Evet diyebildim. Bu gencin anlattıkları ile hikâyesinin nereye gideceği iyice merakımı celp etmişti. Bir çay daha söyleyerek Yusuf’un hikâyesine devam etmesini, merakla onu dinlediğimi başımı sallayarak belli ettim. Bardağın dibindeki son çayı da yudumlayıp masaya koydu ve
-Daha sonra bu arkadaşla işte tam bu Çınar altına gelip, birer tost yiyip çay içtikten sonra bir sürede daha aradaki samimiyeti artırıcı sohbet ettik ve ayrıldık.
Ben daha sonra otogara gidip biletimi aldım ve aynı gün okullar açılana kadar kalmak üzere memleketime geri döndüm. Durumu anne babama da anlattığımda haklı olarak kaygılandılar ve üzerime titrediklerinden aslında benim merak edip o an sormadıklarımı bana bir bir sormaya başladılar.
-Oğlum bu genç kimin nesidir inmidir cin midir ? durup dururken sana niye bu kadar yardım ediyor. Keşke biraz halanlarda kalsaydın. Oralara alışınca eve çıkardın. Yanlış kişiler olmasın? Seni kandırmasınlar.
Sorularına hayatın normal akışında tanıştığımı vurgulayarak, kendiliğinden gelişen bir arkadaşlık olduğunu, iyi niyetli onun da benim gibi gurbete okumaya gelmiş bir genç olduğunu, onların tüm şüphelerini giderir mahiyette cevaplamış konuyu tatlıya bağlayarak onlara;
-iyi hadi hayırlısı bakalım
son cümlesini söyletebilmiştim. Benimde aklıma gelmedi değil di bu endişeleri karşısında bana sordukları sorulara benzer sorular ama ne olursa olsundu ben artık çocuk değildim. Beğenmediğim bir durum görürsem çeker kapıyı arkama bile bakmadan çıkar giderdim. Öyle kolay olmayacağını da anne ve babamın ne kadar haklı olduklarını da acı tecrübemle yaşayarak görecektim.