Gözlerimi yavaşça açtım. Siyah kostümlü bir erkek yanımda oturuyordu.
"Sen de kimsin?" Konuşacakken vazgeçti.
"Bir ziyaretçi." Kafamı salladım.
"Ya büyükbabam?" Ellerini izliyordu.
"Ah, o şey..."
"Ah, Marinette! Senin için çok endişelendim kızım." Ailemi görünce gülümsedim.
"Anne, büyükbabam nerede?" Kaşlarını çattı. Neler oluyordu? Neden kimse bir şey söylemiyordu?
"O, bir hastalık yüzünden hayatını kaybetti tatlım. Hatırlamıyor musun? Tüm gün başında bekleyip sana anlattığı hikâyeleri anlatmıştın ona." Ellerimin titrediğini hissettim. Beni bu dünyada anlayan tek kişi beni bırakıp gitmiş miydi?
"Bana ne oldu anne? Niye hatırlayamıyorum?" İkiside koltukta oturan adama döndü.
"Kara Kedi. Neler oldu?" Ayağa kalkıp yanıma geldi.
"O, akumalı birinin kılıcına denk geldi ve kafasını hızlı bir şekilde çarptı. Tüm bunlar da onun en çok acı çektiği anı unutmasına sebep oldu. Ve bunun sonrasını. Her gün büyükbaban için üzüldün Marinette. Bu oldukça normal." Kafamı iki yana salladım.
"Seni tanımıyorum. Kimsin sen?" Gülümsedi. Ama üzgün gibiydi. Daha çok yorgun.
"Ben Kara Kedi. Paris'i korumakla görevlendirilen bir süper kahraman. Dünya'ya hoşgeldin."
********
Masamda günlüğümü okuyordum. Sevdiğim insanları, kiminle bir aşk yaşadığımı...
Tüm bunlar çok mantıksızdı. Paris'i koruyan bir süper kahraman ile sevgili olmuştum ve ben de bir süper kahramandım.
"Neler saçmalamışım böyle." Kullandığım mucizede 'kwami' denilen bir yaratığın olduğunu yazmışım ve iki küpe içindeymiş.
"Nereye koymuş olabilirim? Belki de o her şeyi bana anlatır." Tanıdık gelmeyen bir kutu gördüğümde yanına gittim. Bunlar olmalıydı. İçinden iki küpe çıktı ve taktığımda gerçekten yaratık gibi ama çok daha tatlı bir varlıkla karşılaştım.
"Merhaba Marinette."
"Beni tanıyorsun."
"Büyük olasılıkla." Kıkırdadı. Ne kadar da tatlıydı!
"Başıma gelenleri biliyorsun değil mi? Bir akumalı yüzünden hafızam gitti."
"Günlüğün tamamını okudun mu Marinette? Bu bir kafa çarpma sonucunda olmadı. Buna emin olabilirsin."
Bir süre daha günlüğü okudum. Bir gardiyandım. Tikki gibi diğer kwamilerin de sahibiydim. Peki ya onlar neredeydi?
"Gardiyanlığı bir başkasına devrettin Marinette. Fakat o esnada Uğur böceği olduğun için kime devrettiğine dair bir fikrim yok." Kafamı salladım. Çok karışıktı tüm bunlar.
"Peki ya ben her şeyi hatırlarsam ne olacak?"
"Gardiyanlığı devreden kişinin mutlak bir ölümle yüzleşmesi gerekir Marinette. Biz buna sonsuz uyku deriz. Fakat eski gardiyan ve yeni gardiyan dünya üzerinde hâlâ yaşıyorsa yeni gardiyan lanetlenir. Çünkü eski gardiyanın bu tür şeyleri tekrardan hatırlamak için hazırladığı şeyler olabilir. Tıpkı senin gibi." Gözlerim büyüdü.
"Bu lanet nasıl bir şey?" Ellerini kaldırdı.
"Hiçbir fikrim yok. Usta bize bundan asla bahsetmedi." Ofladım. Büyükbabam yine ardında zor bir iş bırakmıştı.
*********
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CURSED [TAMAMLANDI]
FanfictionHer şey ile başlayabilir aşk. Belki bir gülüşe bakar, bir tebessüme, bir hayale. Bu aşk da öyle başlamıştı. Zannedilen gibi ama asla olmayan. Aynı ama farklı. Sanki birbiri için yaratılmış gibi değil de aynı duygulara, aynı kişiliklere ve aynı sevgi...