ne güzellik

145 13 1
                                    

Bu hadisi okuduktan sonra Burak bana İhsan Şuurunda bir kulluğun peşine takıl Allah sana yardım edecektir dedi ve arkasından da Efendimize olan sevgiyi anlatan şu kıssayı anlattı.

Bu yiğit anamız Sahabe hanımlarından birisi Sümeyra. Uhud’da Efendimiz’in öldüğü haberi yayılır. O ne babasını, ne çocuklarını arar. Aradığı tek kişi Allah Resul’üdür.
Uhud, fedakârlığın, sadakatin ve samimiyetin adıdır. Orada insanın içini dağlayan zincirleme hadiseler cereyan eder. Nebiler Nebisinin başı yarılır, dişi kırılır, mübarek vücuduna giydiği zırh parçalanır ve halkaları vücuduna saplanır. Onu çıkarayım derken dişleri kırılanlar olur. Uhud’un en çetin anlarında Resul-ü Ekrem’in vefat ettiği haberi yayılır dört bir yana. Aslında bu haber Müslümanların moralini bozmak ve dirençlerini zayıflatmak için bilerek düşman tarafından yayılmıştır. Ama hiç de öyle olmamıştır. Efendiler Efendisi vefat ettikten sonra hiçbir sahabe yaşamak istemez. Onun için hepsi ölümü göze alırlar ve

“Burada ölelim. O’nun olmadığı dünyayı ne yapalım.” diyerek mücadelelerine devam ederler.
Kaynak: Bydigi Forum http://www.bydigi.net/semavi-dinler/17596-hz-sumeyra-butun-bacilara-bir-ornek.html#post131125
Bu haber yıldırım hızıyla Medine ufuklarında da dalgalanmaya başlar. Bütün kadınlar ve çocuklar duyarlar ve etrafa hüzün bulutları yayılır. Bu kadınlar içinde Sümeyra isminde bir hanım vardır. Hz. Sümeyra o gün babasını, kardeşlerini ve eşini de Uhud’a göndermiş ve onlara şu tembihte bulunmuştur:
- Bakın! Nebiler Nebisi ’ne bir şeyler olur ve siz geriye dönerseniz, yüzünüze bakmam, hakkımı helal etmem. Nitekim O bizim hayatımızın hayatıdır. O dinin tebliğcisidir. O olmadıktan sonra ben güneşsiz cihanı neyleyeyim.

Allah Resul’ünün ölüm haberini alan Hz. Sümeyra, atına biner ve süratle Uhud’a doğru yol alır. Uhud’a vardığında oradakilerden birisi, “Sümeyra! Çocukların işte burada şehit oldu.” der. Ama o hiç duymaz bu sesi. Dudaklarından dökülen söz şudur:
- Resulullah nerede? Bana O’ndan haber verin.
Az daha ilerlediğinde bu sefer de babasının naaşını gösterirler. O yine,

 “Resulullah nerede?” der.

Nihayet birisi çıkıp da, “Merak etme, endişelenme Sümeyra! Resulullah hayattadır.” dediği an dünyalar Hz. Sümeyra’nın (r.anha) olur. Allah Resul’ünü gözleriyle görmek ister.
Efendimiz ’in yanına kadar gider ve İki Cihan Güneş’ini gördükten sonra dudaklarından tarihin durup dinleyeceği, insanlığın kulağına küpe yapacağı şu sözler dökülür:
- Küllü musibetin ba’de zâlike celel Ya Resulallah! –

 Bundan sonra bütün musibetler bana pire ısırması gibi hafif gelir Ya Resulallah! Gök şak şak olup yarılsa ve başıma dökülse, yer parçalanıp beni yutsa, evladım ve babam ölse gam yemem, değil mi ki sen hayattasın... (Bkz. Buhari, I/458; Taberani, II/230)

         

Bu  hadiseden çok etkilenmiştim ve aynı günün gecesinde rüyamda kendimi savaşta gördüm, İstanbul da tam bir savaş ortasında, Asrı saadette ki gibi. Her tarafta yaralılar var. Ben ısrarla sağa sola koşuyor

Efendimiz nerede? Efendimiz nerede?

Diye Efendimizi arıyorken birden az ilerde arkadaşım Burak’ı bir taşın üstünde yorgun ve bitap düşmüş oturuyorken görüp hemen yanına koşuyorum ve ona Efendiler Efendisini soruyorum. O  da Efendimizi savaşın şiddetinden yorgun düşmüş, vaziyette kendilerine doğru gelmekte olduğunu gösteriyor ve hemen kalkarak Burak sağına bende sol koluna girerek Efendimizi götürmeye başlıyoruz. Ve bu vaziyette iken uyanıyorum.

 Ne güzel bir rüya idi bu, günlerce etkisinde kalmış. Ama Burak’ın da payı var oda bilsin diye ona da anlatmıştım. Burak’ta bana sarılarak tebrik etti.

Bir gün yine bu duygu ve düşüncelerle her zaman yatsı namazı için gittiğim Ebu Eyyub El Ensari camiinden çıktım ve otobüs duraklarına doğru yürürken geçtiğim bir ara sokakta yanıma nur yüzlü bir zat yaklaşarak

--Merhaba delikanlı dedi

İlahi Aşk(Merhaba Ülkesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin