1.5

65 6 4
                                    

Bridgette Adrien'ın odasında oturmuş etrafı inceliyordu.

"Marinette geldiğini biliyor mu?"

"Hayır." Kaşlarını çattı ve kıza döndü.

"Neden?"

"Çünkü buraya onun için gelmedim." Ayağa kalktı ve Adrien'a yürüdü.

"Biliyorsun ki küçükken sana âşık olduğumu söylediğimde beni reddetmiştin ve ben daha hiçbir şey diyemeden gitmiştin. Sana diyecek iki çift lafım var." Tam konuşacakken kapının açılmasıyla iki genç ayrıldı.

"Nathalie?"

"Bridgette?" Kadın ikisine doğru yürüdü ve kızın kolunu tuttu.

"O seni burada görmemeli."

"Ama a..."

"O bilmiyor."

"Kim?" Nathalie kafası ile Adrien'ı gösterdi. Genç adam ikisine de anlamsız bakışlar atıyordu.

"Benimle dışarı gelir misin Bridgette?" İkisi bahçeye çıktığında Adrien piyanonun başına geçmişti. Uzun zamandır çalmıyordu.

"Ne yaptığını sanıyorsun Bridgette? Büyükanneni niye dinlemiyorsun?" Genç kız kolunu çekti.

"Beni bir eve kapatıyorsun ve tüm bunlar geçene kadar orada kalmamı bekliyorsun anne! Ne yapabilirdim?"

"Şşh!"

"Anne dememi bile yasaklıyorsun. Sence de bu yaşadığıma hayat denilebilir mi?" Kız annesinin gözlerine bakmaya devam ederken arkadan gelen sesle irkildi.

"Bridge?" Felix ile göz göze gelince gözleri doldu. Onlara doğru ilerleyen genç adama tutundu ve sessizce mırıldandı.

"Götür beni buradan." İkisi birlikte evi arkalarında bırakırken onları izleyen bir anneyi de arkalarında bırakmışlardı.

"Neler oluyor?"

"Yok bir şey Felix. Annem yine bir eve kapatılmamı ve her şeyden uzak on sekizime basmam için Tanrı'ya yalvarıyor o kadar." Genç erkek kızın elini tutup Eyfel Kulesi'ne çıkarmaya başladı. En yukarı çıktıklarında arkasını döndü.

"Sanırım burada ikimiz de her şeyden uzak yaşayabiliriz. En azından özgür." Kız kafasını çocuğun omzuna koyarken arkadan gelen saksafon ile mırıldanmaya başladı.

"The stars don't shine on me tonight." Genç erkek kızın yüzüne doğru baktı. Ve birlikte Paris'in sessizliğinde bir müzik ile acılarını paylaştılar.

"It's like I'm going through a flood!"

"I'm jumping from the Eiffel because of a man."

"I'm jumping from the Eiffel because of a woman."

"I beg the storm, introduce me to the rain."

"I should definitly kiss her tonight." Kız kafasını erkeğin omzundan kaldırdı ve yüzünü inceledi.

"Hey şarkıda böyle bir söz..." Erkek onu öperken ilk kez kalbinde heyecan hissediyordu. İkisi de acılarını böyle sarmalıydı. Geri çekildiklerinde alınları birbirine değiyordu.

"Sonuna ne demeliyiz?" Genç kız karşısındaki yeşil gözlere gülümsedi ve onu öpmeden önce son bir cümle daha ekledi.

"I want you this tonight..." 

                     •••••••••••••••••

Sabaha kadar Jagged Stone'nun gözlük tasarımının gelişmiş bir hâlini yapmaya çalışmıştım ve gözlük çok iyi olmuştu ama ben pek iyi sayılmazdım. Güneş doğmaya başladığında okula gidemeyeceğimi anladım ve kendimi yatağa attım. Birkaç dakika sonra kendimi uykunun kollarında bulmuştum.

CURSED [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin