"İçim nefretle dolu, öcümü alacağım." diye başlıyordu, Anna Karanina. Kitap boyunca hayatın her karakterden nasıl intikam aldığına şahit olmuştum. O zamanlar küçük de olsa empati yaparak kendimce huzursuzlanmıştım.
Şimdi burada, bir karakterden ibaretken herhangi birinin benim için acımasına denk gelir miyim diye düşünmek işleri içinden çıkılmaz bir hâle sürüklüyordu. Düşünüyorum da, eğer ben bir okuyucu olsaydım bu Umut'u bir daha okumamak üzere rafımdan kaldırırdım. Ömür hayatımda karşılaşmak istemeyeceğim biri olarak aklımda kalırdı. Yine de bu düşüncelerin her biri yine aynı şekilde zihnimin köşelerinde yankılanıyor, sadece daha güçlü bir istekle kendini gösteriyordu. Bu yüzden okumanın da yaşamaktan çok farklı hisler uyandırmayacağını, sadece şiddetinin değişken olduğunun çıkarımına varıyordum.
Ne diyebilirdim ki? Kendimi toparladığımı hissettiğim şu birkaç günde sömestr tatiline girmiş olmak kadar sevinebileceğim bir olay daha yoktu. İnsanlarla yüz göz olmak istemiyordum. Sanki hep aynı şeyler yaşanacakmış gibi hissediyordum. Bir tekrar döngüsü içinde olmak belki de benim için büyük bir lütuf olabilirdi. Zira beklenmedik olayların zihnimi keskin bir bıçakla ikiye ayırdığını hissediyordum. Ama biliyordum ki, elimde bulunan o kağıtlarla geleceği okumak da bir marifet değildi. Hatta belirsizlik kadar belirli olanın da korkutucu olabileceği açıkça görünüyordu.
Korkunun bu kadar hayatımda yer bulmasına katlanamadığım anlar oluyordu. Annemle eskiden olduğu gibi herhangi bir konuda konuşmak, birisinin hayatım hakkında yapacağı herhangi yargılayıcı bir yorumu duymak, o kağıtları okumak, genel olarak insanlara gerçekten hislerimi açmak, Ömer ile konuşmak... Bu korkuların bu kadar fazla ve hatta daha devam ediyor olması canımı çok sıkıyor, kendimi tamamen korkuların kucağına öylece bırakmamı sağlıyordu. Günlerce hareketsiz şekilde yattığım gerçeği kafamın içinden çıkmıyordu. Sorun şuydu ki, hâlâ bunu sürdürmeyi istiyordum. Artık annemin devamsızlığım için alacağı raporlar bile tükenmişti. Beni karşısına alıp ciddi bir konuşma yaptıktan sonra her şeyi açıklamış, bana hiç soru sormadan daha fazla böyle olamayacağımı anlatmıştı. Zaman her şeyi kısıtlı yaşamak için var olan bir olguydu belki de. Onu bilmediğinde, farkında olmadığında nasıl geçtiğini anlayamıyordun bile.
Her şeye rağmen kaçamazdım. Kaçacak olsam bile nereye gidebilirdim ki? Bir kapı açılsa ve beni içerisine alsa ne olurdu? Hiç mutsuz olmadan, öylece süzülerek yaşamak en uçuk ütopyalarda bile hâyaldan ibaretti. Ama istemek, sonuna kadar isteyip bunun hakkında hâyallere dalmak belki de benim gibi birinin şu durumda yapacağı en uygun şeydi. Başımı alıp bir yere gidemeyeceğim gibi burada bulunarak üstesinden gelemeyeceğimi biliyordum. Belki de, bir şeyin üstesinden gelmenin en iyi yolu onu yaşayarak atlatmaktı.
Günler sonra evden çıkışım, annemle havadan sudan da olsa konuşmaya başlayışım tam olarak bu düşüncenin balta gibi zihnime saplanması sonucunda eyleme dökülmüştü. En son Zeynep'in yanımda olduğunu hissetmek bana güç vermişti. Hayatımda böyle bir olay yaşarsam asla içinden tek çıkamayacağımı düşünürken bana yardım etmişti. Kelimlerinin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamıştı. Yüzleşmem gerekti, ne kadar zor ve katlanılmaz olsa da geriye giderek yakalanacağım tek şey ilerisiydi.
Ömer'in binaya giriş yaptığını camdan izlerken derin nefesler alıp vererek heyecanımı dizginlemeye çalıştım. Sanırım ona açıldığım anda bile bu kadar yoğun hissetmemiştim. Belki de şu an içinde olduğum durumu abartmak konusunda epey iyiydim.
Ağır ağır işleyen beş dakika boyunca camın önünden ayrılamadım. Düşüncelere dalıyor, çıkıyor ve sonra kendime geliyordum. Durmadan yaşanan bu döngüden ne zaman çıkabileceğimi bilmesem de nasıl çıkabileceğimi biliyordum. Belki de zamanın mühim olmadığı yegâne konulardan biriydi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerini Aç
Teen FictionAçılan sayısız kapılar, kitaplar ve hayatlar vardı. Her birinin köşesinden içine girmek ve her birini deneyimlemek nasıl olurdu? Dikkatli düşünüldüğünde bunun gibi bir isteğin mantık dışı olduğu ve kişiye kötülükten başka bir şey getirmeyeceği açıkt...