1.6

47 6 1
                                    

Nathalie yine Mayura olmuş ve mucizeyi bir bahane bularak ortadan kalkmış gibi göstermek istiyordu. Aklında korkunç bir plan vardı ama bunu yapmak zorundaydı. Mutfaktan bir bıçak aldı ve Gabriel ile şehri ilk gözetledikleri yere geldi. Bir binanın tepesiydi. Fazlasıyla korkuyordu ama yapmalıydı. Mucizeyi bir peçeteye sardı ve en çok güvendiği kişiye gitti.

"Siyah ve kırmızının tutkusunu anlatmak için geldim."

"Gir lütfen." İçeri girmek isteyen kişi eğer bu şifreyi söylemezse feci bir ölümle karşılaşırdı. Masum olmaması dışında.

"Getirdim. İşte burada. Onu güvenle Kara Kedi'ye ulaştırmalısın anne. Sana güvenebilir miyim?" Kafasını sallayan yaşlı kadına gülümsedi ve tam çıkacakken annesinin durdurmasıyla arkasını döndü.

"Sakın ölümüne sebep olma Nathalie. Arkanda seni çok seven bir kızın var." Kadın kafasını salladı ve sertçe yutkundu. Eski yerine geri geldiğinde bıçağı gereken pozisyona getirdi. Derisinden içeri girdiğini hissettiğinde acıyla inledi. Ve yere düşmeden önce bıçağı binadan aşağı bıraktı. Dizlerinin üstüne çöktüğünde Gabriel'ın hazırlamış olduğu acil durum düğmesine bastı ve gelmesini bekledi. Birkaç dakika sonra gri gözleri gördüğünde zafer içinde dolaşıyordu.

"U-uğur böceği. M-mucizeyi aldı."

                  ••••••••••••••••••

"Bridgette! Uyuyor musun canım?" Felix odaya girdiğinde âşık olduğunu düşündüğü kızın koltukta kıvrılmış uyuyor olduğunu gördü. Gülümsedi ve yanına geldi. Ellerini saçlarında gezdirdi ve ona ne kadar çok benzediğini fark etti. Kafasını iki yana salladı ve çıkacakken genç kızın sesini duydu.

"Felix?" Arkasını döndü ve uzun saçları açılmış, şaşkın bir şekilde ona bakan güzel kıza baktı.

"Bir şey yok Bridge." Yanına geldi ve oturdu. Elini elinin üstüne koydu.

"Hâlâ onu seviyorsun değil mi?" Felix gözlerini büyüttü ve yutkundu.

"Kimi?"

"Anlamalıydım."

"Hayır Bri..."

"Pekâlâ Felix. Benim önemli bir işim var. Sonra görüşelim. Olur mu?" Kız hızla ayağa kalktı ve kapıdan çıkacakken Genç erkek ona yetişti. Kolundan çekip onu öptüğünde kızın kalbi yine ilk günkü gibi tekledi. Çünkü o karşısındaki gence aşıktı. Karşılıklı olduğunu düşünmüştü.

"Seni seviyorum Bridge. Ayrıca çok güzel kokuyorsun. Bu kokuyu kimseye değişmem." Genç kızın boynuna bir öpücük kondurup odadan çıktığında gülümsüyordu. Çünkü o da ilk kez heyecanlandığını hissetmişti.

"Naber, Felix?" Karşısında gülümseyen Adrien'ı gördüğünde morali bozulmuştu. Son konuşmaları pekte iyi geçmemişti.

"İyiyim Adrien. Sorduğun için sağol." Merdivenlerden inerken Nathalie'yi gördü.

"Bu da ne böyle?" Kadının karnından akan oluk oluk kanları izledi. Bridgette kesinlikle bunu görmemeliydi. Adrien yanında aynı şeyi izliyordu. Ve Bridgette'nin heyecanlı sesini duydu.

"Felix biliyor musun ben..." Sustuğuna göre görmüş olmalıydı.

"Anne?" Adrien hızla arkasını döndüğünde artık her şey için çok geçti. O da öğrenmişti.

                      •••••••••••••••

Sabah uyandığımda çok mutluydum. Dün mükemmel bir gece geçirmiştim. Ayrıca bugün okulda yoktu. Yani bu kedi ile vakit geçirebileceğim anlamına geliyordu. Duştan çıkmış saçlarımı kurularken içeri giren kediyi fark ettim.

"Günaydın kedicik!"

"Merhaba." Arkamdan sarıldı ve boynuma bir öpücük kondurdu. Her öptüğünde huylanırdım. Arkamı döndüm ve gözlerine baktım. Mutsuz görünmüyordu. Daha çok meraklı görünüyordu.

"Hey, bugün neyi merak ediyorsun?" Elindeki kutuyu gün yüzüne çıkardı ve gülen yüzüm birden merakla doldu.

"Ben devriye gezerken bu kutuyu buldum. Bir mucize kutusu anlaşılan. Ve Uğur Böceğine iletmem gerekiyor ama son zamanlarda akuma olmadığı için onu görmüyorum. Düşündüm ki yakın arkadaş olduğunuz için sen iletebilirsin." Kafamı salladım ve kutuyu aldım.

"Merak etme kediciğim. Onu ileteceğim." Mucizenin bulunmasına inanılmaz sevinmiştim bu yüzden birden kediyi öpmüştüm. O da şaşırmışa benziyordu.

"Ne oldu? Bana tekrardan âşık olmuş gibisin." Güldüm ve burnuna dokundum.

"Sana her dakika âşık olduğumu biliyorsun." Tek kaşını kaldırdı ve beni kucağına aldı. Odada birlikte dönüyorduk. Beni bıraktığında gülümsedim. Ellerimi saçlarına daldırdım. Mırıldandı. En çok hoşlandığı şeylerden biriydi. Ve kapının çaldığını duyduğumda dudağını büzdü.

"Hadi ama, daha seni öpmemiştim." Güldüm ve aşağı koştum. Kapıyı açtığımda yaşlı bir kadın kapıda dikiliyordu.

"Merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?"

"Baban evde mi hayatım? Konuşacaklarım var."

"Ah, elbette o içeride sizi bekliyor." Babam kadını içeri aldıktan sonra bizi merdivenden gizlice izleyen kediyi kışkışladım. Ama gitmemişti. Üzgün görünüyordu.

"Kedicik, bir şey mi oldu?" Kafasını iki yana salladı ve odama çıktı. Beni korkutuyordu.

"Kedi, iyi misin?" Beni yatağıma doğru çekti ve oturttu. Kucağıma yattığında saçını okşamamı istediğini anlamıştım.

"Bana anlatabilirsin sevgilim." Gözlerini kapattı ve konuşmaya başladı.

"Bridgette'nin bir annesi var mıydı Marinette?" Bu ani soruyla afallamıştım.

"B-ben bilmiyorum. Onu sadece küçükken görürdüm ve hep babası ile gelirdi. O vefat etmeden önce. Annesinin nerede olduğunu bilmiyorum. Bunu düşünmemiştim." Saçlarıyla oynamaya devam ederken gözlerini açmıştı. Yemyeşil gözleri bana bakıyordu.

"Neden sordun? Bir sorun mu var?"

"Ben söylemeli miyim bilmiyorum meleğim." Kafamı salladım ve gülümsedim.

"Bana güven pisi pisi."

"Ah, birkaç gün önce onu bir yerde gördüm ve sanırım onlar Felix ile çıkıyor. Daha da ilginci Adrien Agreste'in vaftiz anneliğini üstlenen Nathalie Limburg değil. Nathalie Dupain-Cheng. Bridgette'nin annesi."

Yeni bir bölümden selamlarrr
Nasılsınız umarım iyisinizdir 🤠

Yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz ve ilerleyen bölümlerde final hakkında farklı ve detaylı bilgi vereceğim sizlere umarım bu fikir iki taraflı kurgu severlerin hoşuna giderrr
Sizleri seven ve öpen bir admin 💋

Bölüm nasıldı?

CURSED [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin