💋Öpüşme Girişimi💋

650 22 0
                                    

İçeriye girdikten sonra Jungkook ceketinin fermuarını açtı.
"Ciddi ciddi burada kalmayı düşünmüyorsun değil mi?" Diye sordum.

"Evet düşünüyorum."
"Ama..."
Bana sırıttı ve ceketimin düğmelerini açıp omuzlarımdan çıkarttı. "Eşyalarını buraya bırak. Çıkmadan önce gelip alırız."

Bir dakika ne? Jungkook beni soymuştu! Tamam, kabul, yalnızca ceketimi çıkartmıştı ama yine de.. Daha önce hiçbir erkek üzerimden bir şey çıkartmamıştı.

Sonra tekrar elimi tuttu ve nereye gittiğini çok iyi biliyor gibi beni karanlık bir hole doğru çekti.
"Sen bunu daha önce yapmışsın."
Bana sırıttı. "Evet."
"Her seferinde farklı kızla mı?"
"Her zaman değil. Arada sırada da olsa aynı kızla geldiğim olur." Kaşını kaldırdı. "Kıskandın mı?"
"Hiç de değil. Sadece sordum."
Yüzünden bir şey geçer gibi oldu ancak bozulduğu belliydi.
Elimi hâlâ bırakmamıştı.
Başka bir kapıyı daha itip açtı ve bir gece kulübüne adım attık, işte tam o an neredeyse korkudan bayılıyordum.
Karanlıktı. Gerçekten karanlık. Ve çok gürültülüydü. Müziğin kulaklarımda gümlediğini ve göğüsümü titrettiğini hissediyordum. Her yerde insanlar vardı. Kızlar erkekler değil. Kadınlar ve adamlar, dans ediyorlardı. Şık elbiseler giymiş kadınlar.. hatta bazıları fazla giyinmemişlerdi bile. Burada benim yaşıma yakın hiç kimse yoktu. Hele kot pantalon, spor ayakkabı ve bol sweat giymiş hiç yoktu.

Ben hariç...

Jungkook "İçecek bir şey ister misin?" Diye sordu.
"Hayır." Elimi onun elinden çektim ve duvara doğru geriledim. Nasıl bir yerdi burası? Beni buraya getirmesine nasıl izin vermiştim?
Kendi yolumun çok dışına çıkmıştım. Pistte dans eden insanlara bak! Çıldırmış! Sevişen! O piste çıkmama imkan yoktu!

Jungkook önüme doğru geldi ve görüş açımı kapadı.
"Y/n? İyi misin?"
"Hayır!" Göğüsünü ittim.

Ellerimi yakaladı.
"Bırak beni! Beni buraya nasıl getirirsin?"

"Üzgünüm."

Bu basit sözcük dikkatimi çekti ve ona bakmaya yetecek kadar şirretliğe ara verdim.
Omzunu silkti. Hâlâ ellerimi tutuyordu. "Seni korkutmak istememiştim."

Gerçekten pişmanmış gibi konuşmuştu. Anlamıyordum. Nereden çıkmıştı bu yeni Jungkook? İki farklı insan gibiydi.

Yüzünde sıkıntılı bir ifade belirdi. "Gitmek ister misin? Gidebiliriz."

"Şey..." Jungkook'un son derece hoş olması ve dans pistinde olan *aşırı* olayları görmemi engellemesinden dolayı burada olmak artık çok da kötü görünmüyordu.

"Kararını verene kadar birkaç dakika için burada duvara dayanıp durmak ister misin?"
Başımı salladım. "Olur."
O da başını hafifçe salladı, sonra ellerimi bıraktı ve yanıma gelip duvara yaslandı. Kolu omzuma değiyordu. Sanki bana destek oluyormuş gibiydi.
Bir süre bu şekilde kaldık. İnsanları izledim. Sadece vakit geçiriyordum.
Kimse gelip bizi rahatsız etmedi. Kimse gelip orada 16 yaşında olan tek kişinin ben olduğumu ortaya çıkartmadı.
"Nasıl hissediyorsun?" Diye sordu Jungkook.
"İyi."
"Dans etmek ister misin?"
Yere baktım. Yavaş bir şarkı çalıyordu. "Hayır."
"Neden?" Tekrar önüme geçti. "Sana bir şey yapmaya kalkışmayacağım."
"İstemiyorum."
"Daha önce hic bir erkekle dans ettin mi? Yavaş bir şarkıyla."
"Bu seni ilgilendirmez."
Omzunu silkti ancak gözlerinde o tanıdık mücadele parıltısı vardı. "Sadece bir dans."
"Neden?"
"Eğitim."
Neredeyse gülecektim. "Ne tür bir tavlama lafı bu? Her randevunda aynı numarayı mı kullanıyorsun?"
Biz çıktığımız için falan değil tabii..
"Senin şu ev ödevi kulübü." Randevu vurgumu görmezden gelmişti.
"Ne olmuş ona?"
"Kulübü düşündüğün şekilde yürütemezsin."
Çenemi kaldırdım. "Evet yürütebilirim."
"Seni dışarıda başka neler olduğunu görebilesin diye getirdim buraya. Böylece yaklaşımının ne kadar sert olduğunu anlarsın. Arkadaşlarım karma bir ortamın ne kadar eğlenceli olabileceğini biliyorlar. Bunu reddetmek yerine neden eğlenmiyorsun?"
"Ne zamandan beri bunu umursuyorsun?"
"Beni takımdan attırmakla tehtit ettiğinden beri. Bunun olmasına asla izin vermeyeceğim. Takımda oynamamın tek yolu senin bu kulübü işe yarar hale getirmemse o zaman ben de bunu yapacağım."

