8.Bölüm - seni öldüreceğim

2 3 0
                                    

O gün İdil, Nehir, Ezgi, Sinem, Burak, Bülent müzeye erkenden kılık değiştirerek ayrıldılar ve Ahmet'in gelmesini bekliyorlardı gelmesi biraz zaman aldı ama belli olduğu gibi Ahmet gelmişti tabi Ahmet normal olarak hiçbir şey olmamış gibi Ahmet'i fark etmişlerdi Ahmet'in peşine takılmışlardı Ahmet hemen lavaboya doğru gidiyordu lavaboda da Burak ortaya çıktı.

Burak–Ee ne ne olcak şimdi.
Ahmet–mecburen o çipi almak zorundayım dediklerini yapmaktan başka çarem yok.
Burak–peki ya planı ne zaman başlatıcaz yağmuru ne zaman kurtaracam.
Ahmet–Genes den duyduğuma göre sonraki görev Rusya'dayamış.
Burak–Ee orada mı ne olacak.
Ahmet–orada üzerine çelik yelek gitmen gerekiyor orada seni vurmam gerekiyor sonrası sende Eylül'ün kolyesi kolye ve bileklikler de izlenme çipleri var bu planı da git ve yağmuru bul.
Burak–tamam tamam kolye ve bileklikler de çipleri bulmamı istiyorsun yani benim ölmememi istiyorsun.
Ahmet–hayır onların seni ölmesi bilmesi Yetiyor ya da bir şekilde ortadan kaybol Rusya görevindeyken halledersin.
Burak–tamam ortadan kaybolma Fikri bana uyar.
Ahmet–bu arada Rusya görevinde Avcı ve ikimiz olacağız Genes Amarika da başka bir şeyin peşinde sanırım.
Burak–tamamdır ilk ben çıkıyorum beş dakika sonra sen çıkarsın unutmadan Ezgi'ye herşeyi söylemek zorunda kaldım diyetlerine söylemek le tehdit ediyor du.
Ahmet–doğru olanı yapmışsın gerekirse ondan yardım alabilirsin ama dikkatli ol bu çok önemli hadi artık sen git daha fazla şüphe çekmek aptallık olur.
Burak–peki.

Burak lavabodan çıkmıştı Ahmet'e lavabo da saklı silahları çıkarıyor du direkt çipin olduğu yere doğru gidip çipi alıyordu güvenlik sistemleri aniden çalışıp alarm sesleri çıkıyordu sonra tüm kapılar kapanmıştı Ahmet çipi alıp güvenli bir şekilde kapalı kutunun içine koyup sırt çantasına koymuştu arkasından İdil Ahmet'in kafasına silahı doğrultmuştu diğerleri de yetişiyor du Ahmet'in azından çıkan tek kelime ise yağmur için di dedi idil olduğu yerden kıpldamadan şok olmuştu Ahmet merdivenlerden yukarı doğru kaçıyordu önüne gelen güvenlikle savaşıyor du ama hiçbirini vurmadan dikkatlerini dağıtıp kaçıyordu en son çatıya çıktı Nehir, Sinem, Ezgi Ahmet'i yakalamışlardı ardından idil, Burak, Bülent gelmişti ama ahmet binanın çatısında geri geri gidiyor du son noktaya geldiğinde ise Ahmet'in arkasından helikopter çıkıp  Ahmet helikoptere binip kaçmıştı.

Güvenlik sistemleri kapanmıştı Nehir kimliğini göstermişti ve herkes müzeden çıkmıştı ama Ahmet ikinci turu tekrar kazanmıştı ve herkes Ankara'ya geri dönmüşlerdi sonra Burak'ın telefonuna bilinmeyen bir mesaj geldi aslında bir konum mesaj olarak tek şey size yardım edebilecek tek kişi diye herkesin yeni planı ise şuydu oradaki konuma gitmekti ama bu sefer arabayla gitmekti gidilecek yer İzmir'di Burak ve Ezgi alışverişe çıkmışlardı yol için bir kaç ihtiyaç için gelirken Burak Ezgi'le konuşma kararı vermişti.

Burak–Ezgi gerçeği sana anlatım diğerlerine söylemediğin için teşekkür ederim.
Ezgi–söz konusu yağmur tabiki de durum zaten ciddi bir halde neden söyleyeyim.
Burak–tekrar düşünüyordum da istersen bana yardım edebilirsin ama çatışmaya girmek yok.
Ezgi–olur tabiki de ama ne yapacağım ki.
Burak–zamanı geldiğinde söylerim ama ikimizin de ortadan kaybolması lazım yani yine de var mısın.
Ezgi–tamam varım.

Ezgi ve Burak direkt gelmişlerdi Bülent aracın yakıtını dolduruyordu ve bir bidon yedek yakıt almışlardır herkes Yola çıkmak için hazırdı arabaya herkes binip gitmek için hazırdı ama Ezgi ve Burak kalmak istemişlerdi en sonunda ikna edip Ankara'da kalmaya ikna olmuşlardı Ezgi Burak Ankara'da kalmıştı diyerleri yola devam ediyordu idil yolda giderken aklına takılan şey orada Ahmet'in İdile söylediği şey yağmur için İdil sürekli bu soruyla kendini bitiyordu en sonunda birkaç saat almıştı ama İzmir'e verilen konuma gelmilerdi ama tedbir için Nehir, Bülent, Sinem, silahları çıkarıp öyle gidiyordu idilin belinde silah vardı kapıya yavaşça gidiyordu kapıyı tıklayıp bir süre sonra kapı açılmıştı kapıyı açan ise profesör x ti herkes profesör x silahları doğrultmuştu İdil silahları indirmek konusunda ısrar etmişti belliydi herkes profesör x öldürmek istiyordu profesör karşı bile koyuyordu Bülent, Sinem gerçekten öldürmek istiyorlardı ama İdil izin vermiyor du sonra içeriye salona geçmişlerdi.

İdil–pekala burada neler böyle açıklayacak mısın artık şunu.
Profesör x–tamam tamam öncelikle sakin olun.
Bülent–biz sakiniz anlat şunu artık.
Profesör x–on yıl önce Ahmet beni ağır yaralanmıştı patlamanın etkisiyle neredeyse ölüyordum bulduğum İlk arabayla gidebildiğim kadar uzağa gittim Arabanın benzini bitmişti yaralarımı sarıp gidebildiğim kadar gittim sonra onu gördüm bir adam kızarkadaşını döve döve öldürecekti yaralı olduğum halde o adamın kafasını kırdım sonra olduğum yerde bayılmışım gözlerimi açtığımda karım benim yaralarımı pansuman edip bakmıştı iyileşip kendime gelene kadar onun yanındaydım bana baktı sonra birbirimizi sevdiğimizi anladık yeni bir kimlik çıkarttım evlendik bir oğlumuz var ama kendi karım hayatımın tek anlamı ve oğlum işte sizden sevdiklerinizi aldım canınızı aldım sizi en başından takip ediyordum Ahmet'in olayını duyduğumda yardım etmek istedim.
İdil–seni öldüreceğimizi biliyorsun değil mi.
Profesör x–biliyorum ama size yardım etmek istiyorum ister burada öldürdün isterseniz size yardım ettikten sonra öldürün.
İdil–belki bunu erteleye biliriz diğilmi.
Bülent–ama.
İdil–size birşey dedim.

Profesör x olan bitten herşeyi anlatıyor özellikle söylediği şey bana artık profesör x değil de benim adım Çağatay diye ısrar ediyordu profesör x orada öldü diğerleri hiçbir şey söylemiyor du Çağatay la olup biten herşeyi konuşuyorlardı ne bilmek istiyorlarsa söylüyorlardı.

Genes Vs Profesör x karşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin