-
"Onunla konuştun mu?" Chelsea küçümser bakışlarla beni odasına davet etti.
"Evet.Sadece bir kaç soru."
"Ona ne iyilik yaptın Lexi?"
"Ne?"
"Kimseyi kabul etmiyor." eliyle ağzını kapattı "yoksa-"
Elimdeki defteri masasına fırlatığım için çıkan gürültü onu susturdu ve telefonumdaki ses kaydını telefonuna gönderdim.
"Sakın Chelsea.Sakın bu şekilde konuşma.O adam buraya gelip sana benim sadece iş konusunda ne kadar yetenekli olduğumdan bahsedecek." onun taklidini yaparak elimi ağzıma götürdüm "hatta bir çekim bile yapabilir ve bu iş bittiğinde seni buradan kovduracağım.İnan bana."
Telefonuma sarılıp Harry Styles'a mail atmaya başladım ve odasının kapıyı çarparak çıktım.Bu işe başladığımdan beri beni küçümsediği bir gerçekti.Onun başarısını çalmamdan korkuyordu.
"Lex!"
Kate'in sesini duyunca durdum ama kafamı telefonumdan kaldırmadım "selam."
"Nasıldı?"
"Kötü değil ama kesinlikle iyi değil."
"Tahmin ettiğimiz gibi." koluma girdi ve benimle yürüdü "kime yazıyorsun?"
"Harry Styles."
"Neden?"
"Çekim yapmamız gerek.Bana şirketindeki aptallara karşı oyun kazanmamda yardımcı oldu.Chelsea için yardım edebilir."
"Anlamadım." kapıyı açarak girmemi bekledi.
"Anlatacağım.Kahve ister misin?"
"İyi olur."
Telefonumu bir dakikalığına bırakarak kahve koydum ve Kate'e götürdum.Ardından karşısına oturarak bacaklarımı masaya uzattım ve tüm günümü ona anlatmaya başladım.
-
"Lexi." kapı çalındığında ayaklarımı masadan indirdim.
"Evet?"
"Chelsea seni çağırmamı istedi.Stüdyoda."
İki gündür Harry Styles'a mail yazmak resmen gözlerime zarar verdi.Gözlerimi ovuşturduktan sonra gözlerimi dinlendirmek için gözlüklerimi taktım.
Aynaya baktım ve kıyafetlerimi düzelttim.Mail yazmaya devam ederken stüdyoya girdim.
"Lexi Moore."
Boğuk ve korkutucu sesi duyduğumda yerimde durdum.Kafamı yavaşça telefonumdan kaldırıp etrafa bakındım.Tüm kalitesiyle karşımdaydı.
"Harry Styles." gözlerimi genişlettim.
Elimdeki telefona baktı ve "maillerime bakamıyorum.Senin yüzünden." telefonumu elimden alarak kilitledi arka cebime koydu.
"Üzgünüm." gülümsedim.
Kafasını salladı ve sesini yükselterek "evet.Harika birisin ve başarılı olacağına inanıyorum.." dedi.
"Ne?"
Kulağıma eğildi "Bizi dinliyor."
Muhtemelen kızaran yanaklarımı farketmemesi için dua ettim "Teşekkür ederim..ama-"
"Sadece bir iyilik Lexi Moore." parmağını gözlüğümün camına dokundurdu "yakışmış."
Neredeyse çığlık atacaktım.Yanımdaki masadan bir peçete alıp gözlüğümü sildim "teşekkürler.Bu arada Lex yeterli."
Yakasını düzeltti "ben ne istersem o yeterli."
Kusmak istedim.Egosu oldukça yüksekti ve bu beni rahatsız ediyordu.
"Tamam ama bu ego size zarar verir."arkamı döndüm ama kolumdan tutan bir el beni tekrar eski konumuma getirdi.
"Ne dedin?"
"Bu ego size zarar verir."
Kolumu daha çok sıktı "korkmuyorsun değil mi?"
Kafamı salladım "hayır."
"Ama korkmalısın.Sana yapabileceklerim..tahmin bile edemezsin." henüz öğlen bile olmamasına rağmen nefesinde alkol kokusu aldım.
"Yani beni tehdit ediyorsunuz."
Elini yavaşça kalçama indirdi "nasıl anlamak istersen."
Geri çekilerek ondan uzaklaştım.Geriye doğru yürüdüm ve biraz daha uzaklaştım.Kate'i gördüğümde ona el salladım ve yanıma gelmesini işaret ettim.
"Sanırım bu iş garipleşiyor Harry Styles."
Güldü "sapık değilim ve pek hoşlanacağım tipten değilsin."
Acıtsada gülümsedim.Kate'in koluna girerek onunla konuşuyor gibi yaptım ve onu uzağa çektim.Bir çocuk gibi onu ispiyonlamayacaktım.
"İyi misin?"
"Evet."
İşime devam ettim ve fotoğraf çekimi için oradaki insanlara yardımcı oldum.Chelsea beni engellemeyi denesede iyi bir iş çıkardım ve herşey istediğim gibi oldu.
Harry Styles bizim ondan giymesini istediğimiz takımdan daha pahalı olduğuna emin olduğum takımını tekrar giymişti ve gitmek için hazırdı.Chelsea onunla konuşurken flört etmeye çalışıyordu ama Harry Styles umursamıyordu.Kalemin arkasını kemirerek Chelsea'ye olan nefretimi kustum.
"Ne salak ama." arkamı döndüm ve masadaki makinadan bir bardak alarak kahve makinasına koydum "herkesle flört edemezsin.Ve bu Harry Styles ise onunla asla flört edemezsin.İnan bana sana ihtiyacı yok.Senin gibi aptallara ilgi duymadığına eminim."
"Ve?"
Sıçrayarak sese döndüm "ve beni mi dinliyorsunuz Harry Styles?"
"Evet.Lexi Moore."
"Cidden.Bundan artık rahatsız olmaya başladım.Teşekkür ederim ve bir daha sizi yardım istemek için rahatsız etmeyeceğim." büyük kapıyı elimle kibarca gösterdim "iyi akşamlar Harry Styles."
"Bana verdiğin sözü unuttun mu?"
"Ne?"
"Bu gece."
"Pardon?" sinirlenmeye baslıyordum.
"Sadece bir şeyler içeceğiz ve ben senden söz aldığımı düşünüyorum.Yani aldım." elindeki kutuyu bana uzattı "akşam 11 de hazır ol Lexi Moore.Seni alırım."
Cevap veremeden kapıdan çıktı.Gitmeyecektim.
Elimdeki kutuyu salladığımda içinde bomba olmadığından emin oldum.Üzerindeki siyah kağıdı yırttım ve kutusuna baktım.Parfümdü.Kutunun kapağını yavaşça açtım.Güzel şişesini elime aldım ve kapağını açarak bileğime sıktım.Onun parfümüydü.Kutudaki kağıdı alıp parmaklarım arasında tuttum '11' yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken
Fanfiction"Yıllar sonra gözlerine bakmak unuttuğum tüm hisleri bana geri kazandırmıştı ama tek yapabileceğim ona gülümseyip yanından geçmek ve hayatıma devam ediyormuş gibi davranmaktı.Oysa tek istediğim ona sarılmak,kokusunun üzerime sinmesiydi ve onu istedi...