İyi okumalar 💜
Oylarınız ve yorumlarınız benim için değerli^^
Jisung yaptığı şeyin o an yapılması gerektiğinin farkındaydı.
Yanlış bir şey yoktu ama doğrusu da yoktu bunun. Bedeni ölüyor gibi hissetmişti o an, pek de iyi bir his olduğu söylenemezdi.
Jisung başlarda olduğu gibi Minho'yu suçlayamıyordu. Yüzüne baktığında o afallamış bakışlarla her karşılaştığında durumun Minho'dan ne kadar uzak olduğunu görebiliyordu.
Bir o kadar da yakın.
Hepsi Minho'nun travmalarının eseriydi. Hepsi Minho'nun kayıp çocukluğunun eseriydi.
Jisung Dongwoo'nun halini içten içe o kadar iyi anlıyordu ki...Ne annesini ne kardeşini ne de kendini koruyamamış bir çocuk. Sesini çıkaramamış, kendini bastırmış bir çocuk şimdi köpürüyordu. İçindeki birikmişleri dışarı çıkarıyordu.
Aralarında geçen temastan sonra yaklaşık bir hafta geçmişti. Jisung'un kendini pek iyi hissettiği söylenemezdi. Hayatında ilk kez böyle bir deneyimi olmuştu. Düzgün bir hayatı olsaydı büyük bir olay olmazdı elbette bu.
Ama Jisung'un hayatı düzgünün yanından bile geçmezdi.
O günün gecesi berbattı, Jisung çoğu kez uykusundan uyandı. Kabuslar görüyordu.
Minho onun seslerini duymuştu ama hiçbir zaman yanına yaklaşmadı. Mesafesini öyle bir korudu ki Jisung garip hissetti.
Minho bir haftadır berbat bir haldeydi. Jisung onun kendini deli gibi suçladığını biliyordu.
Kendini hunharca alkole verdi bir ara. Ölü gibi salonun ortasında, tekli koltukta uzanıyordu.
'' Bu kadar iğrenç biri olmak için çok mu çabaladın? ''
'' Kendi bok çukuruna onu da çektin, şu an öğrencileri ile birlikte normal bir hayat sürebilirdi. ''
'' Onu, yapmaktan en korktuğu şeye bile ittin. Bir insanın hayatını ne kadar karartabilirsen...o kadar kararttın Lee Minho. ''
Gülüyordu arada acı acı.
'' Soyadının hakkını veriyorsun. ''
Jisung bu cümleleri her gün kendi kendine mırıldanan Minho'ya ne demeliydi bilmiyordu. Onu hiç bu kadar dalgın ve kötü bir halde görmemişti.
Sırf Jisung'a zarar verdi diye bu haldeydi. Hayatındaki tüm lanet durumlardan değil.
Jisung Minho'nun kendisinin gücü olduğunu söylemişti ama durum sadece bu değilmiş. Minho'nun tüm gücü, iradesi de Jisung'muş meğer.
Jisung düşündü. Minho kendisine karşı hissiz değildi. Minho ona değer veriyordu, bu iyi bir şeydi.
Ama bu sadece değer meselesi miydi? Fazlası olabilir miydi?
Jisung birbirlerine iyi gelen iki insandan fazlası olduğunu düşünmeye başlamıştı. Çünkü kalbi bunu belli edercesine hızlı atıyordu konu Minho olunca. Bundan hiç hoşlanmadı, böyle bir şeyi kabul edemezdi.
Jisung sarılınca içi titreyen bir adamdı, yakın zamanda fazla ileri giderek kendini berbat bir durumla baş başa bırakmıştı. Birine aşık olamazdı, olmamalıydı en azından.
Dokunmadan, öylece uzaktan sevilerek bir ilişki mümkün müydü?
Nefes verdi. Bunu kime soracaktı ki? Minho'ya mı? Kim verirdi cevabı? Jungsoo mu? Samantha? Ya da Dongwoo?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Me, Mr. Lee and His Puppets || Minsung
FanfictionMinho yalnız değildi, onun duygularını sakladığı kuklaları vardı. Bedenini ele geçiren, Minho'yu mahveden kişilikleri. Jisung onunla başa çıkabilecek biri değildi, Jisung'un ruhuna kazınmış yaraları vardı. Bu ikisi nasıl bir araya gelecekti? Bu fict...