Kış ayının sonlarına yaklaşmak üzereyken en soğuk günlerden birindeydik. Okul binasının içerisinde olmama rağmen üşüyordum. Üstelik oldukça kalın giymiştim. Ama bunu anlamlandırmama gerek var mıydı? Her şey birkaç kağıttaki yazıdan ibaretti. Mevsimler, insanlar, sevdiğim birçok şey... Üstelik bu yazılar oldukça basit, uğraşılmamıştı. Yenilikçi hiçbir yanı yoktu, kendisi gibi onlarca yazı vardı. Bu yüzden bunun içinde bulunmaktan ve buradaki en büyük rollerden birini üstlenmekten oldukça rahatsızdım. Belki sadece normal biri olarak hayatımı sürdürebilirdim. Ancak normal olmanın yollarını bulmam gerekti ve bu işin en zor yanıydı.
Ömür ile birlikte iki kişilik eski bir koltuğu taşıyan Zeynep içeriye girdiğinde çalışmama ara verip onlara döndüm. Koltuğu köşeye bıraktıktan sonra Ömür çıksa da Zeynep iğneliyici bir şekilde bana bakmaya devam etti.
"Biraz yardım etsen fena olmaz, daha taşınacak bir masa var." gözlerimi önümdeki piyano tuşlarına çevirdim ve çalmaya devam ettim. Ömer gibi seri bir şekilde çalmak için daha çok çalışmam gerekti.
"Biliyorsun, benim yazı yazmam gerek. Bir yazarın da yazabilmesi için gereken en önemli ve birinci gerekçesi gözlem yapmasıdır. Şu an işimi baltalıyorsun yani," Zeynep bir kahkaha kopardığında ben de hafif bir şekilde gülüyordum. Ama Zeynep'i gerçekten tanıyorsam, bu laflarımın üzerine birazdan söyleyecekleri hoşuma gitmeyecekti.
"İşini baltalamak yerine sana yardım etmeyi yeğlerim. Bu yüzden bir gözlemimi sunmamı ister misin?" derince nefes vererek söyleyeceklerini bekledim. Ne desem yine beni sinirlendirecek bir şey söyleyecekti. Onunla birlikte herhangi bir ilişki içerisinde olan insanın taştan bir sabıra ihtiyacı vardı. "Bence yazılarında Ömer'den hoşlandığını da yazmalısın. Belki benim hayatımı ilgilendiren bir şey değil ama Ömer'i yakından ilgilendirir, değil mi?"
"Çık git şuradan, Zeynep." söylediklerimin aksine az önce taşımış oldukları koltuğa yerleşti. Oklarının yönünü belirleyip isabetli şekilde vurmayı huy edinmişti. Benim üzerimde denemek de hoşuna gidiyordu. Gözlemlediğim kadarıyla ne Ömür'e ne de Ömer'e karşı böyleydi. İkisine de normal davranıyordu, gerçekten arkadaş gibi görünüyorlardı. Tabii hikâye gereğince Ömür ile arasındakiler daha farklıydı ama Zeynep her şeyi rayına oturtmayı seviyordu. Beni ise kafasında tamamen başka yere koymuştu. Orasını çok iyi biliyordum ve nedenini anlıyordum.
"Gerçekleri yazmaktan geri durursan sana olan güvenimiz zedelenir." gülümseyerek sözlerine aldırmamaya çalıştım. Sabırlı bir insan olmadığımı Zeynep ile birlikte çok iyi anlıyordum. O da hep bu yönden üzerime oynuyordu. Sanırım bir gün Ömür'e yaptıklarımın daha fenasını ondan görecek ve daha kötüsünü ona yapacaktım. Geleceğimizi başka türlü bir yönde göremiyordum.
"Benim gerçeğim seni ilgilendirmiyor, ilgilendirenleri düşünmek de sana düşmüyor." piyanonun tuşlarının üzerini kapattım ve ona döndüm. Ömer ile metroya bindiğimiz gece aklıma geliyordu durmadan. Zeynep'e ne zaman baksam konuşmalarımız canlanıyordu aklımda ve ona karşı biraz daha tahammüllü davranmam gerektiğini düşünmemi sağlıyordu. Ama benim daha fazla bir şeyleri alttan almaya isteğim yoktu. "Tüm bunlardan sıkılmadın mı? Çocukluktan gelen kinini saklayamayan birisin sadece. Ne kadar nefret etmek istiyorsan et, ama gözlerin beni değil de bundan sorumlu olan kişileri görsün. Çocukça davranma."
Yüzündeki değişim oldukça hoşuma gitmişti. Her zaman geri durup onu alttan alacağımı düşünüyordu. Bu zamana kadar geri durduğum ve bir şeyleri sindirdiğim doğruydu. Bunu sadece annem istediği için yapıyordum ama bunu devam ettirmek artık can sıkıcı geliyordu. Yaşadığım her şeyin fazlasıyla can sıkıcı olduğu da ayrı bir durumdu.
"Çocukluktan gelen mi?" şaşkınca bir şekilde sordu bu soruyu. Nefes alışverişleri sıklaşmaya başlamıştı. Gülmeye çalıştı ama yapamayacağını anlayınca vazgeçti. Sakin bir şekilde onu izliyor ve söyleyeceklerini bekliyordum. "Hala çocuk değil miyiz?" diye sordu bu sefer. Cevap bekleyip beklemediğini umursamıyordum. Sadece karşımdaki halini izlemekle ilgiliydim. Onu karşımda böyle görmeyeli epey uzun bir zaman olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerini Aç
Teen FictionAçılan sayısız kapılar, kitaplar ve hayatlar vardı. Her birinin köşesinden içine girmek ve her birini deneyimlemek nasıl olurdu? Dikkatli düşünüldüğünde bunun gibi bir isteğin mantık dışı olduğu ve kişiye kötülükten başka bir şey getirmeyeceği açıkt...