"Hazır mısın, kızım?" odamdan çıkıp kapının önünde beni bekleyen babama başımı sallayarak onay verdim. Ayakkabılarımı giydikten sonra birlikte sessizce indik ve otoparktaki arabasına bindik. Arka koltuktaki bir bavul kadar büyük çantasını gördüğümde buraya hazırlıklı olarak geldiğini anladım. Sözlerinin sadece bir yalandan ibaret olduğuna dair kanıtlarım gittikçe artıyordu.
"Okul nasıl gidiyor?" arabayı otoparktan çıkardıktan sonra başını kısa bir süre bana çevirdi ve gülümsedi. Tekrar yola döndüğünde çoktan trafiğe girmiştik.
"Olması gerektiği gibi, çalışıyorum." camdan dışarıyı izlerken güldüğünü duydum.
"Sana annen ile tanıştığımız zamanı anlatmak istiyorum." başımı çevirip ona baktığımda hemen gülümsedi. Dikkatimi çekmeyi başardığını biliyordu ve bu zaferinden ötürü mutluydu.
"Neden?" diye sordum. Annem neler olduğunu bana anlatmıştı ancak yaşananlar sadece tek bir kişinin gözüne ait değildi. Hikayelerin başka versiyonlarını dinlemek beni her zaman heyecanlandırırdı.
"Bu halinle annene çok benziyorsun. Zaten onunla lise zamanlarında tanıştık. İlk gördüğümde sadece yazmaya ve okumaya düşkün, derslerine önem veren biri olduğunu düşündüm..."
"Kısacası, dikkatini çekmedi." diyerek olayı kısaca özetledim. Bu yaptığımla birlikte tekrar güldü.
"Evet, doğrusu bu. Ah, bu halinle tamamıyla Gül'e benziyorsun. Lafı dolandırmayı asla sevmez. Ama bilirsin, lisede herkes daha göz önünde olan insanlarla ilgilenir. Ancak bu ilerki zamanlarda değişir. Annen okulumuzda başarılı olan ve iyi bir üniversiteye yerleşen nadir öğrencilerdendi. Tıpkı senin istediğin gibi edebiyat fakültesine girmişti. Ben de çok iyi olmayan bir üniversitenin mühendislik fakültesindeydim. İki seneyi orada geçirdikten sonra derslerimi düzeltip yatay geçişle annenin okuduğu üniversiteye geçtim. Az önce belirttiğim gibi, Gül'ün lisede göz önünde olmayan hali üniversitede değişmişti. Hem başarlı olduğu için ön plandaydı hem de oldukça güzelleşmişti. Hatta beni gördüğü ilk anda tanımamıştı." sustu ve bir süre sonra başını iki yana salladı. Geçmişi hatırlıyordu, bunlar gerçekten babamın zihninden geçen şeyler miydi yoksa kağıtta yazan birkaç replikten mi ibaretti? Bunun gerçekliği tartışılamazdı ama samimiyeti masaya yatırılabilirdi.
"O mezun olana kadar aramızda hiçbir şey olmadı. Ben o üniversitede dört yılımı geçirdim. Elbette derslerime önem vermediğim için dönemi uzatmıştım. Ama annen mezun olup aynı üniversitede farklı bir bölüm okumak için geri gelmişti. Onun bu haline hâlâ şaşırmadan edemiyorum. O zamanlar aramızda bir şeyler başlamıştı. Fakültelerimiz birbirine yakındı ve bazen ondan yardım istiyordum. Sanırım benden hoşlandığı için hiç geri çevirmiyordu. İtiraf edeyim, ilk başlarda bunu lehime kullanıyordum ancak onu tanıdıkça bu fikrim değişmeye başladı. Üç seneye yakın birlikteydik. Bölümünü bitirdikten hemen sonra bir işe girdi ve evlendik-"
"Liseden beri tanıdığın biriyle evlenmek berbat olmalı." babamın sözünü kestiğimde şaşkın bir şekilde sessizce önüne baktı. Kafasından neler geçiyordu acaba? Annemi severek evlendiğini düşünmüyordum. Annem bana bunu direkt olarak söylemişti; Üniversitede ona çok yardım etmişti ve geçirdikleri zaman boyunca ondan hoşlandığını fark etmişti. Ama başarısı için kullanıldığını geç fark etmişti. Aldatıldığını öğrendiğinde de ayrılmıştı. Hem de aile dostu dediği biriyle yaşanmıştı bu.
"Benim için berbat değildi. Elbette hata yaptım ama yaşadığım şeyler berbat değildi." babamın yüzü düşmüştü.
"Annem için berbat olduğunu söylemeye çalıştım zaten." bu sözümden sonra aramızda hiçbir konuşma geçmedi. Babam bunların altında kaldığı için sinirliydi. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da direksiyonu sıktığı için elleri bembeyaz kesilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerini Aç
Teen FictionAçılan sayısız kapılar, kitaplar ve hayatlar vardı. Her birinin köşesinden içine girmek ve her birini deneyimlemek nasıl olurdu? Dikkatli düşünüldüğünde bunun gibi bir isteğin mantık dışı olduğu ve kişiye kötülükten başka bir şey getirmeyeceği açıkt...