23🍷

11.1K 925 845
                                    


"Felix!"

Üzerime atlayan Seungmin'le zar zor yere düşmemek için arkamdaki masadan destek aldım.

2 gündür gitmediğim okula bugün gitmek biraz garip hissettirmişti.

Hala boynum sarılıydı ve arada bir sızlıyordu. Dudağımdaki yara bandını henüz çıkarmamıştım. Annem ne olduğunu sorduğunda okulda kapıya çarptığımı söylemiştim. Neyseki annem ve babam çok eşelememişti bu konuyu.

"Nasıl? Bir yerin acıyor mu?"

Jisung'un ilgi sorularına karşı gülümsedim.

"Hayır, gayet iyiyim. Sizi çok meraklandırdım mı?"

Gülümseyerek konuştum.

"O kıçı kırık Hwang'ı öldüreceğim."

Jisung sinirle söylemişti.

Kıkırdadım.

"Jisung, onunda Felix'i kurtarmak için yaptığını biliyorsun."

Seungmin'in söylediği şeyler gülümsememe neden olmuştu.

Seungmin, Jisung'a göre daha mantıklı bir açıdan bakıyordu. Ancak Jisung'u da anlıyordum. İkiside fazlasıyla endişelenmiş olmalıydı.

Ders zilinin çalmasıyla sınıflarımıza doğru ilerledik.

Kendi sınıfımdan içeri girdiğimde gözlerim ister istemez Hyunjin'i aramıştı.

Bulamadığımda hayal kırıklığıyla en arka cam kenarındaki sıraya oturdum.

İlk ders psikolojiydi.

Öğretmenin sıkıcı konuşmalarını dinlemek uykumu getirdiği için başımı sıraya yasladım.

———-________———

"Lixie~."

Yanaklarıma değen soğuk cismi elimin tersiyle ittirmeye çalıştım. Ancak ben ittirdikçe yeniden geliyordu.

Kaşlarımı çattım ve ellerimle yüzümü kapatmaya çalıştım.

Soğuk cisim iki elimi birden tutup yüzümden çekti. Soğuk bir şeyin dudaklarımdaki baskısını hissettim.

Gözlerim telaşla açıldı.

Gözlerimi açmamla bir çift kırmızı gözle karşı karşıya gelmiştim. Ancak bu sefer korkmamıştım. Yavaş yavaş alışıyordum sanırım.

Gülümsedim.

Ardından aklıma nerede olduğumuz ve nerede uyuduğum geldi ve aniden yerimde doğrulup etrafa baktım.

Neyseki sınıfta sadece bir kaç kişi vardı ve hepsinin dikkati başka yerdeydi.

"Günaydın."

Tekrar Hyunjin'e döndüm. Daha yeni gelmiş olmalıydı. Çünkü çantasını daha yeni sıraya koyuyordu.

"Neden geç kaldın?"

"Ne oldu? Özledin mi beni?"

Gerçek bir samimiyetle sorduğu soruya kaşlarımı çattım.

Yalancı bir sinirle omuzundan geriye doğru ittirdim. Ama tabiiki tek bir kıpırtı bile olmamıştı.

"Ne diyorsun? Tabiiki özlemedim."

Tanrım, özlediğimi düşünmemek konusunda bana yardım et....

"Düşünmemek istediğinde zaten düşünmüş oluyorsun."

Dear vampire 🍷 / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin