「28|❝aydınlığın içindeki karanlık❞」

338 33 54
                                    


yirmi sekiz ● ❝aydınlığın içindeki karanlık❞

Her şeyi geride bırakmanın, yeni bir güne başlamanın hissiyle beraber Regulus gözlerini açarken, boğazında hissettiği ağrı ve gözlerini bile zar zor açık tutabilmenin acısıyla yattığı yerde uyuşuk bir şekilde kalmaya devam etti. Gece neler olduğunu tam olarak hatırlamıyordu fakat şu an kalbinin biraz daha rahatladığını, içinde tuttuğu tüm duyguları dışa vurmasıyla beraber her an patlayabilecek gibi dolaşmasına gerek kalmadığını hissediyordu.

Ne zaman uyumuştu? Doğrusu, bunu pek de hatırlamıyordu. Bir ara Anora'nın kendisini taşımaya çalıştığını, bir şeyler söylediğini ve daha sonra bu kirli pansiyona gelip yatırıldığını biliyordu. Sonrası ise sadece karanlıktı kendisi için.

Odanın içinde duyduğu seslerle beraber gözlerini zorla yeniden açtığında, kızıla kaçan kumral saçları olan kişinin çantaları hazırladığını, bir yandan da yanında sessizce duran sarı saçlı adama bir şeyler söylediğini duydu.

"Şimdiden hazırlık yapmalıyız ki yarın Hepsie Smith'i ziyaret edebilelim. Onu tanıdığını söylemiştin, değil mi?"

"Evet." Atlas, saçlarını arkada toplamış, biraz çilli olan beyaz yüzü ile mavi gözlerini açığa çıkarmıştı. "Benden iki dönem üstte okuyordu ama oldukça arkadaş canlısıydı ve ara sıra konuşmuşluğumuz olmuştu. Adresini de biliyorum zaten, birisinin gelebilme ihtimaline karşı hepimize adresini söylemiş, bize kapısının her zaman açık olduğunu belirtmişti."

"Şimdi kötü bir durumda olması üzücü o zaman," Anora içini çekerken fısıltıyla cevap verdi. İkisi, Regulus'un zor duyabileceği bir sesle konuşuyordu ve oldukça sessiz hareket etmeye çalışıyorlardı. Regulus, kendisini uyandırmak istemedikleri için böyle hareket ettiklerini tahmin edebiliyordu.

"Ona yardımcı olmak isterim." dedi Atlas. "Şey, tabii hâlâ hafızamı silmenizi tercih ederim."

"Black sana boşuna yol arkadaşı dememiştir ya?" Anora alaylı bir şekilde sorarken, Atlas, "Hayır, aslında beni getirmesinin nedeni-" diyerek cümleye başladı. Fakat Regulus, Atlas'ın gerçeği söylememesi için o an biraz hareket etti ve Anora'nın bakışları hızla kendisine kayarken, Atlas da Regulus'un yeni uyandığı için biraz puslu olan ama kendisine uyarıcı bakış atan gözlerini görerek cümlesinin geri kalanını anında yuttu.

"Sabah sabah ne bu şevk?" diye homurdandı, boğuk bir sesle. "O kadar gürültülüydünüz ki sağır insan bile sesinizi duyabilirdi."

Anora, Regulus'un geceki hâlini hatırlayıp bir an duraksasa da, Regulus'un hâlâ eskisi gibi olduğunu görerek ona ayak uydurdu. "Öğlen oldu, Black." dedi, kaşlarını kaldırırken alayla sırıttı. "Uyuyan Güzel olduğunu bazen unutuyorum, kusura bakma."

"Öğlen?" Regulus, hâlâ uykusu olduğunu hissettiği için bu durumu yadırgarken, Atlas onun durumundaki garipliği sezmiş gibi, "Kendini hâlsiz hissediyor olabilir misin?" diye sordu. "Gözlerin kızarmış, sesin de çatallı geliyor. Belki üşütmüşsündür?"

"Civciv, bu kadar zeki olmak zor olmuyor mu? Yeni uyandığım için bu hâlde olabilir miyim acaba, hiç düşündün mü?"

Anora, Atlas'a dönerken çantanın fermuarını çekti. "della Porta, Black'in ateşi olup olmadığına baksana."

Atlas, Regulus ile beraber aynı anda, "Hayır." derken, Anora'ya bir kurtarıcı edasıyla baktı. "Eğer Black'e dokunursam beni çiğ çiğ yer, liğme liğme eder, cesedimi parçalara ayırıp bir kutuya koyar ve ormanın derinliklerine gömer. Olmadı başımı sokak lambasından sallandırırken gören insanların korkuyla çığlık atmasına neden olur... O sırada bedenim ise kaynar kazanda kaynatılıp kandil yağında kullanılır. Bu ihtimalleri düşünebiliyor musun?"

partis temporus ℘ regulus arcturus black.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin