Gözlerimi ona diktim ve konuşmadan öylece durdum.Merdivenlerden inen ayak sesleri duyduğumda kafamı çevirerek Niall'a baktım.
"Ne? Kahve yapmıyor musun?" yanımdan geçerek mutfağa girdiğinde benimle aynı tepkiyi verdi ama o hızlı atlattı "misafirimiz olduğunu neden söylemediniz?"
"Ben bilmiyordum." dedim.
"Banada süpriz oldu.Çok tatlıydınız,uyandırmak istemedim." Kate omuz silkti.
Harry ve Niall birbirlerine ölümcül bakışlar atarken Niall'ın önünden geçerek dikkatini dağıtmayı denedim.
"Niall.Kahve?"
Niall üzeri dolu olan masaya baktıktan sonra oturdu ve bakışlarını yavaşça bana çevirdi "iyi olur canım."
Kahve makinasından duyduğum sesle birlikte kahveyi bardaklara doldurdum.Harry'nin önüne sertçe bıraktım.Niall elini uzatarak aldı.
"Ee? Evime davetsiz gelmenizi neye borçluyum?"
"Bende buraya gelecek vakit ayırmak için çok istekli değildim Lexi Moore ama Gemma çok ısrarcı.Okulu olduğu için buraya gelemedi ve benim gelmemi istedi.Dün bizi aramayınca affetmediğini düşündük ama görüyorumki başka işlerin varmış."
Gülümsedim "en yakın arkadaşlarımla eğlenmek gibi mi? Evet."
Şaşkınlıkla Niall'a ve bana baktı "ah,evet.Öyle.Neyse,Gemma'yı affettin mi?"
Omuz silktim "neden bana böyle davrandınız? Beş dakika önce her şey yolundayken neden birden yabancıya döndüm?"
"Alışmaya çalışıyor.Onun içinde kolay değil.Birbirinize uymayı öğrenirsiniz."
"Peki sen?"
"Ben hep böyleyim.Neyse." bardağı önünden uzağa itti.
"Onu ararım."
"Tamam." sandalyeden kalktı "akşam görüşeceğiz Lexi Moore."
"Bu kadar cabuk mu gidiyorsun?" diye sordu Niall dalga gecerek.
Niall'in onunde durdu "üzgünüm ama işe öğlen giden biri değilim,şirketin işleri berbatlaşmaya başladığında buna bağlarsın Horan."
Niall hızla sandalyeden kalktı.Çok yakın duruyorlardı.Normal şartlarda olsaydik buna gülerdim "git."
"Evet." diye Niall'ı destekledim "Kaba olmayı bıraktığında beni ara."
"Ben son derece kibarım Lexi Moore.Sen sadece neler olduğunu anlayamıyorsun."
Aniden kafamda fotoğraflar canlandı.
"Aman tanrım."
"Ne?" Kate kolumu tuttu.
"Dün gece seni aradım." elimi alnıma götürdüm.
Harry "kendine iyi bak." dedikten sonra evden çıkmak icin hareketlendi.
Kendimi aniden sandalyeye bıraktım ve bu aptallığı nasıl düzelteceğimi düşündüm.-Gece saat 4-
"Harry Styles."
"Bu saatte neden uyumadın Lexi?"
"Neden merak ediyorsun? Beni evinden kovarken benim için bu kadar endişelenmiyordun.Tek istediğim biraz kibar olman.Biraz kibar olursan belki işler daha kolay olur."
Niall kapıda durdu "kiminle konuşuyor?"
Kate benim yerime "Harry." dedi.
Harry sessizlikle cevap veriyordu.Sadece nefesini duyabiliyordum.
"Ne?" Niall telefonu elimden aldı "siz delirdiniz mi?"
-
"Siktir." Kate mermere yaslandı.
"Ben hatırlıyorum." dedi Niall ellerini kaldırarak.
"Neden beni durdurmadın?"
"Ben geldiğimde çoktan konuşma bitmişti.Beni suçlama canım."
Derin bir nefes aldım "tamam.Şimdi herşeyi unutuyorum.Unutmalıyım." sandalyede öne arkaya sallandım "kahvemi içeceğim." önümdeki bardağı aldım ve içindeki tum kahveyi tek yudumda içtim.Kusma isteğimi engellemeye çalıştım "gidip duşa girecegim,giyineceğim ve gidip Chelsea'ye son işimi vereceğim.Babama görevimi tamamladığımı söyleyeceğim ve ilk defa benimle gurur duymasını sağlayacağım.Bu rezilliği kafamdan sileceğim."
-
Arabadan inmeden önce Niall'a sarıldım.
"Hala başın ağrıyor mu?"
"Evet." dedim.
"İstersen Chelsea ile konuşurum.Biliyorsun."
"Hayır.Bugün bitecek." tekrar yanağından öptüm "ama teşekkür ederim."
Kafasını salladı.O soforune nereye gidecegini soylerken tekrar acik camdan onu optum.Kapıdaki calisanlardan biriyle selamlaşıp binaya girdim.İnsanlara günaydın diyerek soğuk ortamı biraz olsun yumuşatmaya çalışıyordum yine.
"Günaydın!" sıçrayarak arkama baktım.Jeremy bana yaklaşarak sarıldı.
"Günaydın."
"Nasılsın?"
"Akşamdan kalma.Sen?"
"İyi.Az önce Harry Styles geldi.Senin için bir kutu bıraktı."
"Benim için?" durdum ve ona kendimi gösterdim.
"Evet." beni durdurdu ve kutuyu sekreterden alarak bana uzattı "burada."
"Teşekkür ederim."
Öpücüğümle birlikte kizardi ama bu defa merakim onun yaninda olma istegimi yendi ve odama kosarak kutuyu açtım.İçinde bir dosya vardi.Once kapagin uzerindeki ufak zarfi elime aldim.
'Sormak istediğini bildiğim soruları yanıtladım.Clair sevecek.'
Gülümsedim.İsmi Clair bile değildi.Chelsea'yi bu kadar umursamamasi mutlu olmam için yeterliydi.Dosyayi actim ve icindekilere göz attim.Aklimi okumuştu.Sormak icin cildirdigim her soruyu yanitlamisti.
Telefonumu elime alarak ona mesaj yazdim 'tesekkur ederim.Yemekte gorusuruz.'
Gülümseyerek Chelsea'nin odasına gittim.Kapıya vurdum.
"Gel."
"Selam,Chelsea."
"Günlerdir neredesin Lexi?"
"Hastaydım.Üzgünüm." en basit yalandı.
"Hasta mısın? Harry Styles ailevi işlerin olduğunu söyledi."
Yutkundum ve neden benim için konuştuğunu ona sormam gerektiğini düşündüm "yani..evet öyle ama yaşadıklarım biraz ağır geldi sanırım ve enerjim kalmadı.Dinleniyordum." diyerek toparlayama çalıştım.
Kafasını salladı ve elimdeki dosyalara baktı "bitti mi?"
"Evet." gururla ona uzattım "30 soru ve fotoğraflar.Biraz ses kaydı da var."
Harry Styles'ın kutusunu ona uzattım.İçinde burada çekilen fotoğraflar,ben gittiğimde kaydettiğim ses kaydı ve onun kendi yanıtladığı sorular vardı.
İçindekilere göz attıktan sonra "tamam.Babanı arayıp küçük kızının görevini tamamladığını söyleyeceğim."
Gözlerimi devirdim "ne istersen söyle." boynumdaki kartı çıkardım ve masasına bıraktım "benden bu kadar." kutuyu alıp içindekileri masasına koydum "bu arada kutuyu alacağım." masasındaki kutuyu kendime doğru çektim.Odasından çıkarken kapıda durdum ve "insanların senden daha iyi olduklarını kabul etmeyi ve onlara bok gibi davranamayacağını öğren." kapıyı çarparak çıktım.
Koşarak kendi odama girdim "bitti!"
Kate kollarını açarak bana doğru koştu "sonunda!"
Kahkaha atarak "babama gitmeliyim." dedim "ama önce eşyalarımı toplamalıyım."
"Yardım edeyim." popoma vurdu ve eşyalarımı Harry Styles'ın getirdiği kutuya doldurmama yardım etti "güzel kutu."
Sırıttım "Harry."
"Ne?"
"Benim icin sorular yanitlamis ve onlari bu kutuda gondermis."
"Harry Styles bir efsane."
Omuz silktim ve az olan eşyalarimi topladiktan sonra orayi terkettim.Kimseye veda etmedim cunku hepsini yeni dergimde benimle çalışacaklardı.
-
Gururla taksiden indim ve babamın sahibi olduğu derginin binasına doğru yürüdüm.Kapıdaki görevliler elimdeki kutuyu aldılar.
"Babam burada mı?" üzerimdeki ceketi onlara verdim.
"Evet efendim."
Asansöre binerek en üst kata çıktım.Sekreterin masasinin onunde durdum.
"Babami gormek istiyorum."
"Toplanti odasinda.Sizi bekliyor."
"Toplanti odası mı?" kaslarimi kaldirdim.
"Evet efendim.Ozellikle orada konusmak istedi."
Kafami sallayarak toplanti odasina dogru yurudum.Kapiyi calarak iceriye girdim.Dergide çalışan onemli kişiler bir arada karşımdalardı.Genç insanlar bana döndüler.
"Selam baba." dedim tereddütle.
"Gel Lexi." sandalyesinden kalkarak elini bana uzatti.
"Neden buradayim?"
Dedigimi duymamis gibi yapti ve masadaki insanlara bakarak "ben emekli olduğumda yerime geçecek genç biri gerekli" genç kelimesini vurgulayarak soyledi "ve basarılı.Size yeni patronunuzu tanitiyorum gencler." beni sandalyesine oturmam icin yavasca itti "Lexi Moore."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken
Fanfiction"Yıllar sonra gözlerine bakmak unuttuğum tüm hisleri bana geri kazandırmıştı ama tek yapabileceğim ona gülümseyip yanından geçmek ve hayatıma devam ediyormuş gibi davranmaktı.Oysa tek istediğim ona sarılmak,kokusunun üzerime sinmesiydi ve onu istedi...