yirmi iki ● ❝aloeus, kan ve boşa çıkan umut üçlüsü❞
Pekâla, normal bir şekilde düşündüğünüz takdirde Regulus'un yaşadığı o âni histen hiçbir anlam çıkarmak ne yazık ki mümkün değildi. Regulus da bunun bilincindeydi ve bu durumu umursadığı da pek söylenemezdi. Sonuçta sadece çok küçük bir an, on sekiz yaşın verdiği o garip hisse tanıklık etmişti. Hogwarts yıllarında da bu oldukça fazla olurdu. Bir ara Hufflepuff'tan Anne diye bir kıza karşı da bu tür bir his gelip geçmişti. Önemli değildi yani. Şu anda da, cisimlenirken bunu düşünmesi kesinlikle boşluğuna geldiğindendi. Kafaya bazı konuları oldukça takan birisi olduğu için ise, bu durumunun normalliğine karşın sustu. Bir daha bunu düşünmeyecekti ne de olsa.
Regulus ve Anora, aynı yere cisimlendikleri anda Regulus elini hızla Anora'nın kolundan çekti ve etrafındaki artık kararmış havayla beraber gölge şeklinde görünen çalı ve ağaçlara baktı.
"Ne kadar zamanımız var?" dedi Regulus, asasını etrafa doğrulturken.
"Eğer bana hangi koruma büyülerini yaptığını söylersen birkaç dakikamız," Anora da asasını etrafa doğrulturken, sessizce mırıldandı.
"Konakladığımız yerlerde hangi büyüleri yaptıysam aynısını yaptım." diye kısa bir yanıt verdi, Regulus. "Bir de hepsini teker teker sayıp dakikalarımızın geçmesini ister misin?"
"Pekâla, tamam." Anora, son kez etrafına bakıp arkaya doğru yürüdü ve cisimlendikleri geniş alanda, asasıyla beraber sessizce koruma büyülerini kırmaya başladı.
Regulus ise onun etrafında dönüyor, çalılardan gelebilecek herhangi bir sese karşın kulakları dikkat kesiliyordu. O asalar ve zehir olmasa hortkulukları yakalamanın da bir anlamı olmayacağının bilincindeydi.
"Daha bitmedi mi?" diye fısıldadı Regulus, kimsenin görünürde olmadığını anlayarak. Kimera büyük ihtimalle şu anda başka bir yerdeydi ve geldiklerinde haberdâr değildi. "Elini çabuk tutsan iyi olur."
"Bu kadar koruma büyüsü yapmanın suçlusu ben değilim ya!" Anora da aynı sessizlikle fakat kızgın bir sesle yanıt verdi.
"Eh, arkamdan hayalet gibi geleceğine beni uyarabilirdin, değil mi?" Regulus gözlerini devirdi. "Biraz mantıklı konuş, Evers."
Anora, nefesini sesli bir şekilde içine çekti ve başını iki yana sallarken, koruma büyülerini etkisiz hâle getirmeye devam etti.
Karanlık tam anlamıyla çökmüş ve ay kendini belli etmeye başlamışken ışık olmayan bir yerde yıldızlar daha parlak görünüyordu. Ağaçların yaprakları yavaşça rüzgârla beraber dans ediyor, çalıların hışırtısı daha çok belli oluyordu.
Regulus'un aklında olanlar ise kesinlikle bunlar değildi. O Kimera'nın kendilerini yemesini istemiyorsa tetikte beklemeli, aklındaki düşünceleri başka bir konuya çekmemeliydi. Bulundukları durumun gülünçlüğü bir yana, Regulus şansının kendisinden yana olmadığını bu olayla beraber daha iyi anlamıştı.
"Ne kadar kaldı?" diye tısladı sessizce, sabrının yavaş yavaş tükendiğini hissediyordu. "Her an Kimera gelebilir ve sen hâlâ—"
"Gördüğün gibi iş başındayım!" Anora da kendisine sinirle cevap verirken, gözünün önüne gelen saçları arkaya doğru attı ve derin bir nefes alıp fısıltıyla koruma büyülerini kırmaya devam etti. "Neden Koruma alanından çıkma gereği duydun ki? Böylelikle Koruma büyülerini kırma gereği de duymazdık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
partis temporus ℘ regulus arcturus black.
FanfictionKader ağları vücudunu sararken, nefes almayı denemesi güç bile değildi. Sadece tek bir dokunuş. Kurtulan bir hayat ve kendini feda eden bir can. ❝Özür dilerim, abi. Sen haklıydın.❞ •270919 ...