Arabanın ağaçlık alanda durmasıyla geldiğimizi anlamıştım. Ama Hwang Hyunjin resmen omuzumda yatıyordu ve elini hala tutuyordum. Neredeyse hiç ısınmamıştı bile.Daha fazla gecikmeden utandırmaya karar verdim çünkü Jisung ve Seungmin bizi böyle görürse hem yanlış anlarlardı hemde yıl boyunca dalga konusu olurdum.
"Hyunjin, kalk hadi. Geldik."
Hafif kıpırdanıp gözleri kapalı bir şekilde kafasını omuzumdan kaldırdı.
Gözlerini açmasıyla direkt gözlerine baktım.
"Ş-şey, yanlış anlama lens sana çok yakışıyor ama sabah gözlerinde kırmızı lens yok muydu?"
Şaşkınlıkla bana baktı.
Sanki ne dediğimi anlamıyormuş gibi kaşlarını çattı.
"Lens?"
"Gözlerinin renginden bahsetiyorum. Hani sürekli kırmızı kehribar ya da siyah oluyor ya."
Hızla başını salladı.
"Ah, evet bazen varlığını bile unutuyorum."
Eşyalarını alıp eldivenlerini tekrar eline geçirdi.
Siyah sırt çantasını sırtını alıp maskesini taktı.
Tam gideceği sırada aklına bir şey gelmiş gibi bana baktı ve maskesini indirmeden konuştu....
"Yanlış hatırlıyorsun Felix, gözlerim sabahta kehribardı...."
Gittiğinde gözlerimi kırpıştırdım.
O ne demeye çalışmıştı ki?
Omuz silkerek çantamı aldım. Takmayacaktım.
Öğretmenimizin olduğu yerin etrafında toplanmıştık. Planlamamızı öğretmen yapıyordu üç gün boyunca neler yapacağımız bizim için belirlenecekti.
"Bugün etkinlik yapmayacağız. Herkes üzerinde adı ve kurada çektiği arkadaşının adının yazılı olduğu çadıra gitsin ve yerleşsin. Akşam saat tam altıda akşam yemeği için tekrar burada olun.
Dağılabilirsiniz."Gözümü etrafta gezdirdim. Ama Jisung ve Seungmin'i görememiştim. Hyunjin'de ortalıkta görünmüyordu.
Çantama biraz daha asılıp çadırların olduğu tarafa ilerledim.
Çadırların üstündeki isimlere bakmaya başladığımda kendi adımın yazılı olduğu çadırı görmemle durdum.
Hwang Hyunjin & Lee Yonbok Felix
İlk başta yazılı olan ada bakıp göz devirdim.
Ardından siyah büyük çadıra girebilmek için yandaki fermuarı açtım.Hyunjin içeride değildi ama çantası buradaydı. Gelmiş çantasını bırakmış ve gitmişti. Ama nereye?
Bende çantamı kenara bırakıp telefonumu elime aldım. Çekmiyordu.
Gerçi böyle bir alanda çekmesini beklememiştim.Saatime baktığım. Yemeğe yarım saat vardı. Bu sürede çadırda uzanacaktım.
Arabanın koltukları pek rahat değildi ve Hyunjin omuzumda yattığı için kıpırdayamamıştım. Boynum tutulmuştu.
Geçmesini umarak yavaşça uzandım.
———————————
Serin hava yüzünden üşüdüğüm için kollarımı bedenime sardım. Ardından yavaşça gözlerimi açıp etrafa bakındım.
![](https://img.wattpad.com/cover/272230446-288-k705726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear vampire 🍷 / Hyunlix
Fanfiction"Kimsenin kanı bu kadar başımı döndürmemişti." "-... ve kimsenin kanı için bu kadar direnmemiştim." Gerçek hikaye Dear Vampire / Hyunlix gerçek yazar @jikookunbuzpateni Ben sadece Hyunlix versiyonu'nu yazdım ve tabiiki izin aldım