2.1

63 6 2
                                    

Her şey normale dönmüştü. Artık Paris'i tehdit eden bir süper kötü yoktu. Ve şimdi Adrien ile okulun merdivenlerinde oturmuş kruvasan yiyorduk.

"Bizde kalmak istemediğinden emin misin Adrien? İstersen ben de seninle kalabilirim." Kafasını salladı ve gülümsedi.

"Gerek yok meleğim. Böyle iyiyim. Ayrıca ailenden ayrılmana gerek yok. Hem yarın annem için bir cenaze töreni yapacağım. Benim için gelir misin?" Kafamı salladım ve zil sesiyle yerimden kalktım.

"Son ders. Sonrasında seninle bir yerlere gidebiliriz değil mi?" Sırama oturdum ve Luka ile Chloe'yi gördüm. Luka tıpkı geçen sefer olduğu gibi yine okula gelmişti. Onların kaderi birlikte olmaktı. Tıpkı bizim gibi. Adrien için yanıma yer açtım. Önümüzde Nino ve Alya oturuyordu. Uzun zamandır birbirini seven ama asla açılamayan çift şimdi aşklarını ölmek üzereyken açıklamıştı.

"Hey, Andre'de birbirimiz çıkana kadar dondurma yemeye ne dersin?" Güldü ve saçlarımdan öptü.

"Harika olur derim." Ders bitimi Andre'ye doğru yürürken etrafı izliyordum. Artık Uğur Böceği yoktu. Ve Kara Kedi. Onları özlemiştim. Birlikte harika bir takım olmuştuk ve artık sevgiliydik. Bu gerçekten inanılmazdı.

"Merhaba Marinette. Ah, bay Agreste. Büyük kaybınızı duymuştum. Tanrı ona hak ettiğini versin." Adrien kafasını salladı ve dondurma istedi. Mavi ve yeşil. Bir çok kez denemeye gerek kalmamıştı. Ayaklarımı sarkıtarak oturdum ve Adrien'ın gelmesini bekledim. Geldiğinde üzgün görünüyordu.

"Adrien, iyi misin?" Kafasını salladı ve dondurmayı bana uzattı.

"Sanırım canım yemek istemiyor." Onun bu hâlini görünce dondurmayı kenara bıraktım ve ona yaklaştım. Yaklaştığımı gördüğünde kolunu omzuma koydu.

"Sana bir şarkı söylememi ister misin?" Gözlerini kapattı ve gülümsedi.

"Hm hm." Ona en sevdiğimiz şarkıyı söylemeye başladığımda bana daha sıkı sarıldı. Onu nasıl mutlu edeceğimi biliyordum. Ama asla tam olarak mutlu olmayacaktı.

"Teşekkürler prenses." Ben de gözlerimi kapatıp tıpkı Luka'nın yaptığı gibi suyun sesini dinledim. Adrien yanımda oldukça her şey çok daha güzeldi.

"Onun için de yapmak ister misin?" Kafasını salladı ve ayağa kalktı.

"Ama onu bulamayız. Okyanusta bırakmıştık." Ben de ayağa kalktım.

"Merak etme. Onu annenin yanına koyması için Pegasus'tan rica etmiştim." Heyecanla bana baktı ve güldü.

"Sen harika birisin." Gülümsedim ve elini tuttum.

"Hadi onlar için en güzel töreni yapalım." Adrien'ın evine doğru yürürken çoktan planımı yapmıştım bile.

"Anahtarlar?"

"İşte burada." Elinden aldım ve kapıyı açtım. Felix ve Bridgette dışarıda olacaklarını söylemişti. Nathalie halam ise bütün bu olaylardan sonra Büyükannem ile kalıyordu. Yakında gideceklerdi.

"Hey, bunlarda kimmiş?" Tikki ve Plagg'in bize doğru uçtuğunu görünce ikisini de elime aldım. Adrien yanıma geldi.

"Merhaba Adrien. İyi misin?" Plagg Adrien ile konuşurken Tikki benimle aşağı geldi. Onunla biraz konuşmalıydım. Annesini gördüm ve mezarına yaklaştım. Çok güzeldi. Tıpkı bir prenses masalında gibi.

"Merhaba Bayan Agreste. Adrien adınızın Emilie olduğunu söylemişti." Gülümsedim ve daha çok yaklaştım. Tikki uzakta beni izliyordu.

"Uzun zamandır Bay Agreste sizi burada tutuyormuş. Ve Adrien bundan haberdar olmadığı için size bir cenaze töreni düzenlemek istiyor. Düşündüm ki eğer burada olsaydınız aynı şeyi eşiniz için isterdiniz. O her ne kadar doğru olmayan şeyler yapsa bile. İnsanlar bazen affedilmelidir." Elimi cam tabuta koydum ve gözlerimi kapattım.

CURSED [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin