0.6

106 8 3
                                    

"Benden hoşlanıyor Plagg. Ah! Ama Kara Kedi halimden. Bu beni öldürecek gerçekten."

"Sende Kara Kedi halinle sev onu o zaman. Sonuçta kimden hoşlandığını biliyorsun. Hadi yanına git ve söyle ona. 'Marinette,ah üzümlü kekim, kwamime sürekli seni anlatıyorum ve sana ne kadar aşık olduğumu bilemezsin. Aslında ne var biliyor musun? Ben o sürekli kaçtığın yakışıklı Adrien'ım' Buna ne dersin?" Plagg'in yanına gittim ve peynirini elinden aldım.

"Benimle dalga geçme Plagg. Bu meselenin ne kadar önemli olduğunu biliyorsun." Gözlerini devirip omzuma geldi.

"Bir Camambert peyniri kadar güzel değil." Kaşlarımı çattım.

"Emin ol çok daha güzel. Plagg, pençeler!"

                      *********

Günlüğümü kapattığım an camdan gelen sesle irkildim. Kedi gelmişti. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.

"Hey, naber?" Gözlerimi kırpıştırdım ve camı açtım.

"M-merhaba kedi." Ellerini belime koydu ve gülümsedi.

"Duydum ki bir parti varmış ve kavalyen yokmuş. Ben olayım istedim." Kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Olmadığını kim söyledi?" Yüzümü inceleyip belimi bıraktı.

"Nasıl yani? Benden iyi kavalye mi olurmuş?" Güldüm ve burnuna dokundum.

"Bu kadar egoist olma pisi pisi." Camı kapattım ve yatağıma oturdum. Koltukta otururken beni izlediğini fark ettim.

"Ne, niye bakıyorsun?"

"Her insan güzel olana bakar. Ben de bakıyorum." Ağzımı açtım ama konuşamadım. Beni böyle görmesi hoşuma gitmişti. Koltuktan kalkıp yanıma geldi.

"Sana bir şey söylemeliyim." Ona doğru döndüm.

"Ya da söylemeyip sana sadece anlatabilirim." Bir süre beni inceledi. Gözlerimi, burnumu ve dudaklarımı. Her nefes verdiğinde yüzüme çarpıyordu. Heyecanlanma, heyecanlanma...

"Ben sanırım bize..."

"Gerek yok. Bence böyle kalabiliriz." Kalbim yerinden çıkmak üzereydi. Muhtemelen sesini duyuyordu ve bu beni daha çok utandırdı.

"Yarın için bir kavalyeye ihtiyacın var mı?" Bana daha çok yaklaşmaya başladı.

"Aslında..."

"Ne?"

"Olabilirdi." Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında elleri belimdeydi. Bunu yaşayacağımı asla düşünmemiştim. Ellerimi boynuna doladım. Benden ayrıldığında gülümsedi.

"Seni seviyorum Ateş Böceğim."

                     *********
Parti için elbise denerken dün gece aklımdan çıkmıyordu. Resmen beni öpmüştü. Çıldırmak üzereydim.

"Mari! Parti kraliçesi geldi." Chloe odama daldı ve elindeki elbiseleri gösterdi.

"Seç, beğen, al!" Kırmızı elbise gözüme çarptığında gülümsedim.

"Bunu istiyorum."

"Pekâlâ, işte al." Elbisemi giydim ve saçlarımı ilk kez onun için açtım. Yani beni ilk kez böyle görecekti. Hepimiz hazırlandığımızda evden çıktık. Maskemi çantama koydum ve arabaya bindim. Yolculuk boyunca onu düşündüm. Kimseye anlatmamıştım. Geldiğimizi fark ettiğimde maskemi taktım ve arabadan indim. Herkes salona giriyordu. Chloe ile bir masaya geçtik ve etrafı izledik. Luka bize doğru yaklaşıyordu.

"Merhaba güzel hanımlar. Sanırım biriniz ilgimi çekti. Dans etmek ister misiniz?" Chloe güldü ve elini tuttu.

"Büyük bir zevkle." Onların gidişini izledim. O sırada kapıdan giren kediyi gördüm. Ama kostümlü değildi. Maske ve takım elbisesi vardı. Gözlerini ilk kez böyle görüyordum.

"Ateş Böceğim. Çok güzel görünüyorsun." Yanağımdan öpüp geri çekildi.

"Sen de öyle." Gülümsedi ve elimi tuttu.

"Kavalyeniz emrinizde." Güldüm ve dans pistine yürüdük. İlk kez biriyle dans ediyordum. Hep ilkim olmuştu. Onu çok seviyordum.

"Beni ilk kez böyle görmek nasıl bir his?"

"Garip. Ama hâlâ tatlısın." Kaşlarını kaldırdı ve daha da yaklaştı.

"Demek öyle." Yanımıza gelen kişiyle ayrıldık.

"Hey, Kara kedi selam. Buraya geleceğini bilmiyordum. Hele ki Mari'yle. Sevgili olmalısınız. Bu olağanüstü." Kaşlarımı çatıp Alya'ya baktım.

"Her neyse. Ben Mari'yi almalıyım çünkü fotoğraf çekimi yapmalıyız. Sonrasında sizi de çekebilirim.

"Güzel olur. Teşekkürler." Elimi bıraktığında gülümsedim ve Alya ile gittim. Kızlar beni bekliyordu.

"Gerçekten sevgili misiniz?"

"Bu inanılmaz kızım!"

"Nasıl biri, gördün mü?" Kafamı iki yana sallayıp kaşlarımı çattım.

"Hadi kızlar! Fotoğraf çekinelim." İşimiz bittiğinde kedi buraya geliyordu.

"Sıra bizde o hâlde." Belime sarılıp beni kendine çekti.

"Ne yapıyorsun?"

"Sadece bırak kendini." Gülümsedi ve daha çok yaklaştı. Beni öptüğünde flaş patladı.

"Gördün mü? İşte oldu." Kaşlarım çatık ona bakıyordum. Yaptığı her ne kadar yanlış olsa da ona kızamadım.

"Fotoğrafa baksana. Çok güzelsin." Sürekli bunu yapmak zorunda mıydı?

"Hadi gidelim artık." Koşar adımlarla partiden çıktım. Kızlara mesaj attım ve kapıda beklemeye başladım.

"Ne oldu? Yanlış bir şey mi yaptım?"

"Hayır kedi. Sadece... Ne kadar utangaç olduğumu biliyorsun." Tek kaşı havada bana baktı.

"Biliyorum." Tek koluyla belimden tutup gülümsedi.

"Plagg, pençeler!" Sopasıyla havaya çıktığında alışık olsam da öyle davranmamam gerektiğini bildiğimden yüzümü boynuna gömdüm.

"Geldik Ateş Böceğim." Kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım. Bütün Paris'in izlendiği bir yerdi.

"Aman Tanrım kedi. Burası çok güzel." Uçurumun en kenarına geldim ve kollarımı kaldırdım. Harikaydı.

"Öyle." Yanıma geldi ve elimi tuttu.

"Seninle çok daha güzel." Kafamı çevirdim ve ona sarıldım.

"İyi ki varsın sevgilim." Gözlerini büyüttü. Kıkırdadım. Çenesi kafama değiyordu.

"Beni utandırdın." Parmak ucuma kalkıp dudağına bir öpücük bıraktım.

"Sen de iyi ki varsın."

"Neredesin Marinette Dupain-Cheng! Gardiyan olduğunu biliyorum!" Kara Kedi yavaşça bana baktı.

Yeniden evettto canlarım!
Bu bölüm belki de bütün Marichat fanlarının âşık olduğu bir bölümdü (Tıpkı benim gibi jfkdnsksk) yazarken bile yumuş yumuş oldum. Umarım bir gün görmek nasip olur jfodjdksk

O zamannn size iyi okumalarr
Mutlu ve miraculous kalın. Sizi seven ve öpen bir admin 💋
          

CURSED [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin