BÖLÜM 17 "PARLAK GÜNEŞ"

118 6 4
                                    

"Tekrar!" dedi soğuk ses. Düştüğüm beton zeminden tekrar ayağa kalktım. Ne kadar düştüğümü saymayı düşünmüştüm ama sonra bundan vazgeçmiştim. Leto tekrar elindeki kılıcı üzerime sallamıştı. Tunç kalkanı havada tutan zayıf kollarım titriyordu ama yine de onu tüm gücümle ileri itmeyi başarmıştım. 

"Çok iyi Grace. Hırslısın." Burnumdan soluyarak;

"Öyleyim." demiştim. 

"Bence biraz ara vermelisin. Yaraların hala tam kapanmış sayılmaz." 

"Biliyorum." Ama bir türlü duramıyordum işte. Aklım öyle hızlı çalışıyordu ki ellerimi ve kollarımı bir yere sığdıramıyordum. Leto elini omzuma attı ve beni göğsünde sıkıştırdı. Bu onun sevgi gösterisiydi. Nedense birbirimize çok çabuk alışmıştık. Irena da bu konuda etkili olmuştu tabii. Eğitimde ne kadar buz gibi olsa da arkadaş gibi davrandığında çok sıcaktı. O yüzden Leto'nun düşmanım olmasını istemezdim. 

Büyük garaj kapısından içeri girip büyük yemekhaneye dalmıştık. Her şey gözlerime daha normal ve güzel geliyordu. Masalar doluydu; kimisi sarmaş dolaş kimisi ise elinde bir aletle etrafa müzik saçıyordu. İçimden ruhumu  rahatlatan bu tabloya gülümseyerek bize ayrılmış olan masaya doğru ilerledim. Irena bizden önce gelip çoktan yerini almıştı. Yüzü biraz dalgın bir şekilde masaya bakıyordu. Ben sormadan Leto araya girmişti. 

"Bir sorun mu var sevgilim?" Irena onun bu fazla Arkadaştan Öte kokan sözcüğüne gülümseyip içini kemiren şeyi bize de açmıştı.

"Dün gece sınır kapısında hayvan saldırısı olmuş. Üç kişi yaralı." 

"Bununönüne geçtik sanıyordum." diye yakındı Leto.

"Anlaşılan tuzaklar fazla bir işe yaramadı. Yeni şeyler düşünmemiz gerek." 

"Bir dakika. Ban da biraz anlatsanız? Nasıl bir hayvan saldırısı bu?"

"Hayvanlar. Bildiğin. Azıcık mutasyona uğramışından devpençeli hayvanlar." Anladığımı belirtecek şekilde şaşkınlıkla kafamı sallamıştım. Beni şaşırtan şeyler o kadar üst üste geliyordu ki herhangi birine yoğunlaşmaya fırsat kalmıyordu. Hala üzerimden Mona şokunu atamıyordum. Kimseye de bir şey sormamıştım. Çünkü acele kararlarım beni hep felakete götürüyordu.

Şu anki konuya yoğunlaşarak biraz masaya eğildim.

"Kimyasal tuzak denediniz mi?" 

"Evet birkaç tane." 

"Maliva'nın sınır koruma planlarını denesek?" İkisi de bana kafasını şaşkınlıkla çevirmişti. 

"Neden öyle bakıyorsunuz? O planları bilmem çok normal. Ben laboratuvar şefiydim. " Irena asık yüzünde beliren kocaman gülüşüyle;

"Sen mükemmelsin." deyip bana sarıldı. Boynumdan ayrıldıktan sonra;

"Hadi bir şeyler yiyelim artık." dedi. Ben de onlarla ayağa kalkıp büfeye doğru ilerledim. Meşeden yapılmış tepsilerden bitanesini elime alıp yemeklere göz atarken biri tepsisini sertçe önüme vurdu. Kafamı kaldırdığımda Freedom'un çizgisiz yüzüyle karşılaşmıştım.

"Ne istiyorsun?" 

"Sana da afiyet olsun."

"Çekil şurdan." 

MALIVA: DEVRİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin