Jungkook ile Yüzleşmek

595 18 1
                                    

Dönüp şimdi dans ederken bir değil iki kızın asıldığı Jungkook'a baktım. Evet, tabii. Sanki oraya gidebilirdim de.
"Lütfen Taehyung. Lütfeen."

Jane Taehyung'u dürttü. "Hadi git konuş."

"Peki tamam."

Taehyung ayağa kalkıp Jungkook'a doğru yürüdü. Jane'in yanına çöktüm. "İyi kalpli bir erkek arkadaşın var."

Jane mutlu görünüyordu. Yalnızca gülümsedi. Onun adına mutluydum. Keşke ben de onunki gibi bir erkek arkadaşa sahip olabilseydim.

Taehyung Jungkook'un kolunu yakaladı. Etrafında kıvranan kızların arasından uzanıp çekti onu. Sanki ben böyle bir şey yapabilirdim de.

Jungkook kendini kızlardan kurtarıp Taehyung'un yanına kenara doğru gitti. Başı Tae ile yaptığı konuşmadan dolayı ona doğru eğikti.

Tae'yi dinlerken ne kadar da hoş görünüyordu. Başını sallama biçiminden Taehyung'a saygı gösterdiği anlaşılıyordu. Bana baktığı zamanlardaki gibi değildi.

Taehyung başını salladı, Jungkook onun sırtına hafifçe vurdu ve ayrıldılar. Jungkook tekrardan kızlara döndü ve Tae de bize doğru yürüdü.

"Üzgünüm y/n, ilgilenmiyor."

"Neyle ilgilenmiyor?"

"Ders çalışmakla." Yanıma oturdu. "Burada bulunmaya zorlandığını ve bu da ders çalışmayacağı anlamına geldiğini söyledi."

Gözlerimi devirdim. "Gerçekten öyle mi söyledi?"

"Evet. Arkadaşlarına aileler olmadan eğlenceli bir parti sözü verdiğini ve yapacağının da bu olduğunu söyledi."

Tam bir sersem. Bir kızın Jungkook'un kalçasını kavramasını izledim ve hemen oraya koşup ikisini de yolmak istedim.

"Üzgünüm." Dedi Taehyung. "Denedim."

"Önemli değil." Jane arkamadan uzanıp Tae'nin omzuna hafifçe vurdu.

"Konuştuğun için teşekkürler. Abim uyuzun tekidir, sen kafana takma."

İki sevgilinin duygusal bir aşk muhabbetinin ortasında olma havasında değildim.

Ayağa kalktım ve dans eden üç çifte çarpıp onlara kötü bakışlar atarak pistin diğer tarafına geçtim.
Beni önemseyip dikkat etmemişlerdi bile.

Giriş holünden geçerken Colin evin ön kapısını açıyordu.

"Gidiyor musun?"

"Evet." Etrafa baktı. "Bu benim tarzım değil."

"Benim de değil."

Sanki beni süzüyordu. "Neden benimle gelmiyorsun? Beraber kütüphaneye gidebiliriz sonra bir kafede otururuz annem de en son seni evine bırakabilir."

Oh, bana çıkma teklifi mi ediyordu yoksa? Aniden, kollarımdan aşağı doğru tüylerim ürperdi ve beynim durdu.

"Y/n?"

Ne söyleyeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Yani, bu benim ilk çıkma teklifi alışımdı. Hazırlık yapmadan çıkamazdım!

"Gerçekten burada kalmalıyım. Bu olayı idare etmekten ben sorumluyum."

"Ah, doğru. Elbette. Sorun değil."

Tam o anda, bir şeyler hakkında haykırarak konuşan bir kız geldi. Bana çarptı, özür diledi ve sonra diğer odaya doğru koşmaya devam etti.

Kimi kandırıyordum? Bu toplantı berbattı. İdare edilecek bir yanı kalmamıştı.
"Beni bekle Colin, kitaplarımı alıp geliyorum."
                       
                             ♤♤♤

Uyuyamıyordum. Saat sabahın 3'ü idi ve ben hâlâ uyanıktım. Yedi buçuk saat önce ev ödevi kulübünden kurtulmuştum ve Colin ile beraber çok güzel zaman geçirmiştik, ailemin hâlâ hiç bir şeyden haberi yoktu ve Jungkook'a olan öfkemden deliye dönüyordum.

Her şeyi mahvetmeye nasıl cesaret etmişti?
Bunun benim için ne kadar önemli olduğunun farkında değil miydi?

Ona söyleyecek yeterince kötü söz düşünemiyordum. O benim sevgime değmezdi.

Nefretime bile değmezdi.
Belki de değerdi.
Evet evet kesinlikle değerdi.

Tavana gözlerimi diktim ve Jungkook'u bir odaya kitleyip zorla ders kitaplarıyla hırpaladığımı hayal ettim.

Ahhhh!
Yastığı yüzüme kapatıp bağırdım.
Ben başarısız biriydim.
Tam bir başarısız.
Kulübü yürütememiştim. Her şey berbat gidiyordu. Yarın hocama bu işten vazgeçtiğimi bildirecektim. Bıkmıştım artık.
Sorunlarımın hiç birini çözemeden yan dönüp uykuya daldım.

                            ♤♤♤

Sabah ilk işim doğruca Jane'lerin evine gitmek oldu. Jungkook'u kendine getirme konusunda işin zor kısmını ailesine yaptıracaktım.

Plan: Jungkook'un her şeyi nasıl mahvettiğini ailesine anlat ve onu kendine getirme işini ailesine bırak.

Ama eve girdiğimde, gördüğüm ilk şey, koltuğa serilmiş televizyon izleyen Jungkook oldu. Çok havalı ve küstah görünüyordu- dünya umurunda değilmiş gibi.

Elbette endişeli olmazdı. Ne de olsa mahvettiği kendi hayatı değildi.

Jungkook gözlerini kaldırdı ve beni ayakta dikilirken gördü. Kulaklarımdan çıkan duman ve burnumdan çıkan alevlerin görüntüsünden olsa gerek kaşlarını havaya kaldırdı.

"Hey, y/n."

"Play Boy" Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin