0.8

4 2 0
                                    

Okuduğum kitabın yeni sayfasına geçerken dikkatimi vermek gittikçe zorlaşıyordu. Edebiyat kulübü epey kalabalıklaşmıştı ve gelen çoğu kişinin derdi derslerden kaçmaktı. Çoğu kimsenin bir şeyler yazmak için isteği yoktu ve sınıfı kalabalıklaştırıp fazlasıyla gürültü yapıyorlardı. Ali Hoca neden bu kadar öğrenciyi kabul etmişti ki? Bununla baş edebileceğini mi düşünüyordu yoksa umursamıyor muydu?

"Merhaba, arkadaşlar," Ali Hoca içeri girdiğinde sonunda sınıfta sessizlik sağlandı. Herkes selamını verdikten sonra, gözlerini sınıfta gezdirdi. Sanırım bu kadar kişi ancak şimdi gözünde büyümüştü. "Bu kulübün bu kadar dolacağını bilseydim hazırlıklı gelirdim." soluklandıktan sonra ön sırada oturan iki kıza bir şeyler söyledi ve çantasından kağıtlar çıkarıp dağıtmaları için verdi.

Kağıt en son bana geldiğinde, içerisinde kulübün ne ile ilgili olduğu ve ne yapılması gerektiği hakkında bilgiler yazılı olduğunu gördüm. Sınıfın yarısından fazlasının bunu okumadan bir kenara attığına emindim. Göz gezdirdikten sonra ben de kağıdı bir kenara koydum ve kitap okumaya geri döndüm. Sınıfa öncesinden daha az bir gürültü hakimdi. En azından şimdi odaklanabiliyordum.

Dersin ortalarına kadar sorunsuzca kitabı okuyabilmiştim ancak Ali Hoca'nın yine yardım etmek bahanesiyle beni yanına çağırınca bu eylemim bölündü. Sınıfın her hafta bir kitap bitirmesini istiyordu ve bunun hakkındaki takibi benim yapmamı rica ediyordu. Tabii ki bu rica sadece formalitedendi. Öğrencilerden para toplanması ve okuyanların tespit edilmesi benim tarafımdan sağlanacaktı. Öğrencilerin gelecek haftaya kadar bir özet çıkarmalarını bekleyecek ve onu toplayacaktım.

Dersten kaçmak için gelip üzerine bir de yeni bir uğraş edinmekten sakınan öğrencilerden birçoğu buna itiraz etti. Öğrencilerin sadece altı veya yedisinden parayı toplayabilmiştim. Sınıfın kemik kitlesi de bu kadardı zaten. Geri kalanlar daha sonra vereceklerini söyleyerek bir daha bu kulübe gelemeyeceklerini açık etmişti.

"Hocam, geç kaldığım için özür dilerim!" Ömür'ün bu ani girişini hoca duyamamıştı. Sınıftaki birkaç geveze öğrenci hocayı abluka altına almıştı. Sadece birkaç öğrencinin dikkatini çekmişti fakat üzerinde durulmamıştı.

Paraları toplamanın ardından sırama geçtim ve isimleri not aldım. Sınıftan kendimi soyutlamış olsam da, başımda durmuş bekleyen Ömür'ün beni izlediğini ve birazdan canımı sıkacak şekilde konuşacağını biliyordum.

"Bir şey mi istiyorsun?" diye sordum işimi bitirdikten sonra. Ömür sıranın üzerindeki listeye odaklandı. Hoca okunacak kitabı bana bırakmıştı, tabii okuması daha kolay olacak bir kitap seçmemi ve fiyat limiti belirli olduğu için dikkatli davranmamı istemişti. Tüm bunlara rağmen en sevindiğim nokta buydu. Yine de içimde seçtiğim kitabı beğenmeyecekleri konusunda bir endişe vardı. Ancak bu da sorun değildi, en fazla Ali Hoca'dan bir azar daha yerdim ve gittikçe bu kulüpten soğurdum.

"Bu liste nedir?" başını kaldırıp bana baktı ve sadece benim yanım boş olduğu için sıramı işaret etti. "Ayrıca oturabilir miyim?" bu durumdan hoşlanmadığımı ona belli ederek yanıma oturması için izin verdim. Ancak Ömür sanki benim tepkilerimin hiç farkında değildi. Nasıl davranırsam davranayım her zaman ona karşı kur yapıyormuşum gibi dönüt alıyordum. Onu bu yüzden anlayamıyordum. Yüzsüz, istediğine ulaşmak için her yola başvuran manipülatif biri miydi yoksa hiçbir şeyi fark edemiyor muydu? Yaptığım karakter tasvirlerinin ikisi de çok uç noktalardaydı ve bunu her aklıma getirdiğimde biraz daha hayret ediyordum. Bu yüzden Ömür'ün bu davranışlarının sebebini fazlasıyla merak ediyordum.

"Her hafta okunması için alınacak kitap parasını verenlerin listesi." listede tekrar gözlerini gezdirdi ve adları bir bir okudu. Sınıfın içerisine baktıktan sonra bana döndü. Gözlerini şaşkınlık bürümüştü. "O kadar kişinin içinden sadece yedi kişi mi?" diye sordu.

Gözlerini AçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin