Nihayet dördüncü günün sonunda ilk önce savcılığa çıktık. Savcılıkta ifade verdikten sonra da ben ve birkaç arkadaşım buradan serbest kaldık. Rabbim'e binlerce hamdü sena etmekle beraber kendimi bulma özümü ortaya çıkarma adına hapis hayatına bile gitsem üzülmeyecektim. Zira bu başıma gelenlerin rabbim tarafından bana anlatılanları nisbi de olsa nigahban olmuş rabbimin özüme olan seyahatimde bana bu sıkıntıları yaşatıyor olduğuna kanaat getirmiştim. İnsanı kamil olmaydı aslında benim arayışım insanı kamil olacak önce nefsimi kendimi düzeltecek ve sonrada başkalarına yardımcı olacaktım. Zira solda ve belki radikal sağda -gezinmemin sebebi de buydu toplumun kanayan yarası terördü ve bu ne taraftan gelirse gelsin insanlığa zarar veriyor gençliği ve top yekün bir toplumu kendi baskısı altında tutuyor ocakları yakıyor insanları mutsuz ediyordu. Peki bu nun altında yatan ana sebep ne idi eğitim mi sosyal dengesizlik mi din mi idi diye düşünerek kaç gece sabahladığımı kaç kitap okuduğumu şu an hatırlamıyorum. Ama bir yol bulup insanları Allaha yaklaştırmalı ve insanı kamil olmanın kapılarını ardına kadar aralamalıydım. solda bunu bulamadım zaten de bulamazdım sağda ise korkunç bir yanlış anlatma ve önyargının arkasına gizlenmiş şiddetli bir inanışın ortaya karışık cihadla süslenmiş bir zehri vardı. Sıradan Müslümanın ise yarım yamalakta olsa sarsılmaya müsait neler oluyor diye kolayca şüpheye düşücek imanı tüm bunları giderecek bir iksir bulmalıydım bulmalı ve insanlara o iksirle doğruya hakikata uyandırmalıydım. Önce benim uyanmam lazımdı . Yürüyordum saatlerce odamın içinde bir oraya bir buraya aklım Allah aşkına biraz daha yaklaştıkça Mevla içime hakiki aşkını biraz daha attıkça ve içimde ilahi aşkın yangınları iyice alevlendikçe bazen kendimi tutamıyor sebepsiz ağlamalarıma bir anlam veremiyordum. Eğer bu anguazlara maruz kalmış halime dışardan söyle bir baksaydınız herhalde çok yakın birini; ya annesini ya babasını yada çok sevdiği birini kaybetmiş birinin acısını dışa vururken gösterdiği hali görürdünüz ama ben ilahi aşkı tam duyamama rağmen ona biraz yelken açtığımda o aşkın meltem esintisinin yüreğime verdiği bu huzuru dışa çıldırmışçasına yansıtıyor, etrafta ondan habersiz çakırkeyf hayat süren insanları düşündükçe de içim daralıyor çıldıracak gibi oluyordum. Bir yol olmalıydı hakkı ve hakikati anlatmanın bir yolu bildiklerimi çevreme anlatıp onlara bu yolun güzelliklerinden hayatın kısalığından daha kimbilir öğreneceğim iman hakikatlerini anlatabilirdim ama ben daha farklı bir şekilde daha çok insana daha farklı bir yolla Allah'ımı anlatmalıydım. O yolun ve geniş kitlerere anlatılacak yöntemin ne olduğunu ise bilmiyordum. Tabi ki bu bilmeme benim Efendimin metodundan beni asla geri koymayacaktı. Zaten benim için artık kimse bir ölçü değildi benim ölçüm Efendimiz'in (sav)ölçüsüydü. Ama benim istediğim çok farklı bir yol çok farklı bir anlatış olacaktı ve bu sayede belki binlerce insanın gönlüne girecek ona olan aşkı canlandıracak ve insanları doğru yola davet etmiş olacaktım. Sırf bana yeni bir onu anlatma kapısı ve gönlümden geçen bu metot için kaç gece gözyaşları içinde yüce Rabbime dualar ettim hatırlamıyorum. Ve kaç gece ilahi aşkı içimde ürpeytiyle hissettiğimi de kendimi dışarı atıp avazım çıktığı kadar Allah var Allah var uyumayın Allah var diye bağırmak kendimi yerden yere vurmak geldiyse de her defasında gözyaşlarımın ve hıçkırıklara boğulan ağlamalarımın rahatlatıcı atmosferinde teskin edip, takatten düşüncede kanepenin kenarında uykuya dalıyordum.