Party

1K 48 1
                                    

"Aynı fikirde olmak güzel." kafami salladim.
Geri çekilerek derin bir nefes aldım.İki gün kendini beğenmişliğinden sıkılmam için yeterli olmuştu.Mutfağa girdim ve Celia'nın orada olduğunu görünce kapıda durdum.
"Merhaba tatlım."
Yutkunduktan sonra "merhaba." dedim.Bu kadının beni sorguya çekeceğini biliyordum.
"Nasıldı.Kraliçe Anne seni sevdi mi?"
Ona Kraliçe Anne demesi beni güldürmüştü "hayır."
"Ne istiyorsun? Eğer sevseydi kalp krizi geçirirdim."
"Su.Neden? Kimseyi sevmiyor mu?"
Elime bir bardak verdi "hayır.Benide sevmiyor.Bu yüzden Harry benim buraya gelmemi istedi." kıkırdadı.
"Açık konuşabilir miyim?"
"Tabiki."
Rahat bir nefes alarak sandalyeye oturdum "sürtüğün teki.Bana kaba davrandı ve Harry'e onun evlatlık olduğunu çok kötü bir şekilde söyledi."
"Harry üzülmüş olmalı.Babası onu çok severdi,annesi her zaman ona karşı mesafeliydi."
"Daha çok sinirlenmiş gibiydi.Belkide onunla konuşmalısın,bu durum için."
"Sen konuşursan daha iyi olur." önümde durdu "aylardır seninle ilgili bilgi topluyor,seni uzaktan takip ediyor ve iki gündür inan bana Harry en sakin günlerini yaşıyor.İşi onu mahvederdi."
"Ben..ah,yani evet aslında iyi biri ama bazen bana berbat davranıyor.Herkese öyle davranıyor.İnsanların onun emrimde olmadığını anlamadan gerçek bir ilişki yaşayabileceğini sanmıyorum.İki günde ona kendimi kaptırmam kendime açıklayamayacağım bir şey.Buna kimseden bahsedemem yani lütfen sende bahsetme.Evime gitmek ve bir kaç gün düşünmek istiyorum-"
"Lexi Moore." boğuk ses donup kalmama sebep olmuştu.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve hazır olduğumda hızla ona baktım.İfadesiz bir suratla baka bakıyordu.
"Harry...Styles."
"Bunları bana söylemeni isterdim.Ne zamandır dedikodu yapıyorsun Celia." kaşlarını kaldırarak Celia'ya baktı.
"Beni kızdırıyorsun Edward."
"İyi.Bugün evine gidebilirsin."
Yaşlı kadın çoktan çantasını almıştı ve yavaşça yürüyerek kapıda durmuştu "duracak değilim.Büyü artık Harry ve sinirli olduğundada saygılı kalmayı öğren.Bazen seni büyüttüğüm için utanıyorum."
Harry kapıya bakarak uzun süre durdu.Bu sürenin sonunda -sanırım 5 dakikaydı- bana doğru döndü ve yumruğunu mutfaktaki cam dolaplardan birine hızla vurdu.
Çığlık attım "Harry!"
Onun yanına koştuğumda Gemma merdivenlerden indi "hey! Neler oluyor? Harry?" mutfağa girdiğinde "siktir! Ne yaptın sen?" telefonuna sarıldı "doktoru arıyorum."
Harry cevap vermeden Gemma'nın elindeki telefonu aldı ve kapattı.
Ona yardın etmek istediğimde eliyle bana uzaklaşmamı işaret etti "tehlikeli bölge."Ardından elini yıkadı ve havluyu yavaşca üzerine bastırdı.
"Yapma." elindeki havluyu almaya çalıştığımda bana sert bir bakış atarak mutfaktan çıktı.
Gemma kolumu yakaladı "ona ne dedin?"
"Sende mi Gemma? Cidden mi?" kolumu çektim ve Harry'nin yanına gittim.Camın önünde duruyordu,dışarıyı izliyordu.
"Bunu da kıracak mısın?"
Tekrar sert bir bakış attı "Thomas'a seni eve götürmesini söyle."
"Beni kovmanın kibar yolu." kafamı salladım "ne? Kimse kötü bir şey demedi? Böyle davranamazsın!" cevap vermedi "sana katlanacak değilim."
Ellerimi sıkarak kapıya yöneldim.Gemma merdivende oturmuş bizi izliyordu.Elimi kapıya koyarak bekledim "kibar olmayı öğrendiğinizde ararsınız.Kardeşlerim-ah,üzgünüm.Biz kardeş degildik."
Asansöre bindiğimde nefesim kesildi ve kendime bir sebep bulmaya çalıştım.Neden böyle yaptı? Ona karşı hislerim olması fikri hoşuna gitmedi mi? Bunları düşünürken gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı bile.Böyle davranılmayı hakedecek bir şey yapmamıştık.
Biraz yürümeyi tercih etmiştim.Sokakta öylece yürüyor,etrafa bakıyordum.Thomas hala arabayla beni takip ediyordu.Ona gitmesini söylemiş olmama rağmen emir aldığını söyleyip duruyordu.Sonunda pes edip arabaya bindim.Beni evime bıraktı ve bu gün Harry beni hiç aramadı.

Sabah erkenden her zamanki gibi işe gittim.Chelsea işe gitmemem konusunda bir kaç saat söylenip sonra çenesini kapattı.
"Hayır.Onlara geçen ay yer verdik." dedim kağıtları uzatarak "bu ay farklı olmalı."
"Tamam."
Odamda yalnız kaldığımda telefonuma baktım.Herhangi bir bildirim yoktu.Tekrar bilgisayarıma döndüm.Gözüm ve parmaklarım tekrar telefona gitti.Bu kez kilidi açıp ismini buldum ve üzerine bastım.Telefon çalmaya başladığında neredeyse çığlık atıp kapatacaktım ama açılınca çok geç olduğun farkettim.
"Harry."
"Ben Gemma."
"Oh,selam."
Soğuk bir sesle "selam." dedi.
"Harry orada mı?"
"Toplantıda.Odasında onu bekliyorum.Telefonu buradaydı."
"Evet,tamam.Aradığımı söyler misin?"
"Aslında söylemesem daha iyi."
"Ne?"
"Onun hakkındaki şeyleri başkasıyla konuşmaman gerek Lexi.Sana çok kızgın."
"Bir şey konuşmadık.Gerçekten.Hala anlamıyorum.Neden bu kadar kızdı?"
"Bilmiyorum Lexi.Belki de aramaman gerek."
Sesindeki ciddiyeti anladım "evet,tamam.Görüşürüz."
Cevap beklemeden telefonu kapattım.Şimdi ikisi bana karşı mı geliyorlardı? Şimdiden? Henüz dün tanışmışken Gemma ile aramız bozulmuş muydu? Anlam verebileceğim hiç bir şey yoktu bu olayda.
-
Kate kilitli kapıya kırmak istercesine vurunca gözyaşlarımı sildim ve tekrar yataktan çıkarak kapıyı açtım.
"Evet?"
"Tüm gün burada mı duracaksın?"
"Ne isterdin?"
"Lex." yatağa giderken peşimden geldi "biliyorum bu olanlar seni kırdı ama bu şekilde yaşayamazsın."
Çarşafı başımı kapatacak şekilde çektim "o kadar sorumlu hissediyorumki.Gemma,Harry ve Anne ile iyi anlaşmalı,babama gerçekleri anlatmalıyım ama kimse bana iyi davranmıyor."
"Bak-"
"Kimseyi istemiyorum." ona baktım "yalvarırım."
Omuz silkti "tamam."
Odadan çıktı,kapıyı kapattı.Bilgisayarımı kucağıma aldım ve internette gezinmeye başladım.Röportajım istediğim kadar ilgi görmemişti ama fotoğraf çekimi adeta patlamıştı.Genelde Harry Styles'ın yakışıklı olmasıyla ilgileniliyordu.
Bir kez daha kapı çaldığında "Kate! Yeter!" diye bağırdım.
Kate korkarak içeriye girdi ve elindeki içki şişelerini gösterdi.
"Onlar ne?"
Omuz silkti "Thomas adında biri getirdi." üzerindeki kağıdı eline aldı ve okudu "kaba olduğumuzu kabul ediyoruz bu yüzden iki şişe viski var.Özür olarak kabul et.Yarın akşam yemekte barışmamızı kutlayabiliriz.Harry Styles.Siktir! Adam harika!" şişelerden birini yatağıma fırlattı "birini aliyorum!"
"Hayır! Onlar geri gidecek!"
Beni dinlemeden odadan koşarak çıktı..Onu aramak için telefonumu aldım ama sarjim bitmisti ve kalkip tekrar acmaya niyetim yoktu.O yuzden Harry Styles'i arama işini bekleme listeme aldım.
"Niall'ı ara."
Sevinç çığlığı attı ve "tamam! Parti!" diye bağırdı.
Yaklaşık on dakika sonra Niall geldiğinde elinde beş şişeyle odama girdi.Onları yatağımın üzerine bıraktı ve bana sarıldı.
"Naber?"
"Berbat."
Beni inceliyormuş gibi yaptı "görebiliyorum." ardından odamın balkonuna çıkarak masanın üzerini içki ve bardakla doldurdu.
"Ee? Anlat."
"Neyi?"
"Bilmem.Sana soruyorum." gözlerini devirdi.
Sandalyelerden birine oturdum "çok garip olacak..ama..aa-babam aslında babam degilmiş."
"Ne?" gözlerini üzerimde sabitledi.
"Annemin baskasıyla iliskisi varmis.Ken Styles."
"Ve?" dizlerinin üzerine çökerek elimi avcunun içine aldı.
"O ölmüş.Şimdi çocuklarından biri beni buldu ama o üveymiş.Harry Styles.Ben...sanırım ondan hoşlandım ama bunun olmasını istemiyorum çunkü o kesinlikle bir kalp kırıcı.Her zaman kaba.Daha önemlisi annesi beni sevmedi,kardeşi-yani kardeşim biraz kötü davrandı ve tüm bunları babama nasıl anlatabilirim bilmiyorum."
"Tam bir özet oldu." gülümsedi "Şuan bunu anlatamamanı anlıyorum.Ne zaman istersen seninle gelebilirim,biliyorsun.İş önemli değil.Sadece ara." elimi öptü "Jack bunu bilmeyi hakediyor." omuz silkti "ve annesi seni sevmek zorunda değil,kızla arandaki mesele çözülür çünkü şuan seni kıskanmak gibi işler yapabilir.Harry Styles..." sandalyeye oturarak bardaktaki viskiyi tek yudumda bitirdi "o ibneden nefret ediyorum."
Büyük ihtimalle iş hakkında konuşuyordu ama aralarında 'gerçek' bir nefret olmasından korkuyordum.
Önümdeki bardağa baktım ve bende tek yudumda tüm içkiyi bitirdim.
-
Uyandığımda Niall bana sarılmıştı,Kate etrafta yoktu.Niall'ın kolunu yavaşça üzerimden kaldırarak yataktan kalktım.
Kusmuk bulaşmış kıyafetlerime baktım ve dolaptan yeni kıyafetler alarak banyoya girdim.Çıktığımda elimdeki kıyafetleri hala çok tatlı bir şekilde uyuyan Niall'a fırlattım.
"Hey.İş adamı.Uyan."
Nialla gözlerini açarak tavana dikti "saat kaç?"
Yatagın uzerindeki saate baktim "on."
"Siktir.Neyse" kafasını tekrar yastığa bıraktı "Horan House biraz daha bekleyebilir." tekrar çarşafa sarıldı.
"Kahve?"
"Evet."
"Buraya getirecek değilim Niall.Kalk ve gel." saçlarımı topladıktan sonra merdivenlerden inmeye başladım "Kate!"
"Mutfaktayım!"
"Niall'ın kolu beni nefessizlikten öldürmek üzereydi." merdivenlerin basinda durarak yukari seslendim "Niall! Uyan!" başımı ovarak mutfağa girdim "öleceğim-"gülümseyen Harry Styles'ı gördüğümde dondum.
"Günaydın Lexi Moore."

BrokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin