•düzenlendi, öncekini okuyanların tekrar okuması önerilir.
on dört ● ❝at adamlar ve 'yıldız' olma çabası❞
Kovuk, o gün insanı gözüne daha bir kalabalık geliyordu. Molly Weasley, artık şişmiş karnıyla ileri doğru ilerliyor ve aynı zaman aralığı ile Arthur Weasley'in nerede olduğunu gösteren ok'a bakıp geri yerine oturuyordu.
Onun yanında ise Lily Potter, hiçbir şeye bakamayacağının üzüntüsüyle olduğu yerde oturuyor ve Molly Weasley'in karnına karşın küçük olan karnını okşuyordu.
"İyi olacaklar, Molly." dedi en sonunda Lily, Molly Weasley'in tekrar kalkıp Arthur Weasley'i gösteren ok'a bakmasını istemeyerek. Bileğinden tutup onu yerine otuttururken de aynı kararlılığını yüzüne yansıtıyordu.
"Bilemiyorum, Lily." Molly Weasley, endişesini saklamayarak başını ellerinin arasına aldı. "Arthur'un yanında olmam gerektiğini hissediyorum ama..." Başını kaldırıp, biraz ileride bazen kavga eden bazen normal bir şekilde anlaşan çocuklarına baktı. "Charlie, Bill, Percy... En önemlisi ise Fred ve George. Onlar daha bir buçuk yaşında. Belki diğerleri biraz olsun anlayabilir ama onlara bir şey diyemezsin, anlamazlar... Hem karnımda da doğacak bir çocuğum var. Bu yüzden hiçbir yere gidemiyorum buradan. Ve bu, berbat bir durum."
Lily, yüzüne bir tebessüm kondurdu. "Benim senin gibi arkamda bırakacağım pek bir şey yok, Molly. Ama ben de seninle aynı kaderi yaşıyorum; şu an James ile olup savaşmak isterdim ancak karnımdaki bu küçük mucize izin vermiyor. Anlamıyor musun? Biz savaş alanında olmasak da başka birilerini korumak uğruna olmuyoruz."
Molly de Lily'e gülümserken, çocukların oynadığı yerden büyük bir gürültü geldi. İkisi de başını o tarafa çevirdi ve Fred ile George'un üst üste binip kahkaha atarak karşılarında yüzü külle kaplanmıştı Percy'e güldüklerini gördüler.
"Fred, George!" Molly Weasley, biraz önceki halinden çabucak kurtularak ayağa kalktı ve iki çocuğun da yanına gitti. Lily biliyordu ki, bu iki çocuk bir yaşında olmasına rağmen her türlü şeyi yapmışlardı şu ana kadar. Belki de geleceğin çapulcularıyla bile yarışabilirdi -1 Nisan'da doğmaları ise bu işin anormal tarafıydı.
"Fred, sen sağa! George, sen sola!" Molly, kıpkırmızı olmuş suratı ile iki çocuğa bakarken ikizler annelerini takıyormuş gibi gözükmüyordu. Kıkırdamaya ve Percy'e kaçamak bakışlar atmaya devam ediyorlardı.
"Anne!" diye bağırdı, Percy. Gözleri, gelecek olan gözyaşlarıyla parıldıyordu. "Beni küle buladılar!"
Bill ve Charlie, aralarında en büyük iki kişi olmalarına rağmen gülmemek için kendilerini cimcikliyorlardı. Percy ise annesine feryat etmekle meşguldü.
"Percy, tatlım..." Molly, uzlaşmacı bir tavır ile Percy'e baktı. "Onlar senden daha küçük ve bir şeyleri yeni öğreniyorlar. Lütfen biraz anlayışlı ol."
"Ama ben anlayışlıyım!" Percy, hakarete uğramış gibi ağzını hayretle açtı. "Onlar öyle davranmıyor."
Molly derin bir nefes aldı ve asasını sallayarak Percy'nin yüzündeki küllerin hepsinin yok olmasını sağladı. Fred ve George ise asaya hayranlıkla bakmaya başlamışlardı. Bir buçuk yaşında olsalar bile kendilerinden beklenmeyecek şekilde yürümeyi ve konuşmayı hızla kapmışlardı. Bunların yanında kardeşlerine çektirdikleri şeyleri saymıyorlardı bile.
"Fred, sen Bill'in yanında odana git. George, sen de Charlie'nin yanında. İkiniz de cezalısınız, birbirinizle bir gün boyunca oynamayacaksınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
partis temporus ℘ regulus arcturus black.
FanfictionKader ağları vücudunu sararken, nefes almayı denemesi güç bile değildi. Sadece tek bir dokunuş. Kurtulan bir hayat ve kendini feda eden bir can. ❝Özür dilerim, abi. Sen haklıydın.❞ •270919 ...