Good Bye

644 40 2
                                    


"Öylece bıraktın yani."
"Evet.Muhtemelen evine Harry bırakmistir.Taksi bulmasi imkansiz."
Dün gece Niall'ın ceketinden arabanin anahtarini aldiktan sonra ceketi usumesin diye ona birakacak kadar dusunceli davranip daha sonra arabasini alip onu birakmami anlattiktan sonra daha oncede boyle seyler yaptigim icin gayet sakindik.
"İyi yapmışsın." omuz silkti.
"O an mükemmeldi.İkiside yavru kedi gibi bana bakıyordu."
"Ben olsaydım ikisiylede sevgili olmayı teklif ederdim."
Sert bakışlar gönderdim "pardon?"
"Siktir,eğer Niall'la ilgili düşüncelerim olsaydı çoktan onu yatağa atmıştım."
Kahkaha atarken elindeki içki şişesini aldım "o konuda konuşmayacağız."
"Ne?"
"Ne ne?"
"Siz ikiniz! Yattınız mı?"
"Hayır! Bunun söylediğinle ne alakası var?"
Koltuğun üzerinde dizlerinin üzerinde durdu ve bana doğru eğildi "yalan söylüyorsun."
"Tamam.Yatmadık ama yaklastık."
"Ve bana anlatmadın!"
"Çünkü koca bir hataydı.Film izliyorduk ve en sonra olaylar öyle gelişince öpüştük."
Yerine oturdu "filmlerden etkilenecek yaşı gectiginizi saniyordum."
Koluna vurdum "sonucta durduk."
"Kim durdu?"
"Aynı anda."
"İğrençsiniz.Bu işte ikinizde masum değilsiniz.Seninde suçun var." parmagini bana dogru tuttu.
"Hayır."
-
Yeni sekreterimin elinden kahvemi aldım ve dosyaları ona fırlatırcasına verdim "Harry Styles gelirse kesinlikle görmek istemiyorum.Eğer ısrar ederse güvenliği çağır."
"Harry Styles için mi?" durdu.
Bende durdum ve dalga geçen gülümsememi yüzüme yerleştirdim "dün gece iki erkekle sorun yaşadım ve bunlardan biri Harry Styles.Sabah güne içkiyle ve en yakın arkadaşımın beni kışkırtmasıyla başladım.İstersen bana daha fazla soru sorma ve ne dediysem yap." kapıda durdum ve baktım "Niall Horan gelirse onun içinde aynı şeyler geçerli."
"Tamam efendim ama-"
"İş başına!" telefonla konuşan kızı gördüğümde "sende canım!" diye bağırdım.
"Ama-"
Kapıyı açtığımda burnuma dolan parfüm kokusu yardımcımın neden bu kadar gergin olduğunu bana açıkladı.
"Ah,şuna bak Harry Styles odama kamp kurmuş.Burada mı uyudun yoksa" karşısındaki sandalyeye oturdum "git."
"Güvenliği çağırmalısın." omuz silkti.
"Beni zorlama.Neden geldin Harry?" bacağımı diğerinin üzerine attım.
"Bu gece benimle buluşmanı istiyorum.Seni ilk yemeğe götürdüğüm yerde."
"Geleceğimi sana düşündüren ne?"
"Lütfen."
"Lütfen mi dedin sen?" kahkaha attım.
Öne eğildi "sıkıldım.Hayatımı düzene sokacağım ve eğer yeni hayatımın içinde bulunmak istiyorsan geleceksin."
Masaya vurarak ritim tuttum "bilmiyorum."
"Thomas seni almaya gelecek."
Kafamı salladım.Sandalyeden kalktıktan sonra bana baktı,kalkmamı bekledi.Karşılık vermedim.İç geçirdi ve sonra gözlerini kaçırdı.Odamda garip bir sessizlik hakim kaldı bir süre ve sonra kapıdan çıktı,gitti.
Kapı kapandığı anda telefon çaldı.Masanın üzerine oturarak diğer uçtakı telefonu aldım.
"Evet?"
"Kate-"
Onu daha fazla dinleyemeden kapım tekrar açıldı ve Kate içeriye girdi.Gözleri kırmızı,yanakları ıslaktı.Elinde iki kağıt tutuyordu.Biri ıslanmış,buruşmuştu.Diğeri ise bembeyaz bir zarftı ve üzerinde Lex yazıyordu.Bana uzatırken elleri titriyordu.
Beynim alarm vermeye başlamıştı.Yazıyı hemen tanımıştım.
Zarfı titrek parmaklarının arasından aldım ve yırtarak açtım.
Vedalardan hoşlanmadığımızı biliyorum.
"Hayır." Anna'ya baktım.Tepki vermeden kendini sandalyeye bıraktı.
Sana söylemeyeceğim bir yere gidiyorum.Çünkü biliyorumki beni bulmaya gelirsin.
Burada kalmamın tek nedeni vardı Lex.Sendin.Artık bir sebebim olmadığına göre yeni bir hayata başlayabilirim.İşlerimi hallettim,şirketle ilgili herşeyi Greg'e bıraktım,yeni bir ev tuttum,kendime bir restoran satın aldım.Hayalimi yaşamak için gidiyorum diyebiliriz...sadece sen yoksun.
Benim için önemli olan her zaman senin mutluluğundu.Sana aşık olmam asla arkadaşlıgımızın önüne geçmedi.Ben her zaman en yakın arkadaşımı kaybetmemek için çaba gösterdim ama dün gece gözlerindeki anlayamadığım duygular bana artık seni kaybettiğimi gösterdi.Bunu asla istemezdim.Bu yüzden,sadece arkadaşımı kaybetmemek için asla sana söylemedim.
Özür dilerim Lex.Seni üzdüğüm için.Seni asla kandırmadım ama eğer öyle düşünüyorsan onun için de özür dilerim.Hatalı olduğum her şey için beni bağışla.
Sana sık sık yazarım ama beni bulamaman için başka şekilde konuşamayız.
Bugün 3te ucağım var ve buraya,sana,arkadaşlarıma sessizce veda edeceğim.
Ağlamanı istemiyorum.Biliyorumki bunu okurken gözyaşların çoktan bu kağıdı ıslatmaya başladı.Lexi...o kadar masumsunki ağlamayı hak eden son insansın ama unutmaki herkes senin gibi masum değil.Kimse değil.Korunmaya ihtiyacın var.Sizi bırakıp giderken 'her zaman' sözümüzü bozdum,biliyorum.Sen her zaman benim için tek kalacaksın.Anne ve sen birbirinizden asla uzaklaşmayın.Benim yaptığım gibi kaçmayın.
Görüşeceğiz demeyi çok isterdim fakat görüşmeyeceğiz.
Seni seviyorum.
Niall
Hıçkırıklarım beni ele geçirmişti.Evet,ondan uzaklaşmak istemistim ama onu bir daha görmeme fikrine dayanamazdım.Kalbim sıkışıyordu ve şimdi onu görmek,sarılmak istiyordum.Bana 'her zaman seninleyim' demesini istiyordum.
Kolumdaki saate baktım.Az zamanımız vardı ama yetişebilirdik.Eğer gitmemizi istemeseydi,son kes görüşmek istemeseydi saati yazmazdı.
"Gidiyoruz.Kalk,yetişebiliriz."
"İmkansız."
Kolundan tuttum ve kaldırdım "yetişeceğiz."
Ceketimi aldıktan sonra arkamdan geldiğini bilerek kapıdan çıktım.
"Bonnie! Arabam!"
Asansörün önünde bekleyen insanları ittim ve bindik.İndiğimizde koşarak dışarıya çıktık.Şoförüm arabanın önünde bekliyordu.Kapıyı benim için açtı ama ben ön tarafa bindim.
"Ben kullanacağım."
-
Berbat bir sürüşten sonra sonunda gelmiştik.Topuklu ayakkabılarımızın sesi beynimi rahatsız ederken koşarak içeriye girdik.Etrafta deli gibi koşturmaya başladım.Bilgisayar başında duran kızlardan birinin yanına gittim.
"Niall Horan hangi uçağa binecek? Hemen,bak."
"Üzgünüm,buna yetkim yok."
Bağırmak istedim ama kendimi engelledim.Tekrar gezinmeye başladım.Her girişe baktım ama yoktu.
"Lütfen." gözyaşlarımı sildim ve telefonumu çıkararak son umudumu kullandım.Açmadı.
"Lex."
Hızla arkama döndüm ve sesin geldiği yöne koşmaya başladım.Üzerine atladığımda bacaklarımdan tutarak beni kaldırdı.Yüzümü boynuna gömerek hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım.
"Gitme."
"Üzgünüm." sesi titriyordu.
"Yapamazsın."
"Lexi.Devam edemez."
"Eder,ederiz."
"Asla eskisi gibi olmaz." beni yavaşça yere bıraktı.
"Neden? Olur." elini tuttum.
"Bunu daha zor hale getirme,lütfen." gözlerini başka bir yere çevirdi.
"Nereye gideceksin? Niall,uzak kalamazsın.Hayatın burada."
"Değil." elini geri çekti "üzgünüm ama istemesemde gitmeliyim.Herkes için iyi olan bu."
"Benim için iyi olan bu değil!"
Kendini zorlayarak tebessüm etti.Elini yanağıma koydu ve eğildi.Alnıma bir öpücük bıraktıktan sonra uzaklaşmaya başladı.
"Niall." arkasından bir kac adım attım "Niall!"
Durdu ve elindeki çantayı bıraktı.Bana baktı.
"Eğer sevgilin olursam burada kalır mısın?"
Kafasını salladı,gözleri kızarmıştı,aglamak üzereydi "bu şimdi seçeneğimiz değil.Sen bana aşık değilsin." yaklaştı "eğer böyle bir seçenek olsaydı dün gece benden kacmazdın." konuşmak üzereyken elini kaldırdı "kızgındın,evet ama seni tanıyacak kadar vakit geçirdik.Eğer gerçekten isteseydin benimle kalırdın.Şimdi gitmemi engelleyecek bir sebep yok.En yakın arkadaşım ya da sevgilim yok.İzin ver.Sadece izin ver ve gideyim."
Bu defa dudaklarıma eğildi.En masum ve acı verici öpücügü dudaklarıma bıraktı.
Tek yapabildiğim orada durup öylece ona bakmaktı.O giderken,arkasından ağlayarak onu izlemekti.Gözden kaybolduğundada kalbimin paramparca oluşunu hissetmiştim.

BrokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin