Park Sungjin, pencere kenarında dertli dertli sokağı izleyen oğlunu inceledi bir süre. Chanyeol aynı onun gençliğine benziyordu; sabırsızdı ve duygularını belli etmezdi. Bunun elbette yaşı ilerledikçe geçeceğini biliyordu ama oğlu pek sinir bozucuydu. Kendi babası da nasıl sabretmişti ona kim bilir.
Oğlunun Byun Baekhyun'a karşı olan tavırları hiç hoşuna gitmiyordu. O daha bir çocuktu, elbette hatalar yapacaktı. Bu kadar üstüne gitmeye ne gerek vardı ki?
Chanyeol seslice iç çekip masadan kalkarken babası gülümsedi oğluna. "Haydi sen erken çık bu akşam. Dükkanı ben kapatırım."
Chanyeol ne kadar kabul etmek istemese de babası zorla onu kafasını dağıtması için parka yolladı. Tüm gün dükkanda onun için uğraşıyordu zaten.
Ufak bir esinti yayılırken Chanyeol derin bir nefes aldı. Rüzgar çiçekli gömleğini dalgalandırıyor, teninde hoş bir his bırakıyordu.
Yanından geçtiği marketten bir paket patates cipsi aldı kendine. Bu onun en sevdiği değildi ama o an için sade patates cipsi gözüne pek hoş görünmüştü. Belki de Ok Taecyeon bu cipsin reklamını yaptı diye dikkatini çekmişti.
Zihnini meşgul eden düşüncelerle bir yandan cipsini yiyor, bir yandan da parktaki en sevdiği yere doğru yürüyordu. Acelesi yoktu, gün batımını güzelce izleyebilirdi.
Okulum bitince ne yapacağım? Yeterince kitap okuyor muyum? Babamın tansiyon hastalığıyla nasıl mücadele edeceğiz? Pastanenin yönetimini tamamen elime alsam mı? Peki dünyayı nasıl dolaşacağım?
Her bir soru yoruyordu onu, bunalıyordu kendisinden. Bu kadar fazla düşünmek iyi gelmiyordu ona. Her şeyi siktir etmek istese de yapamıyordu işte.
En sevdiği yere yaklaşırken orada birinin oturduğunu gördü uzaktan. Bu elbette küçük şeytan Byun Baekhyun'un ta kendisiydi. Elleriyle yüzünü kapamış, sarsılıyordu.
Ağlıyor muydu yoksa?
Yanına yaklaştıkça duydu çocuğun hıçkırıklarını. Bir şeytan nasıl böyle ağlardı ki? Saçmalıktı bu.
Baekhyun adım seslerini duyunca kafasını merakla kaldırsa da gelen kişinin Chanyeol olduğunu görünce gözlerini devirdi. "En sevdiğin yeri kaptığım için üzgün falan değilim. Siktirip başka yere gidebilirsin."
"En sevdiğim yer olduğunu nereden çıkardın?" dedi Chanyeol sesindeki merakı profesyonelce gizlerken. Baekhyun'un tek duyduğu aksi bir homurdanmaydı. Tıpkı bir domuz gibi.
"Hep buraya geliyorsun da ondan. Senin gibi aptal bir muşmula suratlı olmadığım için bir iki seferde bunu anlayabildim."
Chanyeol bu çocuğun cevaplarına inanılmaz sinir oluyordu. Yine de, kendisinin sinir olduğu gibi onu sinir etmek için çocuğun yanına oturdu.
"Ben de senin gibi sümüklü değilim."
"Olmazsın zaten," dedi Baekhyun gözlerini silerken, "Taş gibi kalbin olunca bir şeyler hissetmemen normal."
Chanyeol öfkeyle soludu. Hemen şimdi şu çocuğun suratına okkalı bir tokat savurmak isterdi. "Çok çirkinsin."
Duyduğu şeyle Baekhyun'un gözleri tekrar dolarken dudakları titremeye başladı. Chanyeol bu sözün onu neden tekrar ağlattığını anlayamamıştı. O sadece sinir etmek için söylemişti oysa, ciddi değildi.
Baekhyun bir hıçkırık koyverdiğinde Chanyeol söylediği şeyden pek bir pişman oldu. Başka bir şey deseydi keşke. Aptal deseydi mesela. O zaman ağlamazdı herhalde böyle.
"Ağlama bok parçası. Ağlaman için söylemedim."
"Artık bunu duymaktan çok sıkıldım." dedi Baekhyun en sonunda. "Çirkin olduğumu duymaktan nefret ediyorum. Herkesin sanki tek özelliğim buymuş gibi bunu söyleyip durmasından nefret ediyorum."
Chanyeol'un cips paketinden bir cips alırken söylenmeye devam etti. "Herkes yakışıklı olmak zorunda mı? Mesela sen yakışıklısın ama öküzün tekisin. Kalbin bile yokken bu güzel yüze sahip olsan ne olur ki? Herkes peşinde koşarken sen onların hislerini paramparça ettiğinde kimse için artık güzel yüzünün bir önemi kalmaz."
"Duygularını belli etmemek ne zamandan beri kalpsizlik sayılıyor?"
Baekhyun yanındaki aksi genci şöyle bir inceledi. "Senin bir kalbin yok Park Chanyeol. Olsaydı bana böyle davranmazdın."
Ayaklanırken bir cips daha tıkıverdi ağzına. "Sevdiğin yeri daha fazla işgal etmeyeyim. Sen şimdi tek başına evrenle ilgili düşüncelere dalmak istersin kesin."
Hızlı adımlarla ayrıldı oradan. Peşinde karmaşık hislerle dolu birini bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
armageddon pony//chanbaek
Fanfic"Bana bak bücür." dedi Chanyeol parmağını tehditkar bir şekilde sallayarak, "Senin gibi ortalığı karıştıran veletlere ne denir biliyor musun?" "Ne denir?" Chanyeol'un aksine Baekhyun alaycıydı. "Mahşer midillisi denir."