「26|❝ruh emiciler ile hayat sınavı❞」

336 37 97
                                    

bölüme girmeden önce eski bölümlerin özeti:
regulus ve anora ravenclaw diademi için arnavutluk ormanına giderler ancak orada karşılaştıkları kimera ile beraber planları suya düşer. anora cisimlendiği zaman septirilirken, regulus onu iyileştirmek için bir pansiyona götürür ve orada kalırlar. bu esnada ravenclaw diademinden kısa süreliğine vazgeçip hufflepuff mirasına odaklanırlar ve sinistra lowe'u bulur regulus. onunla konuştuktan sonra annesinin öldürüldüğünü öğrenir, lowe'u oracıkta öldürür ve bunu atlas denen, eskiden hufflepuff öğrencisi olan birisi görür. regulus, onun boş konuşmaları arasında şifa büyüsünü yapabildiğini duyduğunda yanına alır ve anora'nın yanına cisimlenir ancak anora orada yoktur, nerede olduğu da bilinmiyordur.

sirius ise remus lupin yaralanmış, walburga black ölmüşken bunlardan habersiz şekilde azkaban'a doğru yol alır.

yirmi altı ● ❝ruh emiciler ile hayat sınavı❞

Saat öğlen vaktine gelirken, Millicent Bagnold'un emri altında Sirius; Kingsley, Alastor ve hâlâ tanımadığı diğer iki seherbaz ile beraber Azkaban'a yeni gelebilmişti.

Kendilerine gelen o garip mektuptan sonra Yoldaşlık bu konu hakkında uzun uzadıya konuşmuştu. Bazıları sadece gözlerinin korkutulmasından yanayken bazıları bu konuya ciddi bir yaklaşım göstermiş ve bunun planlanmış bir komplo olduğunu söylemişti. Sirius, nereye inanacağını bilmeden onları dinledikten sonra James ve Peter ile —ki Peter ile araları hâlâ limoniydi ancak onlar dosttu, konuşmama gibi bir olanakları yoktu— derinlemesine konuşmuş ve saat sabaha doğru gelirken Sirius onlardan ayrılarak Azkaban'a doğru yolculuğa çıkmıştı. Daha şimdiden evinin o sıcaklığını özlemişti.

"Burası çok soğuk." dedi Sirius, kollarını göğsünde birleştirip titremesini önlemeye çalışırken. Her ne kadar üzerinde kazak ve palto varsa da bu soğuğa karşı bir kat daha giyinmesi gerektiğini yeni anlıyordu. "Ne kadar burada durmamız gerekiyor?"

"Ryan'a gerçeği söyletene kadar." dedi Alastor, kararlı bir ifadeyle. Kingsley de başını sallarken, Sirius diğer iki seherbaz'a döndü. Hâlâ adlarını bilmemesi canını sıkıyordu.

"Peki biz gerçekleri söyletene kadar yanımızda duracak bu birbirinden hoş iki beyefendi adlarını söyleyecek mi?"

"Harvey Oswego, Sirius Black." Kingsley, sağ tarafta kalan sarı saçlı adamı gösterdi ilk başta. "Conan Grizzlies, Sirius Black." Daha sonra saçları Sirius'a benzeyen, açık mavi gözlere sahip olan tıknaz adamı gösterdi. "Şimdi tanıştığınıza göre, Azkaban'a girip Ryan'la konuşabilir miyiz?"

"Tabii, elbette." diye mırıldandı Sirius, hâlinden hoşnut bir ifadeyle. Şimdi rahatlıkla Ryan'ı sorguya çekebilirdi. İki seherbaz'a dönüp, "Tanıştığıma memnun oldum, beyler. Eminim ki iyi anlaşacağız." dedi ve onlara sırıtarak baş selamı verdi. Diğer ikisi de Sirius'un bu hâline gülüp baş selamı verdi.

"Çok fazla gürültü çıkarıyorsunuz. Hemen gidip sorgulayalım, sonra da bu iğrenç yerden çıkalım."

"Burada ruh öpücüğü alabilme ihtimalimize karşın patronus yapmayacak mıyız, Moody?"

"Sen istiyorsan yap Kingsley, bu hâlimle bile hiçbir şey zarar veremez bana."

"Yine kendini beğenmiş sözlerine başladı..." Kingsley kendi kendine mırıldanırken, asasını havada salladı ve "Expacto Patronum!" dedi. Asanın ucundan, ışığı göz alan bir Vaşak çıkarken; Vaşak beş seherbazı da koruması altına aldı ve daire şeklinde dönmeye başladı etraflarında.

partis temporus ℘ regulus arcturus black.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin