"Beni davet bile etmedi.Gitmeyeceğim."
"Etmiş işte!"
"Onunla görüşmeyeceğim!"
"Görüşeceksin! Eğer korkarsan bana mesaj atarsın ve kötü bir şey olmuş gibi seni çağırırım.Oldu mu?"
"Korkmuyorum! Sadece bu çok kaba! Zaten onu tanımıyorum bile!"
"Herkes onu tanıyor Lex."
Kapı çaldığında saate baktım.11.Kate koşarak kapıyı açmaya giderken onu yakalamaya çalıstım.Harry Styles'ın kızgın yüzünü gördüğümde ise olduğum yerde kaldım.
"Hazır değilsin Lexi Moore."
"Lex yeterli." dedim dişlerimi sıkarak "ve sizinle gelmiyorum.
Kaşlarını kaldırarak uzun süre bana baktı.Gözlerindeki kızgınlık bedenimi yakıyordu.Kate'in kulağına egilerek fısıldadıktan sonra bana yaklaştı ve kolumdan tutarak neredeyse sürüklercesine beni götürmeye başladı.
"Kate!" Kate sadece bana el sallıyordu "gelmek istemiyorum! Beni zorla götüremezsin!"
"Götürürüm."
Arabaya zorla bindirerek kapıyı kapattı.Yanıma bindi ve şoförü kapilari kilitledi.
"Bunu yapamazsın!"
Rahat bir şekilde oturarak gözlerini bana dikti "ama yapıyorum."
Yolculuk boyunca sessiz kalmıştım ve telefonla neden bu kadar ilgilendiğini öğrenmeye çalışarak gözlerimi ondan ayırmamıştım.Araba durdugunda etrafıma baktım.Yüksek binaların olduğu,şehir ortasında bir yerdeydik.Bana zarar vermesi sanırım imkansızdı.
"Hadi."
"Gelmek istemiyorum."
"Ya ölene dek burada kalırsın ya da benimde gelirsin."
Başka çarem olmadığını anladım.Çıplak ayaklarım ve ev kıyafetlerimden dolayı insanlar haklı olarak bana bakıyorlardı.Benim bu adamın yanınde ne işim olduğunu düşünüyorlardı.Harry Styles elini uzattı ama tutmak için elimi uzattıgımda geri çekerek kafasıyla onu takip etmemi işaret etti.Lobydeki insanların Harry'e baktıkları korkak gözleri dikkatimi çekti.
"Onlara ne yaptın?" dedim ona yaklaşarak.
Omuz silkti ve asansöre binmem için bekledi "Normal davrandım."
"Bu yeterli." Gözlerimi devirdim ve asansörün durmasını bekledim.Kapılar açıldığında yavaşça yürüdüm.Yerlerin sıcak olmasına sevinmiştim.
"Heveslenme." parmağını yavaşça çeneme vurdu "sadece birşeyler içeceğiz."
Ya küfür edecektim ya da susacaktım.Bende susmayı tercih ettim.Gözlerimi etrafta dikkatlice gezdirmeye başladım.
"Yani evin burası?"
"Evet." dedi eline bardaklar alırken.
Asla böyle bir evde yaşamamıştım.Tamam.Deri koltuklar,pahalı vazolar,tablolar,gümüş tabaklarla birlikte büyümüştüm ama bu farklıydı.
"Sadece bu oda mı var?"
"Seni yatak odama çıkarmamı istiyorsan söyle."
Elindeki bardağı aldım ve şortumu düzelttikten sonra oturdum "hep böyle misin? Sinir bozucu."
"Öyle miyim?" kıravatını çıkardığında rahatlamış gibi bir ifade aldı.Karşımdaki koltuğa kendini attı.
"Evet.Belki de senin hakkında düşündüklerimde yanıldım.İnsanların söyledikleri doğru olmalı."
"Benim hakkımda ne dediklerini pek umursamıyorum." omuz silkti ve bardağındaki içkiyi bitirdi "param var.İnsanlar bunun için konuşacaktır."
"Asla bu kadar rahat olamazdım Harry Styles."
"Neden hala bana Harry Styles diyorsun? Az önce seni kaçırdım."
"Sende bana Lexi Moore diyorsun ve beni kaçırsaydın Kate sakin kalmazdı.Ona güven verecek bir şey söylemiş olmalısın." sırıttım.
"Zekisin." parmağıyla beni işaret etti.
Koltuktan kalkarak büyük kitaplığa yürüdüm.Kitaplarından birini alarak inceledim.
"Okuyor musun?"
"O tür şeylere vaktim olmuyor."
"Nasıl yani? Dinlenmek,kitap okumak için vaktin yok mu?"
"Hiç vaktim yok.Ajandam önümüzdeki 4 yıl dolu." iş adamı ses tonunu kullandı.
"Hayatın zor olmalı."
"Alışıyorum."
"Henüz çok gençsin.Yorucu olduğuna eminim.Sonuçta bu yaştaki herkes çılgın partilere katılmak,flörtleşmek,akşamları saatlerce kitap okumak ister." onun oturduğu geniş koltuğa ondan uzak olmaya dikkat ederek bacaklarımı göğsüme çekerek oturdum.
"Eğer ailenin şirketi berbat bir durumdaysa bunları yapmak istemezsin.Sadece intihar eden babanın kıçını kurtarmak istersin."
"Baban intihar mı etti?" gözlerimi genişlettim "kalp krizi sanıyordum."
"Göz önünde olan ailelerin sırları vardır.Sizin yok mu?"
Kafamı salladım "hayır."
"Emin değilim." koltuktan kalktı "kahve ister misin? Alkol havamda değilim."
"Olur." arkasından giderek mutfağa girdim ve siyah mermere yaslandım "baban neden intihar etti?" sonra durdum ve "özür dilerim.Meraklı davranmak istemem."
"İşleri batırdığını düşürdü ve haklıydı." özürümü umursamadı bile.
"Üzülmedin mi?"
"O benim babam Lexi Moore.Şekeri ver." eliyle şekeri gösterdi.
"Haklısın." şekeri aldıktan sonra arkama dondugumde Harry Styles gereğinden fazla yakındı.Uzunca bakıştıktan sonra "şeker." demeyi başararak elimdekini uzattim.
"Bardakları alacaktım." diye açıklama yaptı.
Kafamı sallayarak sandalyeye oturdum.Kalp atışlarım normalden hızlıydı.Elimi kalbimin uzerine koyarak bu halimi fark etmemesini diledim.Parfümünün asla onda durduğu gibi başkasında durmayacağını düşümdüm.Belkide güzel olan onun kendi kokusuydu.
"Hediyemi beğendin mi?"
"Evet,teşekkürler ama neden sadece adını söylemedin?"
"Adı yok." omuz silkti "ben nasıl istediysem öyle yapıldı."
Kendi muhteşem kokusunu kendisi oluşturmuştu "ah,anladım.Tekrar teşekkürler."
Bardağı bana uzattı "al."
Mırıldanarak teşekkür ettim.Çıplak ayaklarımla onu koltuklara kadar takip ettim.
"Babamı tanıyor musun?"
"Evet." sır veriyormus gibi öne eğildi "benden hoşlanmıyor."
"Neden?"
"Ona bir ortaklık teklifi sundum." omuz silkti "genc ve yetersiz olduğumu söyledi." kahkaha atti.
"Bunu sana söyledi mi?" babamın boyle bir kabalik yapacagina inanmıyordum.
"Hayal kırıklığına mi uğradın Lexi Moore?"
"Evet." kahveden bir yudum aldigimda bogazimi yakti ve yuzumu burusturdum "babam pek kibar sayılmaz ama bunu sana soyleyebilecegini düşünmüyorum.Belki dolayli yollardan soylemistir diye düşünmüştüm."
"Babalar asla hayal ettiğin gibi değildir."
"Hayalimde bir baba yok.O hikayelerdeki acınası kız benim.Annesi ölen,kardeşi olmayan,babası tarafından yetersiz ve önemsiz görülen." omuz silktim.
Kafasını salladı "yalnız değilsin Lexi Moore." elindeki bardağı bana doğru uzattı.
Gülümseyerek bardağımı onunkine vurdum.
"Neden beni buraya getirdin?"
"Bilmiyorum."
"Biliyorsun Harry Styles ancak benim bilmemi istemiyorsun." koltuktan kalkarak büyük camın önünde durdum.
Şehrin manzarasına sahipti.Bahçesi olmayan bir evde yaşamayı hiç istememiştim ama bu ev beni taşınmaya sürüklüyordu.
"Zeki olduğun konusunda kararlıyım." yanımda olduğunu fark etmediğim için sıçradım "herkes benim gibi insanları çözemez."
Söylediklerinin iyi hissettirmesi dik durarak ona dönmeme sebep oldu "sorumun cevabını alamadım."
Gözlerini manzaradan alarak bana döndü.Gözlerimi ondan ayırmak istedim ama yapamadım.Uzun süre bana bakması kalbimin fazlaca atmasına neden olmuştu.Cebinden bir kutu çıkardı ve bana uzattı.
"Bir hediye daha mı? Neden?"
Kutuyu bana daha çok yaklaştırdı.Açmamı istediği ortadaydı.Kutuyu açtım.
"Altı ay önce babamın eşyalarını karıştırmak için çalışma odasına girdim.Orada kimsenin içinde ne olduğunu bilmediği kilitli bir dolap vardı.Onu açtım-ya da kırdım." kutuyu açışımı izledi ve içindeki muhteşem kolyeyi parmaklarımın arasına aldığımda devam etti "içindeki kutuyu açtığımda dört tane mektup vardı.Benim için,kız kardeşim için,annem için."
"Dördüncü kimin içindi?" kolyenin arkasını çevirdiğimde adımın kazındığını gördüm.
Neler olduğunu anlamaya çalışırken Harry kitapların arasından çıkardığı bir mektubu bana uzattı "senin için.Annemden ve kız kardeşimden özür dilemiş.Benim için olanda ise.." yutkundu ve Harry Styles'ın gözlerinde güçten farklı bir şeyler gördüm "evlatlık olduğumu açıklıyordu.Sana yazdığını okumak zorundaydım.Özür dilerim ama neler olduğunu bilmem gerekiyordu."
Kafamı sallayarak şaşkınlıkla camın kenarındaki çıkıntıya oturdum.Kolyeyi yanıma bırakarak zarfı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken
Fanfiction"Yıllar sonra gözlerine bakmak unuttuğum tüm hisleri bana geri kazandırmıştı ama tek yapabileceğim ona gülümseyip yanından geçmek ve hayatıma devam ediyormuş gibi davranmaktı.Oysa tek istediğim ona sarılmak,kokusunun üzerime sinmesiydi ve onu istedi...