Adama baktım, uzuna yakın boyu, temiz giyimi ve nurani yüzü ile ilk etapta yüzüne bakan insana güven veren bu adama
--Merhaba dedim
--Sen aradığını Merhaba ülkesinden başka bir yerde bulamazsın?
Adamın bu girişine bir anlam veremedim Önce şaşırdım bu adam da kimdi? Bu arayışımdan Burak’dan başka kimsenin haberi yoktu ki
--Neresi? bu merhaba ülkesi ben hiç duymadım.
--Bu ülkeyi zaten oraya gitme arzusunda olanlar duyar. Sende onlardan birisin
--Mecaz bir ad mı yani, bu merhaba ülkesi Mekke Medine mi?
--Hayır, Oralar da mübarek beldeler ve şehirler ama burası bir farklı bir ülke ve bu ülkeyi ziyaretinden sonra Mekke ve Medine’yi ziyaretlerin daha bir anlam kazanır
--Ben gerçekten hiç duymadım bu dediğiniz ülkeyi
--Dedim ya oraya gitme arzusu olanlar duyar. Aslında sen o ülkeyi belli belirsiz biliyorsun.
Nasıl yani
Tam bilseydin ben hiç bahsetmezdim
--Bu ülke benim arayışıma ne yarar sağlayacak
--Merhaba ülkesi senin imanını ziyadeleştirecek, oraya gittikten sonra sen, imanını kâmil seviyeye çıkararak insanlara faydalı olacaksın.
- iyice merak etmiştim bu gizemli ülkeyi ve nasıl gidilir diye sordum.
-- Perşembe akşamı havalimanına git ben orada bulurum seni nasıl gidileceğini de anlatırım dedi ve ayrıldık.
Yaşadıklarım bir hayal mi diye kendime gelme gayretimden ziyade
--Tamam, gelirim dedim, aklıma gelen bin bir türlü soru işareti ile beraber.
--“Bir arayış içinde olduğumu nerden bildi” diye de düşünmeden de edemedim. “Bir gidelim bakalım”. dedim