"Ah." Gecenin tüm anlamı buymuş demek. Neden hayal kırıklığına uğramış hissediyordum? Ondan hoşlanmıyordum değil mi?
"Yani..." Sol elimi tuttu. "Yaklaşımında ne gibi değişiklikler yapman gerektiğini anlamak için diğer tarafın neler yaşadığını bilmen gerekir."
Ona baktım. "Bu da başka bir tavlama lafı gibi geliyor bana."
"Seni tavlamak için uğraşmam."
"Bunun anlamı ne?" Yani ben buna değmez miyim?
"Çünkü kafamı tekmelersin."
Kahkahayla güldüm. "Büyük ihtimalle."

Diğer elimi de yakaladı ve beni kendiyle beraber çekerek geriye doğru yürümeye başladı. "Bir dans. Araştırmanın hatırına."
Bir dans.
Kulüp için.
"Tamam."
Hoş bir gülümsemeyle beni piste doğru sürükledi. Kollarının çok yakında sarılacağı yere.

Kollarını belime doğru dolayıp beni yanına çekti ve müzikle sallanmaya başladı. Etrafıma baktığımda kimse bizimle ilgilenmiyor gibi görünüyordu. Yargılanmıyorduk.

Ben de kollarımı boynuna doladım ve pistte beni yönetmesine izin verdim. Bunda yani dans etmekte bir sorun yoktu. Bir erkeğin kollarının bana sarılmasından hoşlanmıştım.

"Gevşe."
"Ben rahatım." Yine tekrardan etrafa bakındım ve kendilerini dağıtmamış bazı çiftler gördüm. Kızlar yüzlerini partnerlerinin göğsüne gömmüşlerdi.

Neden olmasın? Jungkook'un da bir göğsü vardı değil mi?

Jungkook'a biraz daha yanaştım ve yüzümü yan çevirip tişörtüne yasladım. Kalbinin atışlarını hissedebiliyordum. Belimi daha sıkı tuttuğunu ve beni biraz daha yakınına çektiğini fark etmiştim.

Bu beni rahatsız etmedi. Aslında hoşlanmıştım bile.

Yüzümü göğüsüne daha da gömdüm ve bir erkeğin kolları arasında olmanın çok tatlı bir şey olduğunu fark ettim. Belki de bu kişi Jungkook olduğu için hoşuma gitmişti.

O anda Jungkook'un başımın tepesini öptüğünü hissettim.
Karşı gelmeyecektim değil mi?
Başımı tekrar öptü ve dudaklarının boynumun etrafında kaydığını ve hafifçe ısırdığını hissettim. Karnımda ani bir gerginlik oluştu. Kalbim hızla çarpıyordu. Jungkook kesinlikle beni ayartmaya çalışıyordu!

Bir an için tamamen baştan çıkarılmıştım. Kulak mememi dişlerinin ucuyla yakaladı. O an gerçekten ölüyordum.

Allie'nin neden çok erkek öptüğüne şaşmamalı.

Ama hayır, benim planlarım vardı. Kendini topla y/n.
Geriye çekildim ama bu sefer de elleriyle yüzümü yakaladı.

Beni öpecekti. Gerçekten öpecekti.

Bunu onun gözlerinden, dudaklarından ve yüzünü kaplayan o yumuşak ifadeden anlayabiliyordum.

Neredeyse sevgi doluydu. Jungkook, sevgi dolu mu? Bunu asla düşünemezdim.
Karşı koy y/n.

"Yapma."

Dudakları benimkilerden 2 santim uzakta durakladı.
"Ne?"
Ellerimi bileklerine koydum. "Yapma."

"Öpülmek istemiyor musun?" Kafası karışmış gibiydi. "Aynen öyle." Bileklerini daha sıkı tuttum ve kuvvetle çektim.
"Senin kurbanlarından biri olmak için gelmedim buraya."
"Kurban mı?"
"Söylediğim her şeyi tekrar etmeyi bırakır mısın?"
Yavaş müzik bitti ve daha hızlı bir parçaya geçildi. "Sadece dans edelim."

"Sen benim kurbanım değilsin."
Gözlerimi devirdim ve ondan uzakta dans ettim. Ne komik, sadece birkaç hafta önce Jungkook'dan gelecek bir öpücük bayılmama sebep olabilirdi.

Ancak ben aptal değildim. Bana ilgi duymasının tek sebebinin beni elde edememesi olduğunu biliyordum. Ve beni elde ettiği anda çıktığı diğer tüm kızlar gibi tarih olacaktım. Onu tanıyordum.

Öpülüp kenara atılamayacak kadar gururum vardı benim. Bu Jungkook bile olsa. Kimin bir erkeğe ihtiyacı vardı ki zaten?

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin