09-angry bird

234 33 14
                                    

"Ondan özür diledim ama bana kendimi becermemi söyledi. Bir daha onunla konuşmam!" Chanyeol öfkeyle masaları silerken babası sıkılmış olacak ki derince iç çekti. "Onun küfür etmesinin sebebi senin aptalca şeyler yapman."

"O hırsızlık yapmasa varlığını bile bilmezdim! Neden üstüme bu kadar geliyorsun?"

O babasıyla tartışırken dükkanın kapısı gürültüyle açıldı ve içeri her zamankinin aksine şık giyimli Baekhyun girdi.

Onun gülen yüzüyle sadece babasına doğru bakması Chanyeol'un canını sıkmamış değildi. Kalbindeki ufak bir parça Baekhyun'un kendisiyle yine eskisi gibi flört etmesini bekliyordu.

"Günaydın Sungjin amca! Bugün süper görünüyorsun."

Yaşlı adam bu tatlı hırsızını özlemiş olacak ki onu gördüğüne pek bir sevindi. "Günaydın Baekhyun'cuğum! Ben her zamanki gibiyim. Asıl sen süper görünüyorsun."

Baekhyun, sanki bu ikiliyi öfke dolu gözlerle izleyen Chanyeol orada değilmiş gibi utançla gülümsedi.

Chanyeol onun bu gülümsemesinin içindeki şeytanlığı biliyordu. Byun Baekhyun hiçbir iltifattan utanmazdı. O ilgi arsızı bir veledin tekiydi ve bu yaptığı da rolden başka bir şey değildi.

"Arkadaşımla buluşmaya gidiyorum. Onun için senden ekler almaya geldim."

Park Sungjin bir paket ekler hazırlarken bu genç çocuğa sataşmayı ihmal etmiyordu. "Bu kadar şık olduğuna göre özel bir arkadaşın olmalı. Kim bakalım bu şanslı kız?"

"Aslında o kız değil."

"Oh," dedi adam paketi poşete koyarken, "Kabalığımı affet. Chanyeol ile bu duruma alışmaya çalışsam da bazen ağzımdan kaçıveriyor işte."

Baekhyun parayı uzatırken Chanyeol ile kısa bir an göz göze geldi. Kıpkırmızı olmuş yüzü öylesine komikti ki küfür etmemek için zor durduğu anlaşılıyordu.

"Herkes sizin gibi iyi yürekli ve anlayışlı değil Sungjin amca. Keşke bu özellikler ebeveynlerden çocuklara da geçebilse."

Chanyeol burada kendisine bir gönderme olduğunu elbette fark etmişti.

Baekhyun, Park Sungjin'e veda etti ve sanki bir kırmızı halıda yürür gibi dükkandan ayrıldı. Bu ona göre bir zafer yürüyüşüydü.

Park Chanyeol'u alt etmişti işte. Onun kendisini gördüğü gibi bir şeytan olmuştu.

***

Chanyeol Baekhyun'un Kim Namjoon ile buluştuğuna yemin edebilirdi.

Tüm gün Baekhyun'un sabah yaptığı şov aklından çıkmamıştı. Sürekli peşinden ayrılmayan, onunla flört etmeye çalışan bu yılan suratlı velet nasıl onun yüzüne bakmazdı?

Kasadaki paraları sayarken öfkeyle soludu. Bu çocuğun tuzağına düşmemekte kararlıydı. Bilerek yapıyordu işte, anlayabiliyordu. Sırf Chanyeol'un ilgisi onun üzerinde olsun diye Chanyeol ile konuşmuyordu.

Belki de bu Kim Namjoon ile olan ilişkisi de yalandı. Belki de sırf kendisini kıskandırmak için bunu uydurmuştu.

O düşüncelerine dalmış para sayarken dükkanın kapısı açıldı ve Byun Baekhyun yüzünde müthiş bir gülümsemeyle dükkana girdi. Peşinden de Kim Namjoon'u sürüklüyordu.

Hayır, hayır, hayır. Chanyeol onlara hizmet etmeyecekti.

"Kapatıyorum." dedi en aksi sesiyle.

"Henüz kapatma saatinize bir saat var. Birer limonata içmeyi çok isteriz."

Baekhyun'un neşeli sesi Chanyeol'u içten içe delirtiyordu.

"Bugün erken kapatıyorum. Çık dükkanımdan."

"Haydi gidelim Baekhyun." Namjoon kendisine bir katil gibi bakan çocuğa anlam veremese de gülümsedi. "Başka bir yerde oturabiliriz."

"Hayır, ben burada limonata içmek istiyorum."

"Arkadaşını da al ve git buradan. Sana kapatıyorum diyorum. Bunu anlamayacak kadar aptal mısın?"

En sonunda Baekhyun Chanyeol'un kötü bakışları altında ezilip dükkandan çıkarken Chanyeol da öfkeyle para sayımına geri döndü.

Byun Baekhyun onun peşinde koşmaya layıktı yalnızca. Onunla rekabet edemezdi. Bunun kazananı her zaman Chanyeol olacaktı.

armageddon pony//chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin