13-revenge

251 30 0
                                    

"Dün Baekhyun ile neler yaptınız? Onun yanına gelmesini kabul etmen güzeldi." Park Sungjin yaşananlardan habersiz, çözdüğü bulmacadan kafasını kaldırmadan sordu oğluna bu öldürücü soruyu. O gün fazla iş yoktu, oğlu da kitap okumaya dalmıştı.

Chanyeol duyduğu soruyla tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Ne deseydi babasına? Nefret ettiğim çocukla öpüştüm, ona umut verdim mi deseydi? Hayır, kesinlikle söyleyemezdi bunu.

"Boş boş ağladı," dedi sesini sıkılmış gibi çıkartmaya uğraşarak. "Depresyona girmiş biriyle içki içmek aptallıktı. Bir daha tekrarlanmaz."

Bir daha tekrarlanmaz mıydı? Mesela dün geceki gibi öpüşseler, birbirlerine dokunsalar hoşuna gitmez miydi?

Hayır hayır, içkili diye olmuştu öyle. Bir daha olmazdı asla.

"Ona biraz daha arkadaşlık yapmalısın. İlgiye ihtiyacı var belli ki."

Arkadaş olmak mı? Byun Baekhyun bundan çok daha fazlasını istiyordu.

"Bana göre değil." dedi kısaca Chanyeol. Bu konu daha fazla uzarsa içini sıkıştıran nefesi yüzünden boğulabilirdi.

Pişmandı, çok pişmandı. Yaptığı şey çok büyük bir hataydı.

"O kadar uyuzsun ki bazen seni tokatlamak istiyorum."

Chanyeol elindeki kitabı itti. "Yine ne yaptım?"

"Şu çocuğa iyi davranmanı daha ne kadar söyleyeceğim sana? Onunla arkadaş olsan fena mı olur? Kötü biri değil o!"

"Bence öğle uykusuna gitsen iyi olacak." Chanyeol konuyu değiştirmezse haddini aşacağını biliyordu, bu yüzden kitabını tekrar eline alırken mırıldandı.

***

Park Sungjin evine uyumak için gittiğinde oğlunu boş pastanede düşünceleriyle baş başa bıraktı.

O sahneler gitmiyordu aklından. Baekhyun'un ona yalvarması, ona dokunması...

Onu öpmesi.

"Çıldırmak üzereyim." Chanyeol kalın kitapla kafasına defalarca vururken dükkanın kapısı gürültüyle açıldı. Gelen, o an Chanyeol'un en son görmek istediği kişiydi.

Baekhyun dükkana şöyle bir göz gezdirdikten sonra sırıtarak Chanyeol'un yanına geldi. Önceki halinden eser yoktu; kot şort ve beyaz bir tişörtle çok sevimli görünüyordu.

"Selam!" dedi çocuksu bir tonda. Gözleri ışıl ışıl parlarken Chanyeol'un yanına oturdu.

Açıkçası Chanyeol'un onu kolundan tutup dükkandan fırlatmasını mümkün görüyordu. Her şeyin bir hata olduğunu, aslında ondan tiksindiğini ama içki yüzünden ne yaptığını bilmediğini, ondan nefret ettiğini söyleyebilirdi.

Park Chanyeol'du bu. Her şey olabilirdi.

"Selam." dedi Chanyeol sessizce.

"Arkadaşımla buluşmaya giderken seni görmek istedim."

Her geçen saniye Chanyeol'u biraz daha huzursuz ediyordu. Bu çocukla ne konuşacağını bilmiyor, bakışlarını mümkün olduğunca kitabından kaldırmıyordu.

"Aslında ona burada buluşmayı teklif etmiştim ama sinemaya gitmek için çok ısrar etti. Burada limonata içseydik daha keyifli olurdu."

Chanyeol bu ziyaretin bir an önce son bulmasını istiyordu. Normalde olsa onu kolundan tuttuğu gibi dışarı fırlatırdı da önceki gece fazla kaba olduğu için zırlayıp durmuştu bu velet, yine o zırlamaları çekemezdi.

"Öyleyse seansı kaçırma, git."

"Seninle kalmak istiyorum." Chanyeol'un inatla gözünü diktiği kitabı kenara koyup elini tuttu. Yüzüne bakınca bu temastan rahatsız olduğunu anlamıştı ama bırakmamıştı elini. "Onu ekip burada seninle kalsam olmaz mı?"

Chanyeol ayağa kalkma bahanesiyle elini kurtardı ve bir su aldı. "Terbiyesizlik yapıyorsun." Bu sefer sesi aksiydi.

"Beni yargılama, seni seviyorum."

Chanyeol suyunu zor bitirdi. Bütün vücudunu öfke sararken artık kaba davranmamak için gösterdiği çabanın tükendiğini hissediyordu.

"Seni öpen birine karşılık vermek ona umut verir." dedi Baekhyun. Chanyeol'un sabrını sınadığını biliyordu ama üstüne gidecekti. Sürekli kırılan kalbini bu kez korumakta kararlıydı. "Üstelik seni sevdiğimi söylemiştim."

"Beni niye sevesin ki?" En sonunda sabrı tükenmiş, sesi yükselmişti Chanyeol'un. "Yapmaya çalıştığın şeyi anladım. Yeni bir oyun oynuyorsun, değil mi? Yine ortalığı karıştırıp kenara çekileceksin. Çünkü siktiğimin Park Chanyeol'unun kalbi yokmuş, o zaten bir şey hissetmezmiş."

"Kalbini kırmak istesem bunu kolaylıkla yapardım." Baekhyun onun yanına geldi. Şimdi ikili birbirlerine meydan okurcasına gözlerinin içine bakıyorlardı. "Seni sevmeme anlam veremiyorsan kendini sevilmeye layık göremiyorsun demektir. Aslında evet, sevilecek bir yanın yok. Uyuzsun, empati yapamıyorsun, bencilsin. Bunları bildiğin için de kendini sevilmeye layık görmüyorsun."

Baekhyun üstünlüğü aldığını bilerek bir adım daha yaklaştı onu sessizce dinleyen çocuğa. "Ne var biliyor musun? Benim gibi aptal olmayan biri zaten seni sevmez. Sadece dış görünüşün için beğenilirsin, o kadar.

Gülümsedi. "Seni seviyorum çünkü şu iğrenç huylarına rağmen içindeki iyiliği görebiliyorum."

Karşısındakinin konuşmasına fırsat vermeden hızlıca çıktı dükkandan.

Ne yapmıştı o öyle? Park Chanyeol'u bir böcek gibi köşeye sıkıştırmış, laflarıyla onu ezip bitirmişti.

Gururla gülümsedi. Kırılan kalbine karşılık kalp kırmak, intikam almak güzel hissettirmişti.

armageddon pony//chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin