14. Bölüm yağmur

1 0 0
                                    

Burak herkesi oramaın dışına çıkarmıştı ormanın dışına çıktıklarında küçük bir dinlenme istasyonu vardı Burak, idil, Sinem, Nehir, Bülent, Çağatay, dinlenme istasyonuna gitmişlerdi herkes oldukları yerde şoka uğramışlardı çünkü orada Ezgi ve yağmur vardı beraber orada yorgun bir şekilde yağmur bir kenarda uzanmış uyuyordu Ezgi yanında bekliyor du Ezgi de idili Burak'ı gördüğünde şaşırmıştı sonra arkalarından Bülent çıkmıştı Ezgi hemen Bülent'e gidip sarıldı idil de yağmura koştu sonunda kızına kavuşmuştu sonunda idil kızıyla hasret gidermişti ve oradan hemen ayrılmışlardı Balıkesire'ya Nehir sayesinde özel uçakla geriye göndermişlerdi bu sefer güvenli bir ev için Burak'ın evine gidiyorlardı evin güvenliğini artırmışlardı çok fazla korumak bir sürü adam vardı.
İdil kızıyla beraber uykuya dalmışlardı ve Bülent, Burak, Sinem, Nehir, Ezgi'ye olanları merakla bekliyorlardı nasıl kurtuldukları herkes için bir merak söz konusuydu Ezgi herşeyi anlatmaya başlamıştı.

Ezgi– aslında en başında Burak yağmuru alıp gitmemi söyledi arkama bakmadan koşup kaçmaya başladım yeterince uzaklaştığımda yağmurun kulaklığını ve göz bandını çıkardım çok fazla uzaklaştık silah sesleri duyulmamaya başladı kurtulmuştuk güvenli bir yere ulaşmaya çalışıyorduk.

Ezgi yağmurla ormanda hızlı bir şekilde gidiyordu Ezgi aniden ayağı kayıp ormanda Yamadan aşağı yuvarlanıp aşağı bir çukura düşmüştü Burak'ın Ezgi'ye verdiği çanta yağmurdaydı yağmur da hemen aşağı dikkatli bir şekilde aşağıya doğru iniyordu çukurun yanında Ezgi'ye sesleniyordu Ezgi yağmurun kaçıp gitmesini istiyordu ama yağmur Ezgi'yi bırakıp gitmek istemiyor du çanta da kısa bir vardı ipi kenarda bir ağaca bağlayıp çukura attı Ezgi'nin de ayağı burkulmuştu Zar zor yürüyordu bu yüzden ayağı zor kalkıp aşağıda olan ipe tutunarak yukarı çıkmaya çalışıyor du ve yağmur da yardım ediyor du ve Ezgi çukurdan çıkmıştı yağmur tekrar ağaçtan ipi alıp tekrar çantaya geriye koymuştu ve ilk yardım çantasında ayağı içinde ilk yardım yapmıştı yağmur bir tane sağlam bir sopayı alıp Ezgi'ye vermişti ve yağmur da Ezgi'nin bir koluna girmişti yavaş yavaş gidiyor du sonra orman yoluna çıkmışlardı yolun yanında bir dere de vardı dereden aşağıya yani o yoldan devam ediyorlardı yavaş ve zar zor artı Ezgi hızlı gidemiyor du  bu yüzden sık sık dineniyorlardı çantada olan yiyecekler ve içecekleri yiyorlardı ve suyu sık sık tüketiyor du yolla tekrar devam ediyordu en sonunda yolun çıkışında bir restoran ve otel vardı Ezgi bir kişilik iki yataklı oda tutmuştu ama kimlik kaydını da daha sonra yapılması için ikna etmişti otel odasında Ezgi ayağına tekrar pansuman yani ilk yardım yapmıştı bu safer ayağının durumu iyiydi Sabah olduğunda aşağıya restorana indiğinde yemek yediğiklerinde tam yemeğin ortasında Burak, Bülent, idil, Nehir, Sinem, gelmişlerdi Çağatay da arabadaydı daha sonra onlara katılmıştı.

Bülent–olanlar bu yani.
Ezgi–evet bu olanların hepsi bu oradan zar zor kurtulduk yağmur olmasa aslında benim işim bitmişti.
Burak–asında yağmur çok güçlü bir çocuk genelde herkese mucizeler yaratır.

Burak–peki şimdi sırada Fransa'ya Genes'i durdurmamız gerekiyor Ahmet'e de bize yardımcı olduğundan işimiz daha da kolay olur.
Bülent–bu sefer sen burada kalacaksın biz hepimiz gitmeliyiz burada kalırsan yağmuru daha iyi korusun.
Burak–güzel fikir.
İdil–bende buradayım.
Ezgi–den ne zamandan beri buradasın.
İdil–en başından beri.
Bülent–senin gelmen bizim için çok faydalı Ahmet bir tek sana inanır Ahmet'in yardımına ihtiyacımız var hem zaten Burak burada.
İdil–iyi peki bende geliyorum o zaman yarın yolla koyuluruz.
Ezgi– bu arada yağmurun bilekliği kırılmış üzerinde Eylül yazıyordu.
Burak–aslında o bilekliği Ahmet verdi içinde takip cihazı vardı onun sayesinde Bulduk ve kurtuldu ama neden sinyal vermediği şimdi belli oldu bunların hepsi sizde de var ne olur ne olmaz diye.
İdil–peki neden üzerinde Eylül yazıyor.
Burak–eylül öldüğünden beri Ahmet o bilekliği yanından ayırmıyor ve hâlâ kendini suçluyor size söyliyemedi benimle konuştu suçluluk duygusuyla yaşıyor.

Burak yağmurun güvenliği için yağmurun yanında kalmıştı diğer herkes de ilk uçakla Fransa'ya doğru yolla koyulmuşlardı  o sırada Genes da Ahmet'i Fransa'ya istemişti Avcı'yla beraber Fransa'ya gitmişlerdi Ahmet ve Avcı hemen fabrikaya gidiyorlardı İdil ve Nehir ortak bir güvenli ev tutmuşlardı güvenli eve vardıklarında herkes bir dağılmıştı dinleniyordu akşama bunun konuşmasını yapıyorlardı fabrikaya nasıl saldıracağız diye tehlikeleri olacakları konuşma bitikten sonra herkes bir kenara geçti idil kızıyla konuşuyordu, Bülent ve Ezgi önemli konular hakkında konuşuyor du, Çağatay dışarıda bekliyor du, Sinem ve Nehir birbirleriyle konuşuyordu konuşma Faslı bittiğinde herkes yarın için uyumaya başlamıştı yarın herkes için önemli Bir andı herkes iyiye gitmesi için umud ediyorlardı.

Genes Vs Profesör x karşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin