Gözlerimi açtığımda Harry Styles'ın mükemmel yüzüyle karşılaştım.İçimdeki huzuru dışarı vururcasına bir gülümseme yüzüme oturdu.Belimdeki elinden yavasca kurtularak yatakta oturdum.Onu izlemeye devam ettim.Egilerek elimi kelebek dovmesinde gezdirdim.
"Harry- oh,ozur dilerim tatlım." Celia az önce açtığı kapıyı hemen kapattı.
"Onemli degil Celia." yataktan kalktim ve yanina gittim "günaydın."
"Gunaydın." gülümsedi "onun odasında birini gorebilecegimi tahmin etmemistim.Uzgunum."
"Neden? Bana ilk olduğumu söylersen bayılabilirim." kıkırdadım.
"Odasina kimseyi sokmaz.Sadece temizlemek için ben girerim."
"Anladim.Peki yanında mı beklemeliyim?"
"Kesinlikle." yavasca odaya itti "hadi.Birazdan uyanir ama sen uyandirirsan daha iyi olur." goz kirpti.
"Oh,tamam." koşarak odaya girdim ve kendimi yataga attim.
Sıcrayarak yatakta dogruldu.Ben gulerken bana bakti ve dislerini sıkarak "Lexi Moore." dedi.
"Gunaydın." gulumseyerek kollarimdan destek aldim ve ona baktim.
Kollarını belime sardı ve kafasını bacaklarıma bıraktı "günaydın.Burada mı uyudun?"
Hayatımın geri kalanında böyle durabilirdim"Sordum ama cevap vermedin." telaslanmistim "dün gece."
Kafasını salladı "evet,hatırlıyorum."tepkisini bekleyerek ona bakmaya devam ettim "aç mısın?"
Pek sabah insanı olmadığı her halinden belliydi.
Parmaklarımı saçlarında gezdirdim "evet."
"Güzel,bende." gerindi "önce ev mi?"
"Anlamadım."
"Tamam.Yolda hallederiz."
"Nereye? İşe gitmeliyim."
"Bir gün geç gitmeni idare edebilecek bir şirket değilse.." omuz silkti.
"Tamam." yataktan kalktım "beni kışkırtıyorsun Styles."
"Asla." dedi sırıtarak.Önce bir mağazaya uğrayarak benim için kıyafet aldık.Giyindikten sonra tekrar arabaya bindik ve beni yine bilmediğim yerlere götürdü.Ağaçlı,geniş bir yoldan geçtik.Arabayı durdurduğunda indim ve yanıma gelmesini bekledim.
"Burası ne?"
"Öncelikle ev değil." elini uzattı ama tutmak için değildi,belime koyarak yanında yürümemi sağladı.
"Ve?"
Kapıyı iterek girmeme izin verdi "yemek yemeye geldik Lexi Moore.Aç olup olmadigini sorduguma gore."
"Haklisin." dedim onumden gecen garsona carpmamaya calisarak.
Doga manzarasi olan masamiza oturduk "neredeyse gizli bir yer diyecektim."
"Öyle." omuz silkti "insanlar bu tür yerlere sığınıyor.Bu yüzden burayı seçtim."
"Seçtin?"
"Burası benim Lexi Moore." gülümsedi.
"Bana Lexi Moore demekten vazgeç.Lütfen."
"Neden?"
"Hoşlanmıyorum."
"Tamam." uyumaktan şişmiş olan gözlerini ovuşturdu "yıllar sonra erken uyumak iyi geldi."
"Saat 1 di."
"O saatte uyumayalı yıllar oldu." Kaşlarını kaldırarak imali bir bakış atti.
Piercingli kiz aramıza girerek istemediğimiz siparişleri getirdi.Harry'e bakarken bana goz kirpti ve ben vucudum elektriklenirken ne anlama geldigine onem vermedim.
"Bende piercing takiyordum." diyerek yeni bir konu actim heyecanimi anlamamasi icin.
"Oyle mi? Neden cikardin?"
Omuz silktim "babam.Eğer ciddi bir işe sahip olacaksam takamazmisim."
"Saçmalık." dedi kahvesini icerken.
Parmaklarimi kahve fincaninin agzinda gezdirdim "bencede fakat artik alistim.Tekrar takmak istemiyorum."
"Eminim yakisiyordur."
Omuz silktim "sanirim."
"Seni oyle gormek isterim."
Gulumseyerek one egildim "sanmıyorum ama bununla ilgilenirim."
"Tamam Lex.""Ne yapmak istersin şimdi?"
"Bunu bana mı soruyorsun?"
"Evet."
"O zaman...sadece seninle oturup konuşmak istiyorum.Sahilde bir yere gidelim."
"Tamam."
İlk kez lüks olmayan bir yere geldik.Genç insanların saatlerce oturup muhabbet ettiği bir yer burası.Diğerleri gibi zengin ve yaşlı insanların sadece içki içtiği yerlerden değil.
"Bana bir şeylerden bahset."
"Ne gibi?" dirseklerini masaya koydu.
"Bilmem.Çocukluğun,hoşlandığın şeyler,babamız-babamız çok garip oldu."
"Evet."
Kahkaha atınca ona eşlik ettim.Belkide ilk kez karşımda rahat bir şekilde oturuyordu.Hayatındaki tüm dertler olmadan,işinin ve ailesinin verdiği sorumluluk olmadan.
-
Onunla birlikte uyandığım ikinci gün hayatım daha güzel hissediyordum.Her şey daha güzel geliyordu.Her sabah onunla uyanmak güzel olurdu.Çok güzel olurdu.Kıpırdanırken kafam burnunu çarpında kafasını geri çekerek uyandı.
"Özür dilerim."
"Ne zaman beni normal uyandıracaksın?"
"Bilmiyorum.Bu biraz zor olacak." kıkırdadım "günaydın."
"Günaydın."
Kapı çaldı "kahvaltı hazır.Geç kalacaksınız!"
"Geliyoruz!" bana dönüp "beni çocuk sanıyor derken ciddiydim.Aramıza hoş geldin."
"Evet,artık anlıyorum."
"Bugün kalkmak istemiyorum."
"Bunu sen mi söylüyorsun?"
"Evet." omzumu öptü.
"Beni çok şaşırtıyorsun."
"Neden?"
"Bilmiyorum.Gerçekten bilmiyorum."
Yataktan kalktı "hadi.Kahvaltı edelim.Önce evine uğrarırız sonra seni işe bırakırım."
"Olur.""İlk gün için iyi şanslar."
Yüksek binaya bakarak korkuyla elimi kapiya goturdum "tesekkur ederim."
Arabadan inmek uzereyken kolumu yakaladi "yardıma ihtiyacın olursa ara."
Kafamı salladım "tamam."
Eğilerek yanağımı öptü.Aptal bir şekile gulumsedikten sonra bende onu optum.Arabanın kapısı arkamdan kapandıktan sonra ufak ve hızlı adımlarda binaya girdim.Ceketimi çıkararak kapıdakilerden birine verdim.Herkesin bana bakması beni delirten bir olaydı.Tepki vermemeyi deneyerek asansore bindim.İndigimde sekreterim oldugunu dusundugum bir kiz elinde dosyalarla beni bekliyordu.
"İyi günler Bayan Moore."
"İyi günler."
"Bugün iki görüşmeniz ve katılmanız gereken bir fotoğraf çekimi var."
Odama girerken durdum "neden?"
"Önemli bir fotoğraf çekimi ve sizinde orada olup kontrol etmeniz gerekiyor."
"Tamam."
"Sizin için çiçekler geldi.Getirmemi ister misiniz?"
"Evet,olur." kendimi sandalyeme bırakarak bilgisayarımı açtım.
"On telefon aramanız var.Şimdi bağlamamı ister misiniz?"
"Kimler aradı ve çiçekler kimden."
"Üzerinde kartlar var efendim,okumamam gerektiğini dusundum.Arayanlar listesini birazdan bilgisayariniza gonderebilirim."
"Bekliyorum." kapıdan çıkarken "hey." diye seslendim.
"Evet?"
"Adın neydi?" dedim gulumseyerek.
"Cara."
Telefonum çaldığında masanın ucuna uzanarak elime aldım.
"Hey."
"İlk beş dakikan dehşet vericiydi,ha?"
Bakmadan actigim icin Harry Styles'i duyunca öylece kaldım..Gulumseyerek "evet ama idare edebilirim." dedim.
"Tamam.Görüşürüz."
Ofis telefonum çaldıginda cevap vermeden kapattim.
"Evet?"
"Chelsea Stell sizi arıyor efendim."
"Bağlayabilirsin."
İşte.Bana döndüğü noktadayız.
"Lexi."
"Çok meşgulum Chelsea ne istiyorsun?"
"Tebrik etmek istedim..bir de en yakın zamanda seninle iş hakkında konuşmak istiyorum."
"Benim şirketim ve senin şirketin arasında hiç bir iş ilgisi olamaz.Başka?"
"Ama ben-"
"İyi günler Chelsea."
Sesindeki hayal kırıklığı adeta benim için mutluluk kaynağıydı.Bilgisayar ekranimda isimler belirmisti.Hepsini inceledim ama hicbirini tanimadigimi fark ettim.
Telefon tekrar caldiginda aceleyle actim "fotograf cekimi icin sizi bekliyorlar efendim."
"Geliyorum."
Cep telefonumu elime aldim ve koşarak odamdan ciktim.Asansore bindim,gidecegim kata basilmisti.İndigimde etrafta dolasmaya basladim ama odayi bulamadim.Daha sonra studyonun burada olmadigini fark ettim ve tekrar asansore kosmaya basladim.Studyodaki insanlarin bakislari karsisinda ciddi olmayi denedim ve fotograflari cekilen mankenin yanina giderek elini sıktım.Geri yuruyerek bos koltuga oturdum.Dikkatle etrafi izledim.Neden bunu izlemem gerektigini anlamaya calistim.
"Bayan Moore.Hangi renkte kullanmaliyiz?" elindeki katalogu bana gosterdi.
"Ne istersen." omuz silktim.
"Jack Moore her zaman kendi secerdi."
Omuzlarimi diklestirerek elindeki katalogu aldim.Gri rengi ona isaret ettim "bunu kullanin ve unutma ben Jack değilim."
O uzaklaşırken derin bir nefes aldım ve babamın izlerinden kurtulmanın seneler alacağını o anda kabullendim.Çekim devam edilirken oradan gitmek icin studyodan çıktımf.
Masada duran adini bilmedigim kiza "burası kendini halledebilir.Sorarlarsa odamdayim."
Elindeki oje fircasini birakti "tamam." dedi.
Asansore tekrar bindim.Bu defa boştu.Telefonumu acarak neden yaptigimi bilmeden Harry'i aradim.
"Nasilsin?"
"İyi.Sen iyi misin?" dedi
"Az once kendi sirketimde kayboldum."
Acinasi bir durumdu ama bir sure sonra ikimizde gulmeye basladik.
"Gelmemi ister misin?"
"Hayir.Eminim seninde islerin vardir.Birazdan babami arayacagim ve yardim isteyecegim."
Asansor durdu ve kapisi acildiginda içeriye bir adam bindi.Kafamı yerden kaldırmadan Harry'den cevap bekledim ama aynaya baktığımda onu yanımda gördüm.
"Harry?"
"Selam."
Dudaklarım gülümsemek için kıvrılırken onları engelleyen bir öpücükle karşılaştım.Henüz kendime gelememişken asansör durdu ve Harry hareketlenmem için ellerini omuzlarıma koyarak arkamdan yavaşça itmeye başladı.
"Yardıma ihtiyaç olduğunu duydum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken
Fanfiction"Yıllar sonra gözlerine bakmak unuttuğum tüm hisleri bana geri kazandırmıştı ama tek yapabileceğim ona gülümseyip yanından geçmek ve hayatıma devam ediyormuş gibi davranmaktı.Oysa tek istediğim ona sarılmak,kokusunun üzerime sinmesiydi ve onu istedi...