Brother

651 36 0
                                    

"Lexi Moore."
Kafamı ıslanmış yastığımdan kaldırdım ve gözlerimi ovarak daha net görmeyi denedim.
"Harry." tekrar yastıkların arasına girdim.
"Kalkma vakti."
"Henüz sabah olmadı."
"Eve geldiğinden beri uyuyormuşsun." kolumdan bastırarak yavaşça sarstı.
"Evet çünkü Niall gitti,dün geceki kader ortağın." nefes alamayınca yüzümü yastıkların arasından çıkararak Harry'e baktım.
"Biliyorum ve Anna korktuğu için beni aradı." camı açtı.
Yatakta doğruldum.Saçlarımı topuz yaptım ve karşımdaki aynaya baktım.Makyajım akmıştı,gözlerim şişmişti "Niall ve ben çocukluk arkadaşıyız." derin bir nefes aldım.
Yatağın etrafından dolandı ve yanıma uzandı "biliyorum,onu kaybetmen kötü."
Kıkırdadım "kötü mü? Bu dünyadaki en berbat şey."
"Daha kötüsü olabilir.Her zaman daha kötüsü vardır."
"Yalvardım.Gitmemesi için yalvardım ama gitti.Beni kaybettiği için gittiğini söyledi ama kaybetmedi.Ben hep onun arkadaşı olarak kalabilirdim."
"Bunu zamanla anlayacaktın.Birbirinizi kaybettiğinizi zamanla anlayıp daha cok kırılacaktınız.Sen aranıza koyacağın mesafeyi engelleyemezdin ve o her seni gördüğünde kırılırdı.İlk başta belki hissetmezdiniz ama sonra eksik kalırdınız.Canınızı yakardı."
Ona baktım "Niall'dan mı bahsediyoruz?"
"Birazda Harry Styles.Olmaz mı?"
"Olur" omuz silktim "ama inanmam.O kırılmaz."
Kolunu omzuma koyarak beni yanına çekti.Yavasça boynumdan bastırdı ve basımı bacaklarına koymamı sağladı.
"Herkesin kalbi vardır.Bazıları belli eder,bazıları belli etmez.Ben de iki günde hayatı berbat olunca bunu belli eden gruptayım." ellerini saçlarımda dolastırmaya basladi.
"Seni özlüyorum.Her telefon çaldığında senin olduğunu,yanıma geleceğini söyleyeceğini düşünüyorum ama hayal kırıklıgına uğruyorum.Her kapı çaldığında mutlulukla açtıktan sonra kalbim tekrar kırılıyor."
"Tekrar hayatıma gelir misin?"
"Düşünebilirim." bacaklarımı kendime çektim "şimdi izin verirsen üzülmeliyim."
"Tamam."
"Harry."
"Evet?"
"Bilmen gereken bir şey var."
"Ne?"
"Niall..beni öptü.Ama hemen geri çekildi.Gerçekten."
Uzun ve gergin bir sessizlik oldu.Harry'nin bunu kabullenemeyeceğini ve delireceğini biliyordum.Neden söylediğim konusunda biraz şüpheliydim ama bilmesini istiyordum.
"İyi uykular Lexi Moore."
Ona baktığımda gerilmişti.Çenesi sıkı,boynundaki damarları belirgindi.
"Bak-"
"İyi uykular." dedi tekrar ve zorla gülümsedi.
Tekrar eski pozisyonumu aldım "iyi uykular Harry Styles."
-
"Uyanma vakti!"
Anna ince sesiyle bağrınıyordu odamın kapısında.Kafamı yana çevirdiğimde Harry'nin şaşırmış ve uykulu suratıyla karşılaştım.Gülümseyerek kendimi tekrar yatağa attım.
"Sizin evde alarm o mu?"
Örtüyü üzerime çektim "evet."
"Ben işe gidiyorum.İstediğin bir şey?"
"Payne dosyasına bakar mısın? Bugün toplantı vardı.Onun için bana bilgi vermelisin." sırıttım.
Gözlerini devirdi "neyseki üzgünsün." bana öpücük gönderdikten sonra kapı kapandı.
Harry bana döndü.Saçlarımı parmaklarına doladı.Diğer eliyle yanağımı okşadı.Açık olan camdan rüzgar esince kendimi mutlu bir hikaye içinde hissettim..ama asla mutlu değildim.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Sana ne oldu? Normal değilsin."
"Anlamadım?"
"Kibarsın,anlayışlısın-"
"Değişen bir şey yok.Ben hala aynıyım."
"Emin misin?"
"Kesinlikle." alnımdan öptü.
"Dün söylediğim şey seni kızdırdı mı?"
"Bu Niall'ın sorunu,bizim değil." yataktan kalktı ve aynaya bakarak gömleğini düzeltti sonra tekrar bana döndü "yani değil.Ha?"
Hemen kafamı salladım ve yatakta emekleyerek onun olduğu tarafa gittim "ona karşı hislerim olsaydı dün gece senin bu yatağa girmene izin vermezdim."
Sandalyeme oturdu "toplantın kaçta?"
Oflayarak yatakta yuvarlandım "dört."
"Vaktimiz var.Hadi,hazırlan.Seni götürmek istediğim bir yer var."
"Seninle geleceğimi kim söyledi?"
Alnımdan öptü "ben." sandalyeden kalktı.
Ben hayran bir şekilde onu izlerken o dolabıma yöneldi.Kapaklarını iki yana açtı ve karıştırmaya başladı.Siyah bir gömlek çıkardı ve yatağımın üzerine bıraktı.
"Onu giymem."
Gömleği tekrar astı ve yerine kırmızı bir gömlek çıkardı.
"Gömlek giymek istemiyorum.Elbise giymek istiyorum." tekrar yatakta yuvarlandım.
"Ben pantolon giymeni istiyorum bu yüzdende gömlek giymelisin.Üzerinde ciddi anlamda etkileyici duruyorlar."
Kahkaha attım "ne anlamda?"
"Seksi anlamda." siyah  pantolonumuda yatağa fırlattı "kalk,yüzünü temizle,duşa gir,giyin.Şimdilik görevlerin bunlar."
Yatağın ters tarafına uzanarak örtüyü kafama kadar çektim "kalkmak istemiyorum."
Aniden gri örtüyü üzerimden çekti ve yere fırlattı.Kollarını altımdan geçirerek beni kucağına aldı.
"Baskı yapıyorsunuz Styles."
Banyoya girdiğimizde beni yere bıraktı "kesinlikle."
Banyodan çıktı ve beni yalnız bıraktı.
Kıyafetlerimi çıkardım ve aynanın karşısına geçtim.Kıyafetlerim olmadan zayıf bir kız olarak görünüyordum.Her zaman güzel kıyafetler giyerek kendimi farklı göstermeyi amaçlamışımdır.Gözlerimi vücudumda gezdirirken karnımdaki izde takıldım.

"Hadi,Lexi.Yapabilirsin!"
"Yapamam.Sen erkeksin,ben kız.Annem kızların duvardan atlamak gibi şeyler yapmadığını söyledi."
"O küçük kızlar içindir! Sen 8 yaşındasın!"
Bu beni ikna eden cümle olmuştu.Küçük ellerimle demirlere tutumdum ve kendimi yukarı çektim.Bacaklarımı duvardan sarkırten dengemi kaybettim ve düştüm.Niall hemen yanıma geldi ve elimi tuttu.Üzerimdeki beyaz tshirt kırmızı olmuştu.Düşerken demirlerden biri beni yaralamıştı.
Annem koşarak yanıma geldiğinde,Niall'ın yüzündeki o üzgünlüğü asla unutamam.

-
"Neredeyiz?"
Elimden tuttu.
"Babamızın evi." kapıyı açtı "böyle söyleyince garip oluyormuş.Babanın evi.Gizli evi.Sadece beni getirirdi."
"Beni neden getirdin?"
"Daha fazla şey öğrenmek istemez misin? Yazdığı mektuplarla dolu bir dolabı vardı."
"Banada yazmış olabilir mi yani?"
Kapının önünde durdu.Etrafa göz attı.Omuzlarımdan iterek beni kapıdan uzaklaştırdı.Kapıya tekme attığında sıçradım.
"Hadi,öğrenelim." odaya girdi "üzgünüm baba.Anahtarı saklamasan bunu yapmazdım."
"Nereye konuşuyoruz? Benimde söylemem gerekenler var." gülümsedim.
Yavaşça koluma vurdu "dalga geçeceğine işine bak."
Orta boylu bir dolabın önünde durdu.Kontrol etti ama açılmadı.Sertçe çekmeye başladığında kolundan yakaladım.
"Eminim anahtarı vardır."
"Anahtarı asla burada bırakmaz.Kimseye söylemedi nereye sakladigini.Bana bile."
"Kır o zaman." omuz silktim.
Dolap kırılma sesleriyle birlikte açıldı.İçinde müthiş düzenle yerleştirilmiş kağıtlar vardı.Dizlerimin üzerine çökererek elime bir tanesini aldım.
"Bana,yazdığın tüm mektuplar okunmak zorunda değil.Bazılarını kendini rahatlatmak icin yazarsın,demişti.Bunlarda onlardan."
"Ama biz bunları okuyacağız."
"Kesinlikle." yanıma oturdu ve bir tanesini eline aldı "sevgili oğlum,sana yalan söylemek beni çok üzsede seni kaybetmemek için yapmak zorundayım." arkaya fırlattı "geç." başka aldı "sana."
Kafamı ona doğru uzattım "Lexi,güzel kızım..seni uzaktan izlediğim her zaman yanında olmayı diliyorum.Başkalarının yanında olması- tamam,bunuda geç.Biliyorum."
"Ne aradığını sorabilir miyim?" dedi kağıdı buruştururken.
"Farklı şeyler.Bir sır,bilmediğim bir şey.Annem ya da onun hakkında."
Kafasını salladı "sen devam et."
Odadan çıktı ve beni yalnız bıraktı.Başka kağıtlarada baktım ama işime yarayan bir şey görmedim.Dolabın alt kısmında bir çekmece vardı.Kilitliydi.Üzerinde üç tane kilit vardı.Kalktım ve sert bir şeyler aradım.Ne işe yaradığını anlamadığım demir bir çubuk buldum.Tüm gücümle vurarak çekmeceyi neredeyse parçaladım.İçinde sadece bir kağıt vardı.Üzerinde Ian yazıyordu.Kanım kaynamaya başladı.
-Seni,Anne'in kucağından aldıklarında kalbimin söküldüğünü hissettim.İlk çocuğumu benden almışlardı...-
"Lexi."
Sıçrayarak kağıdı sakladım "evet?" kapıda beni izliyordu.
"Ne yazıyor?"
Omuz silktim "annemle ilişkileri."
Kafasını salladı "hadi,okuduklarını al ve gel."
"Tamam."
Gittiğinde derin bir nefes aldım.Kağıdı masamın üzerindeki çantama koydum ve okuduklarımı kollarıma doldurdum.Merdivenleri inerken bir kaçını düşürdüm ama Harry onları topladı.Şömineyi yakmıştı.
"Bu ne?"
"Okuduklarını yakacağız.Başkasının okumasına gerek yok,tekrar okumayacaksın."
"Haklısın." hepsini şöminenin önüne bıraktım "çantam yukarıda."
Kolumdan tuttu "ben alırım."
"Hayır! Yani- biraz daha okumak istiyorum.Bir kaç tane daha alıp geleceğim."
"Ben alabilirim."
"Gerek yok.Teşekkür ederim." gülümsedim.
Koşarak merdivenleri çıktım.Cantamın icindeki kagidi aldim ve Harry'i kontol ettikten sonra açtım.
-...suçlusu ben değildim,biz değildik.Seni bizden aldıklarında-
Bu kadardı.Gerisi kan izleriyle dolu bir kağıttı.Babamın o anki halini hayal ettiğimde gözyaşlarıma engel olamadım.Bir abim vardı.Kimsenin bilmediği bir şeydi bu.Peki ama mektubu oraya kim koymuştu?
"Lexi!"
"Geliyorum!"
Gözyaşlarımı sildim ve kağıdın resmini çektikten sonra diğer kağıtlarla birlikte buruşturdum.
"Şarap mı getirdin?"
"Evet." koltuğa vurdu.Yanına oturdum "iyi bir şarabın beni affettirebileceğini düşündüm."
Masadaki bardağı aldım.Koltuğa oturdum,Harry'e yaklaştım "affettirebilir,her zaman affedilebilir bir yanın vardır."

BrokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin