💋İlk Öpücük💋

669 20 3
                                    

Ben ondan uzakta dans ederken Jungkook gelip beni yakaladı ve bileğimi tuttu. Allie'nin bize öğrettiği gibi kalçamı oynatarak ona doğru döndüm. Hâlâ dans etmeye devam ediyordum.

Bileklerimden tutup beni kendine çekti. "Sen çok zor birisin."

Dans ederken bile onu durdurmaya hazır bir şekilde ellerimi göğsüne koydum. "Bu da ne demek?"

"Seni anlayamıyorum."

Ah. Gizemli kadın. Buna bayılmıştım.
"Beni hayatın boyunca tanıyordun. Anlayacak ne var ki?"

"Tanıyor muydum?" Bir parmağını köprücük kemiğimin üzerinden göğsüme doğru kaydırdı.
Elini tuttum ve yönünü değiştirdim. "Elbette tanıyorsun."

"Sanırım belki de tanımıyorum. Tanıdığımı düşünüyordum, ama..."

Ellerinden kurtulup ondan uzaklaştım. Ve tam o anda dans eden birine çarpmıştım. Çocuk hemen etrafında dönüp benimle dans etmeye başladı.
Tamam.
Ben de dans etmeye başladım onunla. 20'li yaşlarda görünüyordu, kısa renkli pembe saçları vardı. Üstünde yaka uçları düğmeli gömlek ve kot pantolon vardı. Benim kötü çocuğum Jungkook'un uzamış saçları ve siyah giysileriyle hiç alakası yoktu. Bu çocuk bana çok daha uygun bir tipti.

O anda Jungkook bileğimi yakaladı.
Beni çevirip, ellerini çabucak belime dolayarak kendine çekti. "Sen benimlesin."

Neden olmasın? Ellerimi boynuna doladım ve dans ettim. "Çok küstahsın."
"Seni paylaşmaya niyetim yok."
"Ben senin değilim."
"Öyleyse niçin benimle dans ediyorsun?"

"Eğitim." Somurtkan ifadesini görünce yüzümde oluşan sırıtışı engelleyemedim.

"Ne? Jungkook ile oynaş sonra terk edil gösterisi için sıraya girmek istediğimi mi sandın?"
Kaşlarını çatarak baktı. "Seni terk edeceğimi de nereden çıkartıyorsun?"

Parmaklarımı boynundaki saçlarının arasında dolaştırdım. "Sen ne zaman bir kızı terk etmedin ki?"

Suratı iyice asıldı ve hiçbir şey söylemedi.
"Gördün mü Jungkook? Zeki bir kızla takıldığında böyle olur işte. Bu kız senin oyunlarına kapılmayacak kadar zeki."

Yavaşça alnımı öptü. "Ders çalışmakla ilgili her şeyden nefret etmemin bir sebebi olduğunu hep biliyordum."

Şimdi alnım ateş gibi yanıyordu. Belki de... Jungkook tarafından kullanılmak ve atılmak istiyordum. Ya da tam tersi😬

Sonra burnumu öptü ve ben müzik eşliğinde hareket etmeyi unutmaya başladım. "Sen bir serserisin," dedim.

"Her zaman değil." Sonra sol yanağımı öptü.
"Ve kızlara kötü davranıyorsun."
"Her zaman değil." Sağ yanağımı öptü.
"Ben senin kadınlarından biri değilim."

Ve sonra beni dudaklarımdan öptü. Gerçek bir öpücük. Dudaklar, dil ve her şey. Ve ben de onu öptüm. Sertçe.

Artık müziği duyamıyordum. Dans ederken bize çarpıp duran diğer insanları hissetmiyordum. Tüm hissedebildiğim Jungkook'un dudakları ve bedenimi okşayan elleriydi.

Hiç durmak istemiyordum. Yaşadığım duygu tarif edilemeyecek kadar heyecanlı ve farklıydı.

Beni öperken elleri sırt kemiklerimdeydi, yavaşça bedenimi dolaşarak elini popomun üstüne kaydırdı. Popom mu? (Puahahshssh unutmayın sizin yazarınız sapık)

Kendimi ondan güçlükle ayırdım ve geriye doğru çekildim. Bacaklarım titriyordu, zor nefes alıyordum ve kalbim deli gibi çarpıyordu. Deli gibi!
Ve Jungkook hiç de kendini beğenmiş gibi görünmüyordu. Bu iyiydi yoksa onu kesinlikle kasıklarına bir darbe ile dizlerinin üzerine çökertirdim.

Biraz şaşkın ve afallamış görünüyordu, yani tam benim hissettiğim gibi.

Titreyerek nefes aldım ve dudaklarıma dokundum.
İnanılmaz.
Bu öpüşme muhteşem olmuştu.
Jungkook kollarını uzattı ve ben tekrar geriledim.
"Nereye gidiyorsun?"
"Popomu tuttun."

Sırıttı. İşte şimdi kendini beğenmiş o haline geri dönmüştü. "Biliyorum."

"Sersem. Her şeyi mahvetmek zorundaydın, değil mi?"
Pişman olmuş görünmüyordu. "Poponu tutmak mı her şeyi mahvetti."

"Hayır." İşin aslı yaptığı şey beni çok korkutmuştu.
"Kendini öptürdüğün için zafer kazanmışsın gibi duran yüzündeki şu aptal ifade yüzünden berbat ettin."

Ve gerçekten etmişti. Bir an için onun da bu öpücükten benim kadar etkilendiğini sanmıştım. Ama şimdi, sadece onun kurbanlarından biriymişim gibi kendini beğenmiş ve küstahça bakıyordu.

Biraz suya ihtiyacım vardı. Kafamdan aşağıya boşaltmak için. Veya onun kafasına boşaltmak için. Fark etmez. Jungkook'un beni saran kollarını ve öpüşünü düşünmemi engelleyecek herhangi bir şey lazımdı bana.

Döndüm ve yürüdüm.

İki saniye bile geçmeden Jungkook beni yakalamıştı. "Nereye gidiyorsun?"
"Su almaya." Ona bakamadım. Nasıl bakabilirdim ki? Eğer tekrar bakarsam büyük ihtimalle ona saldıracaktım.

"Ben alırım."
Boş bir masanın yanında durdu. "Bu masayı bizim için tut. İçecekleri alıp geliyorum."

İçimi çektim ve söylediğine razı oldum. Aşağılık biri olarak oldukça hoş davranıyordu.
Ama o hâlâ popo avuçlayan küstah bir serseriydi.

Jungkook'un içeceklerimizi alıp gelmesi neredeyse 20 dakika sürmüştü. Bu süre bana onun öpüşlerini ve dokunuşlarını unutmama yetecek kadar zaman vermişti. Hatta kalabalığı izleme fırsatım bile olmuştu.

Jungkook  suyumu masanın üstüne koydu ve yanıma oturdu.
"Eeee," dedi.
"Ne?"
"Sanırım konuşmalıyız."
Öpücük hakkında mı?
"Kulüp işlerin hakkında," dedi.
"A, evet."
İçeceğinden bir yudum aldı. "Bu yüzden buradayız ev ödevi kulübü için."
"Biliyorum."
"Peki öpücükten hoşlandın mı?"
"Ne?" içtiğim suyu masanın üstüne püskürttüm. Jungkook sadece sırıttı ve bana bir peçete uzattı.
"Öpücük. Hoşuna gitti mi?"
"Ne biçim soru bu?" Masayı sildim ve uğradığım şoktan dolayı sandalyemden düşmemeye çalıştım.

Sandalyesinde geriye doğru yaslandı ve bakışlarını bana dikti. "Kulüp hakkındaki tutumunu bir sorgula. Söyle bakalım. Sadece test kitapları ve benimle birlikte otursaydın ve hepsi bu kadarla kalsaydı mutlu olur muydun?"
Hımmm, hayır. Ama bunu ona itiraf etmeyecektim.

"Yanii. Sen sayılmazsın."
"Ne demek şimdi bu?"
"Çok da fark etmezdi."
"Yani öpücükten hoşlanmadın."
Neden bu öpücüğe takmıştı ki?

"İyiydi."
"İyi mi? Elimden gelenin en iyisini yaptım."

Ona baktım ve bir an için, sesinde bir şey yakaladığımı düşündüm. Sanki bütün sahteliğini bir kenara bırakmıştı ve gerçekten ciddiydi.

Jungkook nasıl öpüştüğü hakkında gergin miydi? Sanki buna ihtiyacı vardı da.
Tabii ki de dizlerim bir hafta boyunca titreyip duracaktı. Ancak Jungkook'un bunu bilmesine gerek yoktu. Onu ne kadar az önemsersem bana karşı o kadar iyi oluyordu.

"Ama genel olarak bu akşamın eğlenceli olduğunu söyleyebilirim."
"Ama öpücük değil?"
Neredeyse kahkahalarla gülecektim. Jungkook kendinden emin değildi. Bunu bilmek çok iyi olmuştu.
"Yani bu akşam iki şeyi fark etmemi sağladı. Evet kızlar ve erkekler bir araya geldiğinde gerçekten çok eğlenceli olabilir. Ve ikincisi, eğer havandaysan... şey için..."
"Öpüşme?"
"Evet. Her neyse, eğer birisi bu havaya girmişse onu durdurmak için benden fazlası gerekli."
"Yani öpücükten hoşlandın?"

Evet, Jungkook kesinlikle takıntılıydı. "Yani, bana yardım edeceğine dair söz verirsen kulübün yürütülmesi konusunda uzlaşabileceğimizi düşünüyorum."

"Neden öpücükten hoşlandığını itiraf etmiyorsun?"
"Yani, anlaştık mı?"
"Hayır anlaşmadık."
Ona dik dik baktım. "Şimdi ne var?"
"Sana tek bir şartla yardım ederim."
"Neymiş o?"
"Benimle gerçek bir buluşmaya gelirsin."

Sebepsiz yere boğuluyordum. Öksürmemin durması bir dakika sürdü. "Ne?"

"Bir buluşma. Eğitim için falan değil. Gerçek bir randevu."

...

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin