 7 gün içerinde bir karma aktiviteye katılmazsan. İçinde erkeklerin de bulunduğu bir aktiviteye..."
"Karma ne demek biliyorum, " diye tersledim.

Ne zamandan beri benim hayatıma karışma hakkına sahiptiler? Hayatım boyunca en iyi arkadaşlarım olmaları onlara beni mahvetme iznini vermiyordu